MUSTAFA AYDOĞAN

TARİKAT VE CEMAAT YAPILANMALARI

MUSTAFA AYDOĞAN

 30 Yıla yakın Milliyet Gazetesinde çalışmış şimdi ise T24 ekibinde yer alan Gazetecilerden birisi. Ankara kulislerini yakından takip eden ve yazılarında genellikle güvenlik konularına yer veren bir isim Tolga Şardan.

Şardan, 15 Temmuz süreci sonrasında FETÖ’ye dönüştürülen ‘temizlik’ çalışmaları sonucunda yeni bazı farklı yapılanmalar devlet kadrolarında hayat bulmaya başladığına dikkat çeken bir yazı kaleme almış.

Bu yapılanmalar arasında, Fethullahçılar gibi Nurcu akımdan gelen Okuyucular, Yazıcılar ile Nakşi akımdan gelen Süleymancılar, Menzilciler, Erzincan Grubu, Erzurum Kurtoğlu Grubu, İskenderpaşa Grubu önde gelen grupların arasında yer aldığını ileri sürüyor. Emniyette yapılan tayinlerde ise Menzilcilerin etkisinin güçlü bir şekilde hissedildiğini belirtiyor.

Bu etkinin, son emniyet müdürleri kararnamesinin yanı sıra birinci sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ve polis okullarına yapılan müdür atamalarında da kendisini gösterdiğini her üç atama ve terfi sırasında Menzil cemaatinden doğrudan veya dolaylı gelen referanslar kabul gördüğünü iddia ediyor.

 

Tolga Şardan; “Ancak kulislere düşen iddiaya göre, birinci sınıfa terfi ve polis okullarına yapılan atamalar sonrasında özellikle Menzil cemaati içinde kavgalı bir süreç başladı. Malum, Türkiye’deki Menzil cemaati Adıyaman’daki Semerkand grubu ve Eskişehir’deki Buhara grubundan oluşuyor.

Liderleri farklı olan bu iki grubun, Emniyet’teki bu görevlendirmeler sonrasında birbirleriyle ters düştükleri öne sürülüyor. Bu durumun gerekçesi ise, Emniyet’teki atama ve terfilerde Semerkand grubunun referanslarına olumlu yanıt verildiği, Buhara grubunun taleplerinin yerine getirilmediği. Semerkand grubunu, Buhara grubuna karşı 1-0 öne geçiren bu görevlendirmelerde kuşkusuz diğer grup ve yapılardan da referanslar var. Aslında, şimdiye kadar ‘Menzil grubunun emniyet teşkilatındaki yapılanması’ diye bir konu hiç gündemde olmamıştı. Zira bu yapıyla bağlantılı teşkilat mensubu sayısı çok ama çok minimum düzeydeydi. Ancak ne olduysa; gerek 17-25 Aralık süreci, gerekse 15 Temmuz sonrasında bu grubun nüfusu emniyet içinde gözle görünür biçimde arttı. Birden bire, Menzil grubu Emniyet’te güçlenmeye başladı” diyor.

Özellikle FETÖ soruşturmaları sonrasında ‘renklendirme’ diye bir durumun ortaya çıktığını, daha önce FETÖ içinde yer alan ve deşifre olmamış kişiler, başka cemaat ve yapılara sızmayı başarıp kendilerine yaşam alanı bulmaya başladığını bu kişilerin ise devlet tarafından ‘kripto FETÖ’cü’ olarak tanımlandığını da açık seçik bildiriyor.

Yapılan atamalarda devletten yana taraf olan, emir ve talimatları devletten alan Atatürk ilkelerine bağlı teşkilat mensuplarının da bulunduğuna işaret ediliyor.

Normali de zaten bu değil mi? Devletin hangi kurumu olursa olsun, gerek emniyet, gerekse başka kurumlar bunlara kesinlikle tarikatların veya cemaatlerin referanslarının hiçbir önemi olmaması lazım. Devletin tamamen kendi inisiyatifiyle yapılması gerekir tüm atamaların. Devletin her kurumunu örümcek ağı gibi saran ve görüldüğü ve bilindiği halde hiç ses çıkarılmayan FETÖ’cülerin gerçek yüzleri 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıktı. Bazı cemaat ve tarikatların da gelecekte aynı heves içerisinde olmayacaklarının garantisini kim verebilir.

Öyleyse daha şimdiden birilerinin buna “DUR” demesi lazım. Bu menzilciler iktidar değiştirecek oy potansiyeline mi sahipler ki kimse ses çıkarmıyor. Eğer öyle ise vah gele başımıza, yandık demektir. Tarikatlara, Cemaatlere sığınma yerine doğru olan Hakkın ve Halkın ipine sarılmak. Örümcek ağı gibi ülkeyi tarikat ve cemaatlerin kuşatmasına seyirci kalmayalım. Bu ülkemizin selameti açısından da şart…

Yazarın Diğer Yazıları