Ahmet ZORLU

DUYARLILIK..

Ahmet ZORLU

Eğer bir ülkede halk, toplumun ve ülkenin aleyhine yaşanan her gelişmeye tek ses olarak karşı çıkıyor ve doğruyu haykırıyor ise o ülkede istikrar kaçınılmazdır.

Ama, halkın kahır ekseriyeti en hayati konularda bile ‘vardır bir bildikleri’ diyerek yaşanan gelişmeleri sessizce köşesinden izliyorsa, yani toplumsal duyarlılık ilkesi yerini toplumsal boş vermişliğe bırakmışsa o ülke ve toplum ise sıkıntılara mahkumdur.

Suriye’nin bölünmesi için 7-8 yıl önce bu ülkeye ABD ve İsrail Taşeronu bir örgüt sokulmuştu.

Adı kendilerine göre Işid, bizimkilere göre Daeş.

Bu örgüt, hem Suriye’nin hem Irak’ın canına okudu ve biz onları ‘Öfkeli gençler’ diye adlandırdık.

Yaralıları geldi burada tedavi edildi, bu yapı Türkiye’den dolar karşılığı canilik yapacak insanları seçip seçip Suriye’ye götürürken sesimizi çıkarmadık.

Elin yabancı gazetecileri geldi, Ankara’da kurulan Işid’in asker alma dairelerini görüntüledi, haberleştirdi. Biz ise olanları seyrettik, olacakları bile bile.

Geldiler, Türkiye’de eylemler yaptılar.

Gar Katliamının görüntüleri hala gözlerimin önünde.

Baktık bizi bile tehdit eder konuma geldiler, bu gün Savaştığımız PYD’ye destek için gidecek Peşmergeye kapılarımızı açtık, Türkiye’deki giderlerini, yemek paralarını bile karşılayıp Kobani’ye gönderdik.

Hiç birimiz demedi, hiç birimiz sormadı;

“Yahu ABD bile bile burnumuzun dibince kürt devleti kuruyor, biz bunu boş verdik, Nusracıları, devşirme Öso’cuları korumak için çırpınıyoruz.”

Sonuç;

Yumurta kapıya gelince, ‘Terör Koridoru’ demeye başladık.

Ama her şeye rağmen, Şanlı Askerimizin başlattığı operasyonun arkasında da millet olarak saf tuttuk.

Yani olması gerekeni yaptık, toplumsal duyarlılığımızı bu alanda harekete geçirdik.

Böylesi zamanlarda ülkeyi yönetenlerin üzerine düşen en temel görev, “Milli birliğimizin daha güçlü ortaya konması için Milletimizi Türk Silahlı Kuvvetlerinin başlattığı harekat için toplumsal seferberliğe davet ediyoruz” diyebilmesidir.

Ama siz çıkıp ta, bu askeri harekatın başarıya ulaşması için Türk Milleti’ni AKP Saflarında bir araya gelmeye davet ederseniz ben düşünürüm, başkaları düşünür ve şu soruyu sorma hakkını elde eder;

“Yahu kardeşim,  söz konusu ülkenin geleceğini tehdit eden bu unsura karşı başlatılmış harekat iken nereden çıktı ‘Partimiz saflarına katılma’ çağrısı?’ diye.

Hele bu gafı, “Millet İttifakının mutlaka dağıtılması gerekir” gibi bir söylemle daha da ileri götürürseniz, yarın çıkar birileri ve der ki, “Bu savaş bir partinin, bir ittifakın ise ben yokum arkadaş” diye.

Ülkeyi yönetenleri uyarıyorum.

Türk Ordusu Suriye Topraklarına adım attığı andan itibaren bu ülkede bir tek parti karmıştır, o partinin adı da “Bayrak Partisidir..”

Unutulmasın, camilerde, sokakta, törende, düğünde eller semaya açıldığında “Cumhur İttifakını güçlü kıl” diye dua edilmiyor, “Allah şanlı ordumuzu muzaffer eylesin” diye açılıyor eller semaya.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da, hiç değilse girdiğimiz bu ucu açık süreçte parti genel başkanı söyleminden uzak durup, Cumhurbaşkanı gibi hareket etmesini ummak ve beklemek de Türk Milleti’nin ortak arzusudur.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Topraklarında başlattığı ve Meşru olduğuna gönülden inandığımız hareketin oluşturduğu toplumsal duyarlılığın, bir uyanış vesilesi olması ve artık ülke aleyhine, toplum aleyhine her konuda, toplumsal tavır ortaya konmasına ilk adım oluşturmasını umuyorum.

Zira, daha birkaç ay önce Terörist başının kırmızı bültenle aranan kardeşini devlet televizyonuna çıkarıp Cumhur İttifakına destek istenmişti hani, hiç birimizden ses çıkmamıştı.

Yine birkaç ay önce, ne idüğü belirsiz bir adam birden bire Terörist başını ziyaret etmiş ve eline tutuşturulan Terörist başının görüşlerini içeren mektup devletin ajansı tarafından servise konulmuştu.

Sessizce ve iç geçirerek izlemiştik hatırladınız mı?

Oslo’ya heyet gönderip üçüncü ülkenin gözetiminde görüşmeler yapmıştı iktidar, hangimiz çıkıp “Ne oluyor kardeşim”’ diyebilmişti.

Dolmabahçe’de, sonraki günlerde ‘Terörist’ diye cezaevine soktuğumuz adamlar, bakanlarımızla ortak poz verip, mutabakat metni okumuştu, hatırlıyorsunuz değil mi?

Teröristin ayağına yargıyı götürmüş, adamları kahramanlar gibi karşılamıştık, unuttunuz mu?

Cumhuriyet Bayramında, Peşmergeleri Suriye’ye yolcu ederken “Biji Obama’ sloganları atılıyordu, hatırladınız mı?

Bunlar sadece PKK Terör Örgütü ile ilgili gelişmeler.

Eğitim, Fetö, Sağlık, ekonomi gibi onlarca konuda canımız yana yana kabullenmedik mi, iktidarın uygulamalarını.

Demek ki neymiş, toplumsal duyarlılık iç geçirmekle olmuyor, ülke aleyhine, bayrak aleyhine, toplum aleyhine her gelişmeye karşı aynı duyarlılığı sergilememiz gerekiyor.

Kahraman Askerlerimize, çıktıkları bu yolda başarı diliyor, bizi yönetenleri ise bir kez daha aklı-selime davet ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları