Ahmet ZORLU

KİM?

Ahmet ZORLU

Ortaya bir iddia atıldığı zaman, bu iddianın kime yararı, kime zararı olacağına bakarım ben.

Sözcü Gazetesi Başyazarı Rahmi Turan’ın, “Saraya çıkan CHP’li kim?” yazısının ertesinde tartışmalar başlayınca da, sosyal medyadaki hesabımda aşağıdaki metni paylaşmıştım;

“CHP Genel Başkanlığı için Saray'da Cumhurbaşkanı ile görüşen CHP'li kim?

Merak etmeyin, yakında çıkar ortaya.
Bu günlerde yalaka ve yandaş medya CHP'li birini manşetlere çıkarmaya başlarsa, görüşen kişi odur.

Örnek mi;
Savcı Sayan..”

O gün bu gündür, yandaş medyada sabahtan gece yarılarına kadar bu konu tartışılıyor.

Tabii bir de kurban bulunması gerekiyordu, o kurbanın adı da Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu düellosuna göre belirlenecekti.

Olayın sıcaklığı devam ederken canlı yayına çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’na program sunucusu soruyor;

“Sayın Cumhurbaşkanı CHP’den bir ismi saraya çağırarak genel başkan olması, adaylığı halinde kendisinin da seçilmesi için yardımcı olacağını söylediği iddiası var. Sizce mümkün mü?

Kılıçdaroğlu cevap veriyor;

“Mümkündür. Barış Pınarı Harekatının ertesinde gazetecilere ‘Millet ittifakı bölünmelidir’ diyorsa. Birini saraya çağırıp böyle bir teklifte de bulunabilir. Sayın Cumhurbaşkanından beklerim.”

Sunucu ısrar ediyor, sizce bu isim kimdir diye.

Sayın Kılıçdaroğlu isim konusuna girmek istemediğini açık ve net şekilde ortaya koyuyor.

Ama buna rağmen, birileri Sayın Kılıçdaroğlu’nun da Muharrem İnce ismini ima ettiğini ısrarla öne sürdüler. Bu meslek büyüğü de, ‘Bana bu görüşmeyi Muharrem İnce’nin yaptığını haber kaynağım söyledi” diyor ve tartışmayı CHP çatısı altına taşıyordu.

Bunun üzerine Muharrem İnce köydeki evinde bir basın toplantısı düzenliyor ve toplantıyı, A Haber, TRT, ATV gibi iktidarın yayıncıları baştan sona virgülüne bile dokunmadan veriyorlar.

Şimdi anladınız mı beyler, benim ilk günden yaptığım tahminin ne kadar isabetli olduğunu.

Bu yayın kuruluşları Muharrem İnce’yi çok sevdiklerinden değil, CHP’ye zarar verebilmek, bir tartışma ve bölünme görüntüsü yaratma aşkına yaptılar.

Üzücü ve acı olanı ise, Sayın Muharrem İnce, “Bu işin kaynağı CHP’liler değil, ama CHP’de olan birileridir” şeklinde belirsizlik içeren ifadelerle partililerini töhmet altında bırakıyor, konuyu kurultaya taşıyacağının ipuçlarını veriyor.

Yani Muharrem İnce, “Delege aday gösterirse genel başkanlığa aday olurum”dan, “Genel Başkanlığa adayım”a da terfi etmiş oluyor.

Bu arada kaynayıp giden meselelere gelince;

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başlattığı ‘Barış Pınarı’nın akıbeti.

Enflasyon tartışmaları.

Yeni vergiler.

Toplumu neredeyse ‘Ailece intihar’ noktasına getiren hayat pahalılığı.

Çuvalla para verip aldığımız S400’lerin akıbeti.

İçimize kaçan Suriyeliler.

Eğitimde yaşanan sıkıntılar.

Şehir Hastanelerinin maliyeti tartışmaları.

İşsizlik.

EYT Meselesi.

Yeniden Parlamenter Demokratik Sistemin İnşaası için İyi Parti tarafından başlatılan görüşme trafiği.

Saraya kimin çıkıp çıkmadığı, kimin CHP’ye genel başkan olmak istediği bu milletin umurunda değil, olmamalıdır.

Hiçbir CHP’li, iktidara bu kadar yakın bir noktada iken partiye zarar verecek bir çıkışta bulunmamalıdır.

İktidar tarafından yapılan her türlü hesaplamada, bu iktidarın bu sistemle ömrünün sandığa kadar olduğunu ortaya koyuyor.

Bir çıkışa, kitleleri heyecanlandıracak bir hamleye ihtiyacı vardır.

Bu uydurma haber, bu amaçla üretilmiştir.

Hangi partinin mutfağında üretildiği önemli değildir.

Önemli olan Ana Muhalefet Partisi’ne verdiği, vereceği zararın boyutudur.

Ayrıca Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesinden bu yana, kendisine oy veren, meydanları dolduran kitlelerin hayal kırıklığıdır.

Zira onun için gece gündüz çalışanları yüzüstü bırakmıştır.

Bu saatten sonra İnce’den ne parti genel başkanı, ne de Cumhurbaşkanı olur.

Olsa olsa, şu anda yaptığı gibi CHP’nin içinde iyi bir hizipçibaşı rolü oynar oynayabilir.

CHP’nin kucağında bulduğu bu iç sorunu vakit geçirmeden halletmesi ve Türkiye’nin sorunlarına yeniden odaklanması gerekir.

Mesele CHP’ye kimin başkan olacağı meselesi değil.

Ana Muhalefet Partisini bitirme ve etkisiz elemana dönüştürme meselesidir.

Sayın Cumhurbaşkanının CHP’den biri ile genel başkanlık için görüşüp görüşmediğine gelince.

Sayın Devlet Bahçeli son örnektir.

Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Tuğrul Türkeş, Ahmet Kutalmış Türkeş ve son olarak Necmettin Erbakan’ın oğlunun kurduğu Yeniden Refah Partisi ile BBP’nin durumları ortada.

Bunlar kendiliğinden iktidar kayığına yanaşmadı.

Gizli görüşmeler ve pazarlıklarla, iktidar teknesine yelken oldular.

Bilmem anlatabildim mi?

Yazarın Diğer Yazıları