Ahmet ZORLU

KASITLI MI YAPIYORSUNUZ?

Ahmet ZORLU

Artık kaniyim..
Birileri, bu kentin adını kötülemek için gece gündüz çalışıyor, yaşanmayanı bile yaşanmış ilan ederek kentin adını kirletmek için elinden geleni yapıyor.
19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramını milletçe kısıtlı olduğumuzdan evlerimizin balkonlarından kutluyoruz..
İftara 30 Dakika kala, diğer kentlerde olduğu gibi Kayseri’de de milletimiz balkonlarda.
Bir çok balkon kırmızı-beyaz.
19.19’da hep birlikte İstiklal Marşımızı okuyoruz.
Genci, yaşlısı, çakı gibi esas duruştayız.
Kent Merkezi pek olmasa bile Talas cıvıl cıvıl.
Belediyenin görevlendirdiği bir kutlama ekibi cadde cadde dolaşıyor.
Kahramanlık Türküleri yankılanıyor, apartmanların duvarlarından.
Aşık Mahzuni Şerif’in, ‘Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm’üne eşlik ediyoruz, hep birlikte.
Aynı saatlerde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haberleri yansıyor Tv ekranlarına.
TRT’nin aymazlığını konuşuyor millet.
Aynı saatlerde yine Kayseri adından söz ettirmeyi başarıyor!
İran Uyruklu bir yurttaş o saatlerde yıkadığı havlu ve çamaşırları kurutmanın telaşında.
Havlunun üzerinde ne olduğunu bile bilmeden, İngiliz Bayraklı havluyu da asmış zavallı!
Adamcağız ne olduğunu bile anlamadan, Fuzuli Caddesindekilerin ‘Yuh’ sesleri arasında apar topar gözaltına alınıyor.
Fırsat bulsalar, linç edecekler garibi..
Muhtemelen bir promosyondan eline geçirmiştir havluyu.
Üzerinde ne yazdığını şeklin ne anlama geldiğini bile bilmiyordur.
Ama Valilik Makamımız, “Yabancı uyruklu şahıs hakkında gerekli yasal işlem başlatılmıştır” açıklamasında bulunuyor.
Varsayalım İngiliz Bayrağı olduğunu bile bile asmış.
Hangi kanunun hangi maddesine göre yasal işlem başlatacaksınız adam hakkında?
Yapmayın efendiler.
Aklıma, birkaç yıl önce Kayseri Kalesi’nde çekimi yapılacak Tarihi bir dizi Film için kale surlarına asılan Bizans Bayrağını indirten o kalabalık geldi.
Film ekibi çekim yapamadan apar topar toplayıp malzemelerini terk etmişti Kayseri’yi.
Zira bu kalabalığa siz, “Bu filme konu olan dönemde daha Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Bayrağı yoktu”yu anlatamazsınız.
Ya da yıllar önce, Türkiye-Almanya milli maçını hatırladım. O tarihte Almanya’da idim. İstisnasız her apartmanda Alman Bayrakları kadar Türk Bayrakları da asılmıştı.
Dizi oyuncusu ‘Semih’ Alman Tv kanallarında geçiriyordu vaktini.
Bir başka olay hatırladım.
80’li yılların ortalarıydı.
Cumhuriyet Meydanında yürürken bir yurttaşın giydiği gömleğin cebi üzerindeki arma ve Fransızca yazı dikkatimi çekmişti.
Gömleğin cebi üzerinde (Empire Armenien) yazısı vardı.
Türkçesi “Ermeni İmparatorluğu”
Adamın yanına gidip tanıştım.
“Gömleğin güzelmiş, cebinin üzerinde ne yazıyor biliyor musun?” diye sordum.
Şaşkın şaşkın baktı, ‘bilmiyorum’ dedi.
Yazının Türkçesini izah ettim ve ‘Başın derde girer, ne yazdığını bilmeden giydiğin bu gömlekle suç işliyorsun” dedim.
Meğer Fransada çalışan bir yakını hediye olarak getirmiş.
Adamın yüzü bembeyaz oldu, önce gömleği hediye eden yakınına, sonra Ermenilere sinkaflı sözler sarfederek, “Şimdi ne yapayım, Tomarzanın köylüğündenim. Başın belaya girer mi gömlek için” dedi.
Ben de kendisine tavsiyede bulundum, “Kapalı Çarşı yakın, git orada hesaplı gömlekler satılıyor, bir tane al, orada değiştir, bu gömleği de çöpe at” dedim.
Telaşla yanımdan ayrıldı.
Bu köylü ile karşılaştığım gün, Ulusal bir gazetenin muhabiri idim.
İsteseydim poz poz fotoğrafını çeker, “Kayseri’nin Meydanında Ermeni gösterisi” diye süsler ve adamın hayatını söndürebilirdim.
Ama hangi meslekten olursak olalım.
Biraz kent milliyetçisi, biraz ülke milliyetçisi olmak lazım.
Yaşadığın kentin iyi yönlerini önceleyen işler yapmak gibi mesela.
Neler yaşadı bu halk, neler yaşattılar bu kente.
Kedi ve Köpek etinden pastırma yapılıyor diye haber yaptılar.
Kayseri’yi İran’ın Kum Kentine benzettiler.
Seri Cinayetler ile gündeme geldi.
Kalvanizm Raporu ile Kayseri Esnafına hakaretler edildi.
Talas’ta yaşanan ve 3 çocuğun öldürüldüğü o menfur olaydan sonra komşunun çocuğu komşuya gitmez oldu Şeker Bayramlarında.
Milletvekili seçildiği gün “Ben erkek sekreter istiyorum” diyen vekiller gönderdik Ankaralara.
Kıçı kırık iki misyoner İncil dağıtıyor diye operasyonlar düzenledik geçmişte, hatırlayın.
Şükrü Karatepe’nin “Ey Müslümanlar” çıkışı hala tazeliğini koruyor.
Mustafa Palancıoğlu’nun Üstad ilanının daha mürekkebi bile kurumadı.
“Gömdürmeyiz, gömseniz bile çıkarır mezarından yakarız” diyen cahiller sürüsüne bu kenti yönetenler sormadı, soramadı;
“Hangi dinde var ölen birine saygısızlık etmek, hele yakarız naraları atmak” diye.
Üstüne üstlük, üfürükçü kadına üfletenlerin Coronaya yakalanması iddiası.
Yetmedi, İngiliz Bayrağı astı diye yabancı birinin linç edilmek istenmesi.
Son olayda yer alan zavallılara sormak isterim.
Bu haberi okuyan fanatik bir İngiliz çıkıp Londra’nın Merkezinde, camında Türk Bayrağı bulunan bir araca ateş etse ne yapacaksın.
Ya da camında Türk Bayrağı asılı bir eve saldırsa, tutucu İngilizler.
Bunlar aşağılık kompleksinin getirdiği ve cehaletle zirveye çıkan zavallılıklardır.
Bir yabancı Balkonuna İngiliz Bayrağı astı diye Türk Bayrağı’nın şanına, şerefine bir şey olmaz, kimse merak etmesin.
İki Misyoner İncil dağıttı diye de, Hak Dini İslam’ı tehlikede görmek, İslam’a güvenmemektir.
Bu tür konuları abartıp dünya medyasına Kayseri’yi malzeme etmek ise rezilliğin daniskasıdır.
Sen, balkondaki havluya saldırırken, senin hükümetinin bakanı İngiliz’in kapısında kredi dileniyor.
Tepki göstereceksen, İngiliz Bayraklı havluya değil, bu ülkeyi İngiliz Tefeciye mahkum eden yönetim anlayışına tepki göster.

Yazarın Diğer Yazıları