Ahmet ZORLU

YETİŞTİREMİYORUZ..

Ahmet ZORLU

Evet, temel sıkıntımız adam yetiştirememek.
Yeni bir şey de üretemiyoruz artık.
Yeni bir siyasetçi yetiştiremiyoruz.
Yeni bir bilim, adamı dünyadaki başarıları ile göğsümüzü kabatmıyor artık.
Avrupa Kupalarında fırtına gibi esen takımımız, takımlarımız yok, utanmasak, boksör, güreşçi ithal edip bu alanda da tarihe geçeceğiz. Tıpkı yabancı futbolcularla yürüyen lig, yabancı atletlerle elde ettiğimiz yapay başarılar gibi,.
Dünyanın sayılı ülkelerinin sayılı salonlarında ayakta alkışlanan sanatçılarımız yetişmiyor artık, olanlara ve kalanlara da hayatı zindan ediyoruz, biat etmediler diye.
Bilimde, sanatta, siyasette, ülke yönetiminde yeni bir ses, yeni bir nefese susadık.
Recep Yazıcıoğlu gibi bir Vali arıyor kentlerde gözlerimiz.
Gaffar Okan gibi bir Emniyet Müdürü’ne hasretiz.
Osman Kavuncu gibi bir belediye başkanı çıkaramadı isek onyıllardır, nasıl izah edebiliriz bunu kendimize.
Ülkenin ve Milletin en zor zamanlarında bile, bize gelecek adına umut verebilen, Bülent Ecevit’i, Necmettin Erbakan’ı, Süleyman Demirel’i, Erdal İnönü’yü mumla arar hale geldik.
Nöbel ödülünü ilk kez ülkemize getiren Orhan Pamuk’a dünyayı zindan etmedik mi?
İkinci Nobel ile ülkeye gelip aldığı ödülü Anıtkabir’de Atatürk’e sunduğu için Aziz Sancar’ı defterden silmedik mi?
Avrupa’da, Çin’de ve dünyanın bir çok ülkesinde ayakta alkışlanan Fazıl Say’ı ülkesinde ‘İstenmeyen Adam’ ilan edip, eserlerini TRT arşivlerinden kaldırıp, tüm etkinliklerini iptal ettirmedik mi?
Ömrü Savaş Meydanlarında geçmiş, Ana dili olan Türkçe dışında, Almanca, Arapça, Bulgarca, Farsça, Fransızca, İngilizce ve Rusça bilen, savaşlardan ve devlet yönetiminden arta kalan zamanında ders kitapları, askeri eğitim kitapları ve Nutuk gibi bir eseri kaleme alan Atatürk’e bu gün okuma yazma bile bilmeyen cahiller sürüsünün saldırmasını, neyle izah edebilirsiniz.
Ya da Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı görevine 90 yıldır bir Rıfat Börekçi oturtamayışımızı nasıl izah edebiliriz.
İktidarın 19 yılına bir göz atalım.
Kültürel alanda, siyasette, dış politikada dünyanın gıpta ettiği bir isim çıkarabildi mi bu ülke, dünya kamuoyunun karşısına.
Peki neden çıkmıyor adam gibi adamlar içimizden biliyor musunuz?
Çünkü her alanda son sözü tek adam söylüyor da ondan.
Son dönem siyasetçileri, son dönem sanatçıları söze, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek himayeleri ile” diye başlıyor mu, başlıyor.
Dış politikada, masada ne karar alınırsa alınsın, son sözü Sayın Cumhurbaşkanı söylüyor mu, söylüyor.
Ülkeye aydın ve aydınlık adamlar yetiştirmesi, kazandırması gereken Üniversitelerimizde ‘Cahilin feraseti’ prim yaparken, bildiğini ve inandığını söyleyen ilim ve bilim adamlarımız yasaklı mı yasaklı..
Siyasette ve ülke yönetiminde ‘ama’ diyen ‘fakat’ diyenin başına olmadık işler gelirken, Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş, Mustafa Destici, Doğu Perinçek, evlat Erbakan ‘Makbul adam’ sayılıyor, buna karşın iktidarın içinden çıkan Ali Babacan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Abdüllatif Şener gibi isimlerin başına gelen pişmiş tavuğun başına bile gelmiyor mu, gelmiyor..
İşte ondandır.
Söyleyecek sözü olan susuyor.
Yapılacak projesi olan sessizliği seçiyor.
Uygulanagelen yanlışlıkları gündeme getirmesi gereken kişi ve kurumlar çekiniyor.
Hırsızı yazan gazeteci içeri tıkılıyor.
Tecavüzcüyü yazan gazeteci içeri atılıyor, tecavüzcü ise serbest bırakılıyor.
‘Adil yargılanmak istiyorum’ diyen ve ölüm orucu tutan avukat için Avrupa Baroları ayağa kalkarken, bizim barolar kulağının üstüne yatıyor, bir tepki bile ortaya koyamıyor.
Üniversite Senatoları eskiden ülkede yaşanan her yanlışlık için ayağa kalkarken, şimdi toplanma ihtiyacı bile hissetmiyor.
ODTÜ gibi, İTÜ gibi başarı çizgisini korumaya çalışan üniversitelerde, uluslar arası alanda adından söz ettiren başarı timsali liselerde başarıyı getiren unsurlar tek tek temizleniyor.
Sonuç;
Başarının suç, kalitenin kusur, eğitimli olmanın ağır bir hata, sanatın, kültürün, özgür düşünmenin, fikir özgürlüğünü savunmanın karşılığının ihanet olarak görüldüğü, buna karşılık cehaletin yüceltildiği, kalitesizliğin taltif edildiği, merdivenaltı üretimin kalite ile ödüllendirildiği, liyakat esasının yok edildiği bir coğrafya haline getirildi güzel ülkem.
Ve böylesi çoraklaştırılmış bir ülkeden de, hiçbir alanda, hiçbir konuda başarı çıkmaz.

Yazarın Diğer Yazıları