Ahmet ZORLU

GİBİ YAPMAK

Ahmet ZORLU

Son yıllarda, bizi yönetenler ve onların avanesinde gittikçe yaygınlaşan ve hastalık haline gelen ‘gibi olmak’  ya da ‘gibi yapmak’ hastalığı gittikçe en tepelere doğru tırmanmaya başladı.

Buna, demokrasilerde ‘duygu sömürüsü’, ‘Oy Avcılığı’, ‘popülizm’ gibi tanımlar getirmek mümkün.

Mesela, Belediye Başkan Adayı’nın Pastırma Satıcısını ziyaret ederek eliyle dilimlediği pastırmayı çevresindekilere tattırması, gibi.

Semt Pazarını ziyaret ederek hayat pahalılığının ağırlığı altında inim inleyen pazarcıya, pazara çıkmış Ayşe Teyzeye hal hatır sorup, onun poşetini evine kadar taşımayı teklif etmesi, gibi.

Ya da Markete giderek tezgahtan evine gıda maddesi satın alıp kasada sıraya girerek parasını öder gibi yapması, gibi..

Durun daha bitmedi, bir gecekonduda oturan Ali Amca’ya sözde Çatkapı ziyarete giderek, iftar sofrasında Ali Amca ve Ailesi ile Tarhana Çorbasına kaşık sallar gibi yapması gibi..

Çarşı-Pazar dolaşırken karşılaştığı ayakkabı boyacısına makoseninin tozunu aldırıp yüklü bir bahşiş bırakmak ya da karşılaştığı simitçinin tepsisindeki tüm simitleri toptan satın alıp orada bulunanlara dağıtmak gibi..

Ziyaret edilen Taksi Durağında, taksi şoförleri ile demli çay yudumlamak gibi.

Örnekleri sıralayabiliriz.

Sayın Cumhurbaşkanı, Tarım Kredi Kooperatifine ait satış merkezine giderek elleriyle Ak Saray için alış-veriş yapıyor. Ama koruma ordusu o kadar kalabalık ki, AA Muhabiri sonunda “Arkadaşlar görüntüye gitmeyin” diye uyarmak zorunda kalıyor, fotoğraf ve görüntü çekerken.

Bu tür ucun hamlelere siyaset dilinde, ‘Popülizm’ denir.

Ama bunlar gerçekçilikten ve inandırıcılıktan o kadar uzak hale geldi ki..

Siz haftada bir Cuma namazına 300 kişilik Koruma Ordusu ile gideceksiniz, camiye gelen cemaatin neredeyse GBT’sini inceleteceksiniz, sonra da gecekonduda yer sofrasına bağdaş kurduğunuzu göstermeye çalışacaksınız.

Ya da ara sıra ziyarete gittiğiniz kentte, geçeceğiniz güzergahlarda bulunan işyerlerinde çalışanların bile GBT‘leri sorgulanacak, bu güzergahta parkedili araçlar caddelerden temizlenecek, sonra kooperatif marketinden alış-veriş yapıyor gibi yapacaksınız.

Ya da, ikametiniz için yaptırdığınız ‘Saray Dedesi’ devasa yapının bahçesinde özel ısıtmalı bölümde hurma bile yetiştirip, bir kenara da taze bıldırcın yumurtası için bıldırcın çiftliği kurduracaksınız, sonra bizi Tarhana Çorbasına kaşık salladığınıza inandıracaksınız.

Tek kelimeyle artık bu iş gülünç olma noktasından çıktı, komediye dönüştü.

Bu uygulamalar, ekonomi bakanının çıkıp “Yarın bu günden daha iyi olacak” dedikçe yarınlarımızın nasıl daha felakete dönüştüğünü gördüğümüz gibi gerçekçi değil ve bir o kadar da yapmacık.

Sayın Cumhurbaşkanın, Tarım Kredi Marketinden alış-veriş yapar gibi servise konulan görüntüleri bana bir fıkrayı hatırlattı.

Buyrun bu günü o fıkrayla kapatalım.

Sakın ha bizimkilerle karıştırmayın.

Fıkra başka memleketin Başbakanı örneklenerek kaleme alınmıştır;

- Çin Başbakanı bir et pazarına ziyarete gitmiş. Pazarı tertemiz ve çok düzenli olarak görmüş. Adamları ile gezerken rast gele bir kasabın tezgahına gelerek sohbet etmeye başlamış.

Başbakan: Etler fena değilmiş, işler nasıl gidiyor ? diye sormuş.
Kasap: Genelde iyiydi ama bugün bir kilo bile satamadım;
Başbakan: Neden ?
Kasap: Siz ziyarete geldiğiniz için müşteriler pazara alınmadı;
Başbakan: O zaman ben alayım, bana 4 kilo verir misiniz;
Kasap: Hayır satamam;
Başbakan: Neden satamıyorsun ? diye sormuş;
Kasap: Siz geleceğiniz için tüm bıçaklarımızı topladılar,
Başbakan: Bıçak olmasa da olur, bana şu parçayı ver bakayım;
Kasap: Yine de satamam, demiş;
Başbakan: Yine ne oldu ? Neden satmıyorsun ?
Kasap: Çünkü ben kasap değilim, Silahlı Polis timinden bir askerim.
Başbakan sinirli bir şekilde: Git bana Polis Müdürünü çağır, demiş;
Kasap: O da karşıda balık satıyor efendim.

Yazarın Diğer Yazıları