Ahmet ZORLU

GEÇ DALGANI..

Ahmet ZORLU

Efendim, Hazine ve Maliye Teşkilatının başında bulunan, Başkomutanımızın Damadı, “Hane başına gelir 3 kat arttı” diye buyurmuşlar.

Durun kızmayın, doğru söylüyor.

Ama bahsettiği kendi ve yandaşların hanesindeki gelir, sizi ilgilendirmez.

Ne üç katı, 30 kat, hatta bazılarının ki 300 kat arttı.

Baksanıza, bakan eskisi Hilmi Güler tamı tamına 250 bin lira kazanıyormuş ayda.

Ama bu garip milletin tenceresinde taş bile kaynamıyor artık.

Acı olan, yönetenlerin ve payandalarının bundan bihaber olması.

Payanda kim diye de mızıkçılık yapmayın.

O ve onlar kendilerini çok iyi biliyor.

Daha da acı olanı ise, bu garip milletin sessizce her şeyi kabullenişi..

Sayın Bakan Ekim’in ortasında buyurmuşlar ki, “Ekim ayı sonunda yıllık enflasyon yüzde 9’un altına düşecek..”

Doğru söylüyor.

Bir, enflasyon hesaplamasını adamlarına yaptırıyor, iki, Lale Devri’nin inşacısı gerçek enflasyonu açıklayıp neden başını derde soksun.

Bazen içimden de geçmiyor hani.

Bunca yaşanmışlığı, ‘vardır bir bildikleri’ diyerek hazmeden kitleye, kitlelere kızıp, ‘Daha beter olun, müstehaksınız’ demekte, ama olmuyor dostlar.

Ben bu ülkenin, bu milletin yaşananları, yaşatılanları hak ettiğine inanmıyorum, isyanım, tepkim ve kitlelerin sessizliğini anlamlandıramam da bundandır.

Devlet Kavramının bu kadar içinin boşaltılmasına, ‘ben yaptım oldu’culuğun ülkenin her karış toprağında hüküm sürmesine dayanamıyorum.

Alışılmış çaresizliğin ağına milletçe düşürülmemizi hazmedemiyorum.

Bir günde değişen toplumsal değerlerin peşine düşmüşlüğümüzedir isyanım.

18 yıl önce, yılda 2-3 kahraman asker ve polisimizin can verdiği bir terör haritasında, günde 2-3 kahraman evladımızın şehit olmasına sessizliğimizedir sitemim.

Zira bizi yönetenler ‘Tam ve eksiksiz demokrasi’ taahhüdü ile gelmişlerdi, demokrasiyi çöpe attılar, sessiz kaldınız.

Yolsuzluğu ortadan kaldıracaklarını söylediler, ülkeyi yolsuzluk cennetine çevirdiler, sessiz kaldınız.

Yasakları tarihe gömmeyi vaat ettiler, nefes almak dışında her şeyi yasakladılar, sessiz kaldınız.

Teröristleri, sınıra kurulan çadır mahkemelerinde aklayıp, davullu zurnalı kent turu attırdılar, sessiz kaldınız.

Teröristbaşının cezaevi koşullarını verdiği talimatla iyileştirdiklerini ilan ettiler, plazma TV bile koydular odasına, canı sıkılmasın diye kendisi gibi teröristleri yanına gönderdiler, bunu bile hazmettiniz.

Şanlı askerimizi katil ilan eden sözde sanatçı bozuntusunu getirip Diyarbakır Meydanında havlattılar, havlamasını huşu içinde dinlediler, bunu bile içinize sindirdiniz.

Teröristleri gizli tanık yaparak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Komuta Kademesini bile ‘terörist’ olarak yargılattılar, içinizden biri çıkıp “Ama bu kadarı da olmaz” demedi, diyemedi.

Daha attığınız oyları kurumadı. Mart Seçimlerinden bir gün önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı bültenle aradığı terörist kardeşini devletin televizyonuna çıkardılar, bunu bile hazmettirdiler size.

Devletin Adaletini, Eğitimini, Emniyetini ve Askeri yapısını, bu gün Terörist ilan ettikleri Fetullah Gülen’e verdiler,  birkaç yurtsever dışında sesini çıkaran olmadı.

Banka Genel Müdürünün evinden ayakkabı kutuları dolusu para çıktı, adam neredeyse terfi ettirildi.

Bulunan paraları faiziyle kendisine iade edildi.

İğneden ipliğe, ekmekten makarnaya kadar her şeyin fiyatını ateş pahası yaptılar, ‘Bunlar zam değil, fiyat düzenlemesi” yalanına bile çaresizce boyun eğip, ‘ama’, ‘fakat’ demediniz, diyemediniz.

Şehide ‘kelle’ dediler, Şehit Babasına ‘karaktersiz’ diye hitabettiler.

Madenciye ‘İsrail Dölü’ ünvanı verdiler, bana-necilik oynadınız.

Ege Adalarına Yunanistan Ordusu gelip yerleşti, Karadeniz Yaylaları Araplara satıldı, ülke adına satılacak tek bir fabrika bırakılmadı.

Bankalarımız, limanlarımız artık yabancıların.

Ordumuzun yüz akı ‘Tank Palet’te entarili Katar askerleri dolaşıyor.

Gençliğin hem de okumuş gençliğin yüzde 30’u, işsiz yaşama eğitimi alırken, onların mahdumları, devletin kilit noktalarına paraşütle indirildi, sıra torunlarına geldi.

Ve bir bakan çıkıp, “Evinize giren para tam üç kat arttı’ diye yalan söylüyor, bunu bile hazmediyorsunuz ya;

Müstehaksınız diyeceğim, ama dilim varmıyor.

Yani şairin dediği gibi;

“Kabahat senin, demeğe dilim varmıyor ama/ kabahatin çoğu senin canım kardeşim..”

Yazarın Diğer Yazıları