Hamdi Altuntaş

Hızlı tren, Konfüçyüs ve Parkinson

Hamdi Altuntaş

İnternet alemi henüz icat edilmemişken, telefonların cepte değil evlerde tek tük bulunduğu dönemlerde mektup yazma alışkanlığı vardı. Mektubun ilk cümlesi de genelde “Satırlarıma başlamadan önce …” şeklinde başlar ve selamlamayla devam ederdi.

Dolayısıyla satırlarıma başlamadan önce Kayseri Olay ailesine ve okurlarına selam eder büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim.

Değerli Dostum Osman Çiftçi’nin teklifiyle 2013 yılında beri ara verdiğim köşe yazılarına bugün itibarıyla başlıyorum. Kısmet olursa seçimlerden sonra da Olay Türk ekranlarında haftada bir olmak üzere programlara başlayacağım. Rabbim mahcup etmesin.

                                             ***

Gelelim ilk yazının konusuna.

Hem bir hatırlatma hem de hatırlama olsun diye düşünerek Hızlı Tren meselesini yazmaya karar verdim.

Hem Kayseri- Ankara Hızlı Tren Hattı’nın ne zaman ve nasıl gündeme geldiğini hatırlatmaya çalışacağım hem de bu projeyi ilk kez Kayseri gündemine birlikte getirdiğimiz Rahmetli Meslektaşım Veli Altınkaya’yı hatırlamamıza vesile olacağım.

Yıl 2007

Kayseri-Ankara Hızlı Tren Hattı Projesi’ni ilk kez Veli Ağabey ile birlikte Erciyes TV’de yaptığımız Analiz adlı programda dile getirmiştik. AK Parti Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, birkaç ay sonra programımıza katılmış ve bizim dile getirmemiz üzerine konuyu devletin ilgili makamlarına götürdüklerini ve bu projenin siyasetin de gündemine girdiğini belirtmişti.

Siyaset kurumu elbette ki bir projenin hayata geçirilmesi için çok etkili; ama yetersiz. Siyasiler ne denli güçlü olursa olsun bürokraside de benzer bir gücünüz yoksa projelerin hızlı ilerlemesi mümkün değil.

Örnek: Kayseri Hızlı Tren Hattı.

2007 yılından bu yana İl Başkanı, Belediye Başkanı, Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı; Kayseri Hattı ile ilgili sözler vermedi mi?

Siyaseten bir konsensüs sağlanmasına rağmen aradan 15 yıl geçti, sözden eyleme geçilemedi.

“Kayseri Hattı, Sivas Hattı ile eş zamanlı açılacak” dendi; ama gerçekleşmedi.

                                                   ***

Kayseri, sadece hızlı tren hattı için değil; hak ettiği başka projeler için de bürokraside etkin olmak zorundadır.  

2012 yılında yazdığım bir köşe yazısında şu ifadeleri kullanmıştım.

“Hızlı trenle ilgili bürokraside şu makamlar var;

TCDD Genel Müdürü

Bakanlık Müsteşarı

Bakan Yardımcısı

Ve Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme Bakanı.

Bakanı biliyoruz.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım.

Bilmeyen varsa söyleyeyim Erzincanlıdır kendisi.

Müsteşar Habib Soluk, ki seçimden önce kısa süre bakanlık yapmıştı; Bakan Yardımcısı oluyor.

Bilmeyen varsa söyleyeyim, Sivaslıdır kendisi.

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise Müsteşarlığa getiriliyor.

Bilmeyenler varsa söyleyeyim, Karaman da tıpkı Bakan gibi Erzincanlıdır.

TCDD’nin Genel Müdür Yardımcısı İsa Apaydın ise TCDD Genel Müdürü oluyor.

Bilmeyenlere yine söyleyeyim ki, Apaydın Ankaralıdır.

Velhasıl Genel Müdürden başlayarak, Müsteşar- Bakan Yardımcısı-Bakan hattı, aslında Ankara-Sivas-Erzincan hattıdır.

Bu hatta Kayseri olmadığına göre hızlı tren Yerköy’den hızla geçer ve Erzincan’a gider. Erzincan’da yakaladık yakaladık; yakalayamadık başlangıç için genel müdürlüğü zorlamakta fayda var.”

                                      ***

Önümüz seçim. Siyasette etkin olabilmek için etkin olma potansiyeli taşıyan isimleri seçmek amacıyla sandık başına gideceğiz.

Başta da söylediğim gibi siyasette etkinlik yetmez.

Bürokraside de etkin olmak lazım.

2012’deki tabloyu aktardım.

Bugün durum nasıl derseniz, şöyle:  

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu. Trabzonlu.

Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan. İstanbul doğumlu.

Bakan Yardımcısı Selim Dursun. İstanbul doğumlu.

Bakan Yardımcısı Enver İskurt. Trabzonlu.

TCDD Genel Müdürü Hasan Pezük. Gümüşhaneli.

Bir önceki Ulaştırma Bakanı Trabzonlu Mehmet Cahit Turhan’dı.

Ondan önceki Ahmet Arslan, Karslı.

Binali Yıldırım’dan önce bakanlık yapan Feridun Bilgin ise Sivaslı. Dikkatinizi çekmiştir.

Yaklaşık 15 yıldır Ulaştırma Bakanlığı’nın söz sahibi isimleri İstanbul-Ankara-Sivas-Erzincan-Gümüşhane-Trabzon-Kars Hattı’ndan çıktı.

Kayseri’nin de bu hatta bir şekilde dahil olması elzem görünüyor. Hızlı tren ve diğer ulaşım projeleri için şart.

                                               ***

 

Yazının başlığındaki Konfüçyüs ve Parkinson’a gelince.

Konfüçyüs demiş ki; “Durmadığın sürece ne kadar yavaş gittiğin önemli değil.”

Hızlı tren projesi için bir durma söz konusu olmadığına göre yavaş gitmesi önemli değil mi hakikaten.

Bu konuda Konfüçyüs gibi değil Northcote Parkinson gibi düşünüyorum. Diyor ki; “Gecikme, inkar etmenin en ölümcül biçimidir.”

Keşke bu kadar gecikmeseydi.

Keşke verilen sözler tutulabilseydi.

Veli Ağabey göremedi.

Bakalım biz görebilecek miyiz?  

Yazarın Diğer Yazıları