Ahmet ZORLU

ÖZLEYİN..

Ahmet ZORLU

Her zaman söylerim.

Pazar yazıları, Pazartesi okumalarına benzemez.

Pazarları insanlar farklı bir güne, farklı bir bakış açısı ile uyanırlar.

Arzuları, umutları, beklentileri farklıdır aslında.
Yine, her günkü gibi bu gün de umut ışınlarıyla doğdu güneş..
Bir çocuk, sırtında çantası, ‘Pazar da ders mi çalışılır?’ sorusuna cevap arayan yüz ifadesiyle ilerliyor dershanesine..
Caddenin başındaki temizlikçi, belki de haftanın hangi gününde olduğunu umursamadan sallıyor süpürgesini, dalından geç kopmuş yapraklara.

Yol üzerindeki parklarda dünden yağan kar hala duruyor.

Ama yollar, kaldırımlar temizlenmiş.

İnsanı ürperten, ama huzur da veren ayaz bir hava.
Tüm bu tek düzenliğin arasından ilerlersin, kendi sorumluluklarını yerine getirmeye.
Bazen de düşünürsün, “Neden, insanların neredeyse tamamı, sıcak yataklarında günü en iyi şekilde nasıl değerlendireceğini düşünürken, ben ve sen ey çocuk..

Ya da süpürge sallayan çöpçü, Pazarları biz neden farklı yaşıyoruz?
Sonra cevabını kendin verirsin.
“Hayat”
Çünkü geleceğe yürümek “Geride kalanlara rağmen” yaşamayı göze almaktır.
Tüm bu hengame içerisinde ve yaşamımızın başı ve sonu arasında, her anımızın altında gizlenen “Özlemler” vardır.
Peşimizden gelirler, bizi onlar büyütür ve olgunlaştırır..
Anlatmak, paylaşmak, dertleşmek istersin bazen.
Ama çaresiz, kendi kendinle konuşmak zorunda kalırsın.
Zira bazen etrafına baktığında “İnsan yüzlü duvarlar”dan başkasını bulamazsın.
Duvara konuşmaktansa kendi kendine konuşmak daha iyidir.
Bu kez de deli derler, “kendi kendine konuşuyor.”
Ve sonunda vazgeçersin,, özlemekten, anılarla yaşamaktan.
Fakirleşirsin.
Paradan, mülkten değil belki fakirliğin, ama “bir özleyişten bile yoksun olduğun” için..
Yoksulluğun en dip seviyesindesin artık.
Oysa özlemi bir ekmeğe süreceksin her kahvaltıda. Her yemeğe özlem baharatından atacaksın.
Bak gör ve zaman lezzeti, hazzı..
Rahatça, özgürce özleyeceksin..

Ya da hayal edeceksin mesela;

İnsanlığın aydınlık geleceğini, doğayı, çiçeği, çiçeği bile kıskandıracak rengarenk bir kelebeği.

Sokakta yatan, aç bilaç birinin gelecekte insanca yaşam koşullarına kavuşmasını hayal edeceksin.

Milyonlarca insanın yaşanabilir bir ekonomide, adil bir şekilde sıkıntıyı ve refahı paylaştığı bir yönetim anlayışını hayal edeceksin.
Bir insandan kopabilir, dostluğunu sonlandırabilirsin belki, ama özlemlerinden, umutlarından, hayallerinden kaçamazsın.
Ve özlemek, sadece insanı değil, huzuru bile özlemek güzeldir.

Zira, çok değil yakındır;

Özlemlere de pranga vurulabilir.

Nasıl ki umudu yok ettiler, özlemi de yasaklayabilecek bir kapasite duruyor karşımızda.
Bu yüzden korkmayın, haykırın özlemlerinizi..
Zayıf görünmekten, güçsüz durmaktan korkmayın, çekinmeyin.
Özleyin..
Çünkü özlemek bir ihtiyaçtır.

Özleyin, hala fırsatınız varken.

Özleyin, ‘Özleme’ pranga vurulmadan.

Yazarın Diğer Yazıları