Ahmet ZORLU

CANINA OKUMAK..

Ahmet ZORLU

Haber Televizyonculuğunun öncüsüydü NTV.

Nuri Çolakoğlu gibi 68 Kuşağının Cevval Gazetecilerinden biri kurmuştu.

Deneyimli bir ekiple yola çıkmış, kısa zamanda ‘Haber Kanalı’ olmanın en belirleyici örneğini oluşturmuşlardı.

Ve yıllar sonra, aynı ekipten TV Kanalında kalan, mesleğin de köşe taşlarından biri olan, ancak şartlar yüzünden, fikrini, düşüncesini değil, işverenin direktiflerini ekrana getirmek durumunda kalan bir gazeteci; Oğuz Haksever.

27 Mayıs Günü, mikrofon ve kamera karşısında Yassıada’nın haberini veriyordu.

Sayın Cumhurbaşkanının “Burası Yassı Ada değil, Yaslı Ada” sözlerinden sonra haberin seslendirilmiş bölümüne geçildi.

Oğuz Haksever de, mikrofonun açık olduğunun farkına varmadan, şu sözleri sarfetti;

“Ne yaslı adası be canına okudun..”

Evet, bir gerçeği dile getiriyordu, aslında Oğuz Haksever.

Ama çalıştığı kurumun iktidar bağlantıları böylesi sözler sarfetmesine izin vermiyordu.

Ortalık karıştı.

Oğuz Haksever,  ‘Okudun’ demedim, ‘Okudunuz’ dedim, gibi sözlerle gerçeği, yani Sayın Cumhurbaşkanını kastetmediğini anlatmaya çalışsa da,  bal gibi biliniyordu kimin kastedildiği.

Zira gerçekten Yassı Ada’nın canına okudular.

İmar öncesi ada görüntüsü yemyeşil.

İmar sonrası ada görüntüsü Beton Grisi.

Ama meselemiz bu değil.

Meselemiz, günümüz gazetecilerinin dayatmaya teslim olması.

Meselemiz, sahip olduğumuz beyin gücünü, geçim kaygısının arkasına almamız.

Zordur bazı zamanlar, gerçeği yalnızca gerçeği dile getirmek.

Bazen bir grup maganda sizi evinizin önünde yıkar ve eşek sudan gelene kadar döver.

Bunlar tutulmuş cahiller ordusudur.

Sizin kim olduğunuzu bile bilmezler, onlar magandalıklarının para getirdiğine sevinir, getirisine götürüsüne bakmazlar.

Onlara o talimatı veren güç der ki, “Hastanelik edin, merak etmeyin Savcının huzuruna bile çıkmadan serbest kalacaksınız.”

Ve öyle de oluyor.

Eğer bir ülkede 17 ayda 31 gazeteci saldırıya uğruyorsa, o ülkede Basın Özgürlüğünden söz edilemez.

2019’un Ocak, Şubat ve Mart aylarında 4 gazeteci saldırıya uğradı, 1 gazeteci ölümle tehdit edildi.

Nisan’da 2, mayısta 5 gazeteci saldırıya uğradı.

2018’de ise en az 20 saldırı gerçekleşti. 1 gazeteci öldürüldü.

Sözcü gazetesi Konya Temsilcisi Mehmet Ali Kayacı ve gazeteci Ömer Faruk Karabulut, 27 Şubat’ta AKP’nin  Sarayönü ilçesi Ladik mahallesinde seçim kampanyasında saldırıya uğradı.

Sözlü ve fiziki saldırı, Kayacı ve Karabulut’un sosyal medya üzerinden canlı olarak bir kahvede gerçekleştirdikleri bir söyleşi sonrası gerçekleşti. Gazeteciler saldırıyla ilgili suç duyurusunda bulundu.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göreme Millî Parkı içindeki kaçak inşaatları haberleştiren İhlas Haber Ajansı Muhabiri Coşkun Sağlamdin, 19 Şubat’ta belediye yetkilileri ve inşaat sahiplerince ölümle tehdit edildi. Gazeteci suç duyurusunda bulundu.

İstanbul’daki tanzim satış noktalarından birinde kuyrukta bulunan bir kişi, görüşünü öğrenmeye çalışan gazeteci İrfan Değirmenci’ye 11 Şubat’ta “Çekme lan!” diyerek saldırdı.

Gazeteci Murat Gürkan, Nazillipost haber sitesinde çıkan 21 Aralık 2018 tarihli “Özgen Türker deplasmana yeni sevgilisini de götürmüş!” haberi nedeniyle 3 Ocak’ta saldırıya uğradı. Nazilli Gazeteciler Cemiyeti gazeteciye Nazilli Belediyespor Kulüp Başkanı Özgen Türker’in saldırdığını belirtti.

Nisan ayında ise iki gazeteci saldırıya uğradı. Bu gazetecilerden Ali Rıza Tığ’a iki gün arayla iki kez saldırıldı.

Antep Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi muhabir Aydın Atay’ın yolu  3 Nisan akşamı 22:30 sıralarında maskeli iki kişi tarafından kesildi. Atay’ı bacağından bıçaklayan saldırganlar, cep telefonunu alarak kaçtı.  Atay, saldırganlardan şikayetçi oldu.

Zonguldak Pusula Gazetesi İmtiyaz Sahibi Alı Rıza Tığ, 29 Nisan’da Site Kapalı Spor Salonu’nun önünde saldırıya uğradı. Özel otomobiliyle seyir halindeyken aracına çarpan zanlılar daha sonra gazeteci Tığ’ın aracının önünü keserek fiili saldırıyı gerçekleştirdiler. Tığ, Karaelmas Polis Merkezi’ne giderek saldırganlardan şikayetçi olduğu bildirildi.

Tığ, olaydan bir gün sonra evinin önündeki marketten alışveriş yaptığı sırada tekrar saldırıya uğradı. Tığ’ın kafasına dikiş atıldı.

Mayıs ayında ise beş gazeteciye yönelik beş saldırı gerçekleşti.

Türkiyem TV program yapımcısı ve Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, 10 Mayıs’ta İstanbul’da yedi kişinin saldırısına uğradı. Gözaltına alınan altı kişi serbest bırakıldı.

Antalya’da 15 Mayıs’ta araştırmacı gazeteci İdris Özyol, 20 Mayıs’ta da Güney Haberci sitesi Genel Yayın Yönetmeni Ergin Çevik saldırıya uğradı.

24 Mayıs’ta bu sefer Adana'da günlük yayın yapan Egemen Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hakan Denizli saldırıya uğradı. Özyol ve Çevik’e saldıranlar serbest bırakıldı. Denizli’ye saldıranlar ise henüz yakalanamadı.

Son olarak da Oda TV yazarı Sabahattin Önkibar 25 Mayıs’ta saldırganların hedefi oldu. Önkibar'a saldıranlar da serbest bırakıldı.

Evet biz gazeteciler, böyle bir ikilemle karşı karşıyayız.

Daha açılan davalar, talep edilen tazminatları saymıyorum bile.

Tam bir hüzündür, gazetecilerin hali.

Yazarın Diğer Yazıları