Ahmet ZORLU

TOPLUMLA İNATLAŞMAK..

Ahmet ZORLU

Eğer bir ülkede, toplumsal hayat bile ülke yöneticilerinin gözünde siyasi hırsın arkasında kalıyor ise, o ülkede huzuru mumla ararsınız.

Mesele maske.

3 kuruşluk bir koruyucu malzeme.

Ben satış yasağı konulmadan 10 adet aldım.

Bir tane kaldı, sanırım bu gün eczaneye gideceğim ve o da bitecek.

Hiçbir makam kapımı çalıp maske vermedi.

Yarın sokağa çıkmam gerekirse takacağım bir maske bile kalmadı.

Meslek Kurumumuz Gazeteciler Cemiyetine bol miktarda gönderilmiş sanırım, ama ben ‘Sağlık Bakanının ve Bilim Kurulu’nun tavsiyesine uyduğum için cemiyet merkezine kadar gitmeyi bilime saygısızlık olarak gördüm..’

Eczanelerde fahiş fiyata satılıyor şikayetleri üzerine Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp “Maske satışını yasakladım” dedi.

Biz yurttaşlara da yol gösterdi, “PTT Kargoyla evinize gelecek, yeter ki başvurun..”

O gece PTT’nin Internet sitesi çöktü.

Bu kez,  “E-Devlet üzerinden başvurun, maskeniz size ulaşacak” dendi.

Milyonları aşan bir talebin bu şekilde karşılanması da mümkün olmadı.

Son deneme, “Sizin telefonlarınıza mail yoluyla kod göndereceğiz, o kod ile istediğiniz eczaneden maskenizi alabilirsiniz” dendi.

Tam 8 gündür, günde 3 kez kontrol ediyorum, kod-mod gelmedi.

Oysa;

İktidar Belediyeler ile iletişim kursa, belediyeler muhtarlıkla işbirliği yapsa, bir tek günde her eve maske ulaşır mı ulaşır.

Sayın Cumhurbaşkanı değil miydi, “Muhtarlık devlete açılan ilk kapıdır” diyen.

Haftalarca grup grup onları Saray’a davet edip ağırlayan.

Umre gezisine gönderen.

Neden birden bire muhtarların üzerini çizdi hala anlamış değilim.

Bazı muhtar dostlarım aradı, başta maske olmak üzere, çok sayıda talep ile mahalle sakinlerinin kendi kapılarını çaldığını belirterek, “Kimi günlük çalıştığı işten, işyeri kapandığı için ayrıldı. Kimi zaten işsizdi. Yardım için bize geliyorlar, ama bizim elimizde bir imkan yok. Maske taleplerine bile çaresiz kalıyoruz” diyorlar.

Sevgili iktidar, Sayın iktidar Partili Belediyeler.

Doğru tektir.

CHP’li belediyeler ile bilmem ne yarıştırmak yerine, bu işin içine partisine bakılmaksızın tüm belediyeleri, mahallesine bakılmaksızın tüm muhtarları dahil edecek bir programı hemen hayata geçirin.

Bakın o zaman halktan, “Bir maske bile bulamadık” yakınması duyacak mısınız..

Bakın alkollü içkilerin vergilerini, fiyatının 3 katı artırdınız, millet rakısını kendi evinde üretmeye başladı, hepsi birer kimyager olup çıktı mı, çıktı.

Öyle ki, etil alkol satışını kısıtlamak zorunda kaldınız mı, kaldınız.

Bir paket sigaraya koyduğunuz ederinin 4 katı vergi yüzünden tiryakiler dedelerinin hatırası tabakaları sandıktan çıkarıp tütün sarmaya başladı mı, başladı.

Öyle ki, kaçak tütün satışının önüne geçemediğiniz için TPDK bile tütün satmaya başladı mı başladı.

Kolonyayı bir günde karaborsaya düşürdünüz mü, düşürdünüz.

Millet evinde kolonya üretmeye başladı mı, başladı.

Şimdi sıra maskede.

Eğer bu işin dağıtımını doğru düzgün yapamayacaksanız,  hiç değilse eczanelerde bunun satışına izin verin.

Ama satış fiyatını da denetleyin.

Zira bu yaştan sonra Dikiş Makinası alıp evde maske üretecek takati kalmadı bu milletin.

Siz demiyor musunuz, “Sorun küresel, mücadele ulusal” diye.

O zaman bu ulusun en küçük birim temsilcisi muhtarları, kentlerin en emin insanı olarak seçilen belediye başkanlarını, ulusal seferberliğe dahil etmemekte neden ısrar ediyorsunuz.

Bakınız, dün akşam Sayın Sağlık Bakanı çıktı ve virüsle mücadelede iyi bir nokta yakalandığını rakamlarla dile getirerek bize yarın için umut verdi.

Sağlık Bakanı da bu kabinenin bir üyesi.

Söylediklerini uyarılarını harfiyen dikkate alan ve uygulayan milyonlar var.

Ama ben hala diğer bazı bakanların, mesela salda gölüne kepçelerin sokulmasına zemin hazırlayan bakanın, Aşevlerinin hesaplarını bloke ettiren İçişleri Bakanının, milleten 10 lira toplanırken Kanal İstanbul için ihaleye çıkan bir diğer bakanın yaptıklarını anlamakta zorlanıyorum.

Ve maske konusunda yaşanan bu çelişkiler yumağının artık son bulmasını istiyor ve bekliyorum.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları