Ahmet ZORLU

EVLAT..

Ahmet ZORLU

Evlat, candır.
Evlat, atan yürektir.
Evlat, vicdandır.
Her canlı anne-baba olduktan sonra kendisi için yaşamaz, canından oluşan can için yaşar.
Kaç yaşına gelirse gelsin, evlat anne ve baba için hep çocuktur, hep himaye edilmesi gereken bir varlıktır.
Hiçbir çiçek evlat kokusu kadar güzel kokamaz.
Evlat, aç kalmaya razı olup doyurduğumuz Yaradan’ın bir armağanıdır.
EvIadımızın ayağı taşa değse, anne-babanın yüreği kanar…
Evlat, hayatta kokladığımız en güzel kokudur.
Ayakta duracak halimiz yokken, hayatta duracak nedenlerimizdir, evlatlarımız.
Bütün dünyada bir tek güzel çocuk vardır ve bütün anne ve babalar ona sahiptir.
Evlat, ağlarken cehennemi, gülerken cenneti gördüğümüz Tanrının bir lütfudur..
Bir annenin boynundaki en değerIi mücevher, evIadının sevgi doIu koIIarıdır.
Evlat korktuğun yer, canın en tatlı yeri, baktığın gözün, tuttuğun ellerin, yürüdüğün ayakların, yemeğin, suyun, nefesin, ona gelmesin bana gelsin tüm acılar dediğin tek varlık…
Kısacası dostlar evlat, dünyanın en büyük saadetidir.
Neden anne-baba gözünde evladı bu kadar çok örneklemeye çalıştığıma gelince;
Bir anne düşünün;
Bir fani için, “Allah çocuklarımın ömründen alıp size versin” diyebilir mi, sorusunu sormak için;
Gerçekten bir anneden, böyle bir söz işitmeyi umar mıydınız?
Bu nasıl cehalet Allahım.
Bu nasıl hırs, bu nasıl körelme.
Yıllar önce, benzeri bir sosyal medya paylaşımı görmüş ve etkisinden aylarca kurtulamamıştım.
O da diyordu ki;
“Allah benim ömrümden 10 yıl alsın, sana versin..”
Ömründen 10 yıl hediye etmek istediği bir fani, bir ülke yöneticisi.
Aynı ismin sosyal medya paylaşımlarını izliyorum şimdi, ömründen ömür hediye etmeye kalkıştığı zat-ın adını bile anmıyor.
Daha da acı olanı, ‘Allah çocuklarımın ömründen alsın, size versin” sözüne, söylenen kişiden bile tepki gelmemesi;
“Haddini bil kadın, çocuklar Allahın bize bir lütfudur. Onların ömürleri hediyelik eşya değildir” dememesi.
Günlerdir bekliyorum, teknesine bindiği siyasal yapı sayesinde yakınlarını işe aldırdığı ortaya çıkan ve evlatlarının ömürlerini poker masasına koyan bu kadına bir hemşehrisi çıkıp da tepki gösterir mi diye.
Enteresandır hiçbir kesimden ‘tık’ yok.
Oysa bu ruh halinin, detaylıca incelenmesi gerekir.
Çocuğunun ömründen ömür hediye etmeye kalkışan bu Belediye Meclis Üyesinin çocukları kaç yaşında bilmiyorum, ama Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün harekete geçip çocukları bu sapkın kafa yapısından kurtarması ve devletin himayesine alması gerekir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da “İnsan ömrü hediyelik eşya değildir, Yaradanın, yarattığı canlı için biçtiği bir süreçtir” demesini beklersiniz, ama onlar Şimdilik ‘Horon’ gibi hayati bir konu, Üvey Torunla evlenilip evlenilmeyeceği gibi önemli bir meseleyi tartışmakla meşguller.
Geldiğimiz nokta, tepelerde estirilen rüzgarın tabana yansımasından ibarettir.
Bir milletvekili çıkıp, ülke yöneticisini Allah’a benzetir, diğer milletvekili çıkıp “Sayın Cumhurbaşkanımızın sünnetidir” diyerek onu peygamberlikle taltif etmeye kalkışırsa, bir belediye meclisi üyesi de çıkıp çocuklarının ömrünü hediye etmeye yönelir.
Yüce Dinimiz İslam’ın aydınlığını bir kenara bırakıp, hurafeleri din haline getirenler söz sahibi olduğu sürece de, ömür hediye etmeye kalkışanları bırakın, evladını kurban etmeye kalkışanlar da çıkacaktır.
Kısacası dostlar, Cehalet Liginde milletçe bir üst klasmana yükseldik, hala farkında değiliz.
İki gündür Sivas yakınlarına göktaşı düştüğü haberlerini izliyoruz.
Bu sapkın düşünce yapısının hüküm sürdüğü ve alanını gittikçe genişlettiği güzelim ülkemde, kafamıza göktaşı düşmediğine şükredelim.

Yazarın Diğer Yazıları