Ahmet ZORLU

İŞSİZLİK..

Ahmet ZORLU

Nedir işsizlik sizce?

Bana göre yıkımdır.

Toplumsal bir tehdittir.

Aile içi huzursuzluktur.

Şiddettir.

Toplumsal değerlerin yok oluşudur.

Hırsızlıktır, cinayettir, uyuşturucu bataklığına giden yoldur, yasa dışı kazancı bile mübah hale getirecek çaresizliktir.

İntihardır, isyandır, hayallerin çökmesidir.

Size göre, TÜİK’in istatistik verilerinin ötesinde bir anlam ifade etmeyebilir.

Ama derin bunalımdır aslında ülkeler için.

Bir baba yerine koyun kendinizi,  evinde yağ bitmiş, şeker bitmiş tencere kaynamaz durumda.

Bir genç düşünün, ailesi kıt kanaat imkanlarla okutmuş, öğretmen olmuş, ekonomist olmuş, dahiliyeci, hariciyeci diploması var. Ama sokaktaki bir cafede arkadaşı ile buluşup bir çay içemiyor, cebinde çay parası yok, çünkü işsiz..

Bir anne düşünün, oğlunun işsizliği ile kahrolurken, eşinin de işsiz kaldığını hesaplayın. Bütçe sıfırda, mutfak tamtakır.

Ödenemeyen kredi kartı borçları, taksitler, ev sahibi ile köşe kapmaca oynama süreci, kesilen elektrik, ödenemeyen bina aidatı.

Sonuç;

Kaybolan huzur, yıkılan hayaller,  yok olan gelecekler.

Haberdeki rakamlar resmi TÜİK rakamları.

Güzel ülkemde kayıtlı işsizlik tüm zamanların rekorunu kırarak 3 milyon 509 bin 603’e yükselmiş.

Ben bu satırları yazarken dakikada 7 kişinin işsiz kaldığını hesaplayın.

Bu rakam resmi işsiz sayısını gösteriyor.

Bir de umudunu kesmiş, hayata küsmüş insanlar topluluğu var ki onlar ise artık hayata havlu atmış, iş konusunda tüm umutlarını tüketmiş noktada.

En acı olanı, beni en çok endişelendireni ise nedir biliyor musunuz?

Kamu kaynaklı açılan istihdam kapılarının hiç birisinin üretime dönük olmaması.

Yeni polis kadroları ile, inşaatı tamamlanan cezaevlerine infaz koruma memuru olmak ile, orduya uzman adı altında personel almak ile, adına ‘Toplum yararına çalışma’ denilen yöntemle işsiz insanların hamili kart taşıyan çok az bölümünün 3-5 aylığına okullarda paspasçı olarak istihdam edilmesi ile işsizliğin ortadan kaldırılacağını sanan ve uman bir anlayışın iktidarda olması.

İstatistiki verileri önümüze çektiğimizde gördüğümüz bir başka acı gerçek nedir biliyor musunuz?

Genel işsizlik yüzde 13 dolayında. Ama genç işsizlik yüzde 30’u yakaladı.

Güzel ülkem bilimde, teknolojide,  teknik üretimde hala 21. Yüzyıla giriş yapamadı.

Dünyanın gelişmiş coğrafyasında artık fabrikalar 24 saat esasına göre çalışıyor.

Çalışanlar robot olduğu için ışıkları bile yakılmıyor, o dev tesislerin.

Çalışanlara 3 öğün yemek verilmiyor.

Biz ise genç nüfus, ucuz işçilik gibi hayaller ile avunuyoruz.

Efendiler kendinize gelin, kendimize gelelim.

Farkında değilsiniz belki ama, toplumsal çöküşün sinyalleri kulakları sağır edercesine feryat ile geliyor.

Üretimsizliğin, geri kalmışlığın, toplumsal çaresizliğin bizi getirdiği nokta ortada.

Hala başkalarının kaygısını güden bir anlayış ile bu milletin geleceğini inşa edemeyiz.

Bu gün, emperyalizme, kapitalizme “Emredersiniz efendim” noktasına geldi isek, getirildi isek bunun temelidir üretimsizlik ve işsizlik.

Bir yerden başlamak lazım.

Kaybettiğimiz, Trump’un, Putin’in masasına meze yaptığımız Ulusal Bağımsızlığımızı yeniden kazanmanın ilk adımıdır, üretim ve istihdam.

Her ay milli bir kurumu paralıların! önüne meze olarak koyup alacağınız para ile gideceğiniz nokta bellidir.

Milli bağımsızlığımız yok oldu, edildi.

Milli onurumuz, bir mektubun iki satırındaki sözcüklerle alaya alındı.

Bu millet yaşananlara, yaşatılanlara müstehak değildir.

Artık atın üzerinizdeki kompleksleri.

Çıkın Ankara sokaklarına, çıkın Kayseri sokaklarına, dinleyin çaresizliğin kulakları sağır eden feryadını.

Hani, “Fıratın kenarında kaybolan koyundan sorumluyuz” diyordunuz ya..

İstanbulun göbeğinde, Antalya’nın tam içinde işsizlik ve çaresizlikten insanlar topluca intihar ediyor.

Hatırlatayım istedim.

Yazarın Diğer Yazıları