Ahmet ZORLU

YAPTIM, OLDU ANLAYIŞI..

Ahmet ZORLU

Farkında mısınız..

Bizi yönetenler, son yıllarda Türk Milleti etkileyecek hiçbir uygulamada, uzun vadeli planlama yapmadan hareket etti, o nedenle de aldıkları kararlar, yürürlüğe koydukları uygulamalardan ya geri adım attı, ya da tersini yapmak zorunda kaldı.

Oysa fizibilitesi, planlaması yapılan işler genelde kalıcı olurlar.

Eğer bir bina inşa edecekseniz, jeoloji mühendisine zemin etüdü yaptırırsanız, mimara bina projesi çizdirirseniz, yapım sürecinde inşaat mühendisi kullanılan betonun kalitesinin, demirin yeterliliğinin projeye uygun olur olmadığını denetlerse, elektrik mühendisi elektrik projesini çizip uygulamasını kontrol ederse o bina güçlü ve kalıcı olur.

Ama kafanıza estiği gibi bina dikmeye kalkarsanız ilk depremde yerle bir olur.

Ülkeleri yönetmekte öyledir.

Milletin süzgecinden geçerek oluşan bir meclisiniz olursa, yani seçilecek milletvekillerini halk önseçimle belirlerse.

Bu meclisten, alanlarına uygun bakanlar kurulu oluşturulursa.

Bu Bakanlar Kurulu da kendisi ile çalışacak ehil ve uzman kişilerden bürokrat ve teknokrat kadrosu ile yola çıkarsa, o bakanlık başarılı olur, o bakanın başarısı da hükümetin başarı hanesine kaydedilir.

Ak Parti Kurulduğunda bir Kuruluş Beyannamesi yayınladı.

Orada ilk ilke Tam Demokrasi idi. Yasaklar bir daha gelmemecesine kaldırılacaktı.

Yaptı mı?

Hayır..

İkinci önemli vaat, yoksulluktan milletin kurtarılması sözü idi.

Yerine getirdi mi?

Hayır.

Üçüncü vaadi Yolsuzluk Kavramının ortadan kaldırılması,  şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı idi.

Yani yolsuzlukla mücadele edilecekti.

Etti mi?

Hayır.

Eğitimde, sağlıkta, teröre karşı yürütülen çalışmalarda,  insan hak ve özgürlükleri konusunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Komuta Kademesinin teröristlikle yaftalanmasında, Fetö İlletinin ülkenin başına bela olması için göz yumulmasında ve daha onlarca uygulamada çizdiği zikzakları es geçelim ve bu güne gelelim.

İki Belediye Başkanı Sosyal Medya hesaplarında ilan ettiler, Avrupa’ya gitmek için Kayseri’den yola çıkmayı düşünen ‘Düzensiz göçmenler’in sınıra kadar ulaşımı ücretsiz karşılanacakmış.

Tek şart batıya gitmeleri.

3 gündür bir insanlık dramı izliyoruz, Yunanistan, Bulgaristan sınırında.

Göz yaşartıcı Biber gazı sıkılıyor on binlerce mülteciye.

Tartaklanıyorlar, yakalananlar geri Türkiye’ye postalanıyor.

Bazı yerlerde Suriyelilere ait ev ve işyerleri saldırıya uğramaya başlamış.

Daha düne kadar Türkiye’de el üstünde tutulan Suriyeli Mülteciler birden bire istenmeyen adam ilan edildi.

Oysa biz onlar gelirken hep uyarmıştık, dedik ki, “Kardeşim ekonomik refah düzeyi bizim yüz katımız olan ülkeler bile bu kadar büyük bir mülteci akını karşısında çaresiz kalır. Yapmayın etmeyin, bunların Suriye Rejimi ile varılacak bir anlaşma çerçevesinde sınır bölgesinde iskanını sağlayalım.”

Bize demediklerini bırakmıyordu iktidar ve iktidara bağlı yöneticiler.

“Onlar Ensar kardeşim. Nasıl bırakabiliriz bunları yüzüstü. Bunlar rejimin soykırımından kaçıp bize sığındı. Misafirimiz bunlar” diyorlardı.

Ne oldu, Avrupa’ya karşı sopa olarak kullandığınız ortaya çıkmadı mı?

Biz dün aynı görüşteydik, bu gün de aynı şeyi söylüyorum.

Benim Kahraman Mehmedim ile yaşıt kim varsa toplayın götürün ve kendi mücadelelerini ülkelerinde kendileri versin.

Ama kadınlar ve çocuklarla, yaşlıları kirli hesaplarınıza alet etmeyin.

Şu anda Yunanistan sınırında yaşanan bir insanlık dramının ötesine geçmiştir.

İki sınır arasındaki boşluğa sıkışmış çaresiz on binler.

Yazıktır, günahtır, İnsanlık dışıdır.

Türkiye’yi dünyaya rezil ettiğiniz yeter.

Hala farkında değil misiniz, ABD’nin sopası haline geldiniz.

Putin’e karşı Idlip kozu, AB’ye karşı Mülteci kozu.

Bu yaptıklarınız yarın önünüze Savaş Suçu, İnsanlık Suçu olarak konulursa kaçacak delik ararsınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu gün yapacağı toplantıdan Akl-ı Selim’in ön planda olduğu kararlar bekliyorum.

Siz hala farkında değilsiniz belki, ama Türkiye’nin başını her alanda belaya soktunuz.

Şimdiye kadar Çağdaş Dünya Düşünürlerinden özlü sözlerle uyardık dinlemediniz.

Bu kez bir ülke yöneticisinin nasıl olması gerektiğini Kadı Burhaneddin’in sözleriyle örnekleyeyim, ne dersiniz;

"Göz odur ki, dağın ardını göre/Akıl odur ki başına gelecekleri bile"

Yazarın Diğer Yazıları