EMEP'ten Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki: Şantaj ve pazarlık taktiği tutmadı

Emek Partisi İl Başkanı Ahmet Akarsu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyesi olması talebini veto etmemesini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geri adım attığını belirten Akarsu, 'Gelinen nokta Erdoğan'ın şantaj ve pazarlık yapma taktiğinin tutmamasıdır' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…

EMEP'ten Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki: Şantaj ve pazarlık taktiği tutmadı

Litvanya’daki NATO zirvesini değerlendiren Emek Partisi İl Başkanı Ahmet Akarsu, “Litvanya’daki NATO Zirvesi’nde beklenenler oldu. Erdoğan bir pazarlık unsuru olarak şimdiye kadar kullandığı İsveç'in NATO'ya üye olması talebine vetosunu geri çekti. AKP yandaşı medya bu geri adımı “diplomatik ustalık”, Erdoğan’ı “Diplomasi dâhisi” olarak aktarıyor ama gelinen nokta Erdoğan'ın şantaj ve pazarlık yapma taktiğinin tutmamasıdır.” Sözleriyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. 

EMEP'ten Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki: Şantaj ve pazarlık taktiği tutmadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD, AB ve İşveç’ten  taleplerinin hiçbirinin gerçekleşmediğini ifade eden Akarsu, Türkiye’nin NATO’ya ihtiyacının olmadığını belirterek, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: “Peki, Erdoğan önce direndikten sonra neden teslim olmuştur? Teslimiyetin nedeni belli. Erdoğan’ın Türkiye’yi içine soktuğu ekonomik kriz ve sıcak para bulma, savaş siyasetini iktidarı için diri tutma ihtiyacı. NATO Türkiye'ye güvenlik getirmeyecektir. Çünkü söylenildiği gibi NATO bir savunma örgütü değil tam tersine saldırı örgütüdür. İkinci Emperyalist Savaş sonrası sosyalist Sovyetler Birliği ve Halk Demokrasilerini yıkmak için kurulmuştur. SSCB dağılmasına ve Dünya’da sosyalist ülke kalmamasına, Varşova Paktı’nın lav edilmesine rağmen, NATO dağıtılmadığı gibi daha da güçlendirilmiş ve ABD'nin müttefikleri ile birlikte rakipleri Rusya ve Çin’i rakip olmaktan çıkarmaya odaklanmıştır. Son yıllarda Rusya’yı adeta yeni üyelerle ve bu üye ülkelere yerleştirdiği silahlarla kıskaç altına almıştır. NATO üyeliğinde ısrar etmek, NATO üyesi ülkelerin artmasını savunmak, yarın Rusya ve Çin'e karşı girişilecek bir savaşta ABD’nin askeri olmak demektir. Tıpkı Kore’de olduğu gibi.
NATO sadece sosyalist ülkelere karşı bir savaş örgütü olarak kurulmamıştır, ayrıca NATO üyesi ülkelerde kurduğu kontrgerilla örgütleri ile işçi sınıfı, devrimci gençlik ve ilerici aydın ve sanatçılara tertiplerle; cinayetler, işkenceler, katliamlarla bu ülkelerdeki demokrasi mücadelelerini geriletmeye çalışmış, kendine bağlı asker ve sivil bürokratlarla darbeler tezgâhlamış, faşist diktatörlükleri desteklemiştir.
 NATO’YA DA AB’YE DE KARŞIYIZ
AB’ye gelince; AB, Avrupalı tekellerin çıkarları için kurulmuş emperyalist bir ittifaktır. AB’ye üye olmak ya da üyelik müzakereleri ülkemize demokrasi getirmemiştir. Bunu 60 senelik deneyimimizle gördük ve yaşadık. AB ülkeleri Erdoğan'ın Tek Adam İktidarı’nı desteklemektedir ve 28 Mayıs Seçiminden sonra Erdoğan'ın kazanmasından sonra sevinçlerini açıkça ifade etmişlerdir. AB üyesi ülkelerde yükselen faşizm, ırkçılık, göçmen karşıtlığı AB’nin ne menem demokrasi yanlısı olduğunu göstermektedir. Türkiye, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi ile demokratikleşecektir. Bizim mücadelemiz, hem sömürüye ve emperyalizme karşı; hem de halkın kendi kendini yöneteceği halk demokrasisi mücadelesidir. Bizim demokrasimiz tekellerin, burjuvazinin değil; halkın demokrasisidir. NATO’ya da, AB’ye de karşıyız. Yarın TBMM’ne teklif geldiğinde NATO'nun genişlemesine karşı çıkacağız. NATO’da çıkılmasını savunacağız. Bütün milletvekillerini de bu tutumu almaya davet edeceğiz.”