Ahmet ZORLU

SEN VAR YA, SEN..

Ahmet ZORLU

Aslında üzülüyorum, biliyor musun..
Seni biraz tanıyanlar saygıda kusur etmemeye çalışırken, kendini düşürdüğün durumları gördükçe ben kahroluyorum.. 
Zira seni tanıdığını sananlar, yakından tanımaya başlayınca nasıl da kaçıyorlar senden.

Nasıl da kapanıyor yüzüne bir bir kapılar.

Ama sen, yine de o kapıların önünde beklerken yüzün kızarmıyor..
İnsan olmanın birinci kuralı, insan olmanın onurunu her şeyin üzerinde tutmaktır.
Yağcı, yalaka manzaralar sergileyip, öpmek için eğilip büküldüğün elin kirli olup olmadığına bile bakmadan, o elin üzerinde gördüğün paraya hürmetin senin.
Senin için adam harcamak para bozdurmak gibi oldu artık..
Peki ne uğruna..
3 kuruşluk çıkar, 5 kuruşluk menfaat..
Karşılığında tezgaha koydukların, onur, haysiyet, insani değerler, yeri geldiğinde ise kutsallar.
Ne güzel harcayıveriyorsun, bu sattıklarının karşılığında aldıklarını.
Oysa, kim olursak olalım, konu haysiyet, konu onur, konu insani değerler olduğu zaman dimdik durmalı insan.

Yeri geldiğinde, sana biçilen değer bir deste olarak sana uzatıldığında elinin tersiyle çevirebilmelisin.
Bulunduğun konumu, üstlendiğin görevi paraya tahvil etmeden, insanlık için bir şeyler ortaya koymanın mutluluğunu yaşayanlardan olmalısın.
İnan, o zaman huzur bulur yüreğin, beynin.
Rüzgar ne yandan esiyorsa, o yöne yüzünü çevirmek değildir insanlık onuru.
Kar, boran, fırtına ve tipide bile, doğru bildiğin yönden asla dönmemek, ölümüne inanca, onura, kişiliğe sahip çıkmaktır.
Yani nokta kadar çıkara, virgül gibi eğilmemektir insan olmanın ilk kuralı.
Dahası da var.

İnandığını savunabilmektir, her gün, her ortamda.

Güce biat değil, doğruya itaat olmalıdır insanlığın temel kuralı.
Üstlendiğin görevlerden, taşıdığın etiketlerden sıyrıldığında bile dimdik dolaşabilmek, içinde yaşadığın toplumu oluşturanlardan güler yüz görebilmektir.
Seni gördüğünde yol değiştiren, ya da senin gördüğün insanlardan kaçınmak için güzergâhından sapman, geçmişte çizginden saptığını, zikzaklar çizdiğini, paraya tamah ederek, tüm değerlerini tükettiğini gösterir.
Hele bunun bir de final sahnesi var ki;
Yarın musalla taşına konulduğunda ve imam “Nasıl bilirdiniz” dediğinde, cemaat şeklen “İyi bilirdik” der belki ama içinden başka şeyler geçirmesine vesile olduysan vah senin haline.
Çünkü öte yana, sana yaşarken verilen tüm insani değerleri satmış olarak gittin demektir ki, çok yazık ettin demektir kendine.

“Öldü de memleket kurtuldu”, “Geldi-gitti”, “Allah bu adam gibilerle milleti bir daha sınamasın” gibi, arkandan seni hayırla! yadeden insanlar çoğunluktaysa, sana acımam da, geride bıraktıklarının senden utandıkları için yüzlerinin sık sık kızarmalarından dolayı onlara acırım.
Biliyorum, bu yazı yayınlandıktan sonra çok sayıda isim arayıp, “Filanı mı anlattın” diyerek bazı isimler koyacaklardır önüme..
Bu yazı genele şamil olarak yazılmıştır.
Yazılırken elbette esin kaynağı olan, tanıdığım ve ‘keşke tanımasaydım’ dediklerim vardır.
O nedenle hiç kimse bu yazıyı bir etiket gibi başkasının boynuna asmaya kalkmasın…

Yazarın Diğer Yazıları