Ahmet ZORLU

CAHİLİ SEVER..

Ahmet ZORLU

Bulaşmak için insanın rengine, dinine, mezhebine, mensubiyetine, ülkesine, hatta kıtasına  bakmaz.

O ülkeyi kimin yönettiğine de bakmaz.

Ama kabul edelim, nerede boy gösterirse göstersin, o coğrafyadaki cahiller sürüsünü gözünden tanır ve hemen ilk olarak onlarla iletişim kurar.

Daha doğrusu onlara bulaşır ki yayılması hızlı olsun.

Bilimi ve bilimselliği ise hiç mi hiç sevmez.

O nedenle bilimden, bilimsellikten fellik fellik kaçar.

Mesela, ‘Bana bir şey olmaz’cılara aşıktır.

En sevdiği kesim kalabalıklardır.

Zira kalabalıklarda insandan insana geçer.

O kalabalıklardan tek tek çıkan fertler bu virüsü evlerine götürür, çocuklara, eşlere, anne-babalara aktarır.

Ya da, ’15 gün evinizden çıkmayın’ uyarısını dikkate alır, ama evinde mevlid okutur, misafir ağırlar..

Umre’den döndükten sonra 14 gün kuralına uymadıkları için komşularının şikayeti ile karantina altına alınan insanlar var güzel ülkemde.

Kahvehanede iç içe oturup okey oynayanlar, ‘Corona virüsünden haberimiz yok’ diyor, diyebiliyor.

Karantinaya alındığı öğrenci yurdundan kaçmaya kalkışanı mı ararsın.

Diyanetin geçte olsa aldığı, cemaatle namaz kılmak yerine evde kılınması kararına baş kaldıranı, imamı linç etmeye kalkışanını mı ararsın.

“Ben günde 5 kez abdest alıyorum, bana virüs nasıl bulaşsın” diyecek kadar ‘Sünger beyinli’leri mi ararsın.

Zira bu virüs için elinizi suyla yıkamaz yetmez. En az 30 saniye bol sabuncu suyla yıkarsanız etkisiz hale getirirsiniz.

Dünyayı bu virüs kasıp kavururken, vatandaşları, hem de binlerce insanı Umreye gönderen Diyanet Teşkilatını mı ararsın.

Bu illetin görüldüğü illerdeki insanların başka illere gidiş-gelişini önlemek yerine,  bir anda ‘Okulları tatil edip’ terminallerin tıkanmasına neden olan yönetim anlayışını mı ararsın.

Yaptığı Kelle Paça’nın virüsü yok ettiğini ilan ederek müşterisini artırmaya çalışan lokantacı mı ararsın.

Tramvayda, metroda, belediye otobüsünde maske takan bilinçli insanları ‘manyak’lıkla suçlayanını mı ararsın.

Yerel yönetimlerin cebine koyduğu 65 yaş kartını fırsat bilerek gününü belediye otobüsü ile o semtten o semte gezerek geçirenini mi ararsın.

Sağlık emekçilerini motive etmek için gece 21.00’de çıkıp bir dakika alkışlayanları hain olarak nitelendiren, bunun ikinci gezi kalkışması olduğunu iddia edebilen sözde gazetecileri mi ararsın.

İktidarın sesinden ‘Coronaya karşı 4 S formulü’ (soğan, sarımsak, sirke, sabun) diye manşet atan cehalet simgesi gazeteleri mi ararsın.

Coronaya karşı konut satış kredilerini cazip hale getiren yönetim anlayışını mı ararsın.

65 Yaş üstü insanlara kolonya ve maske dağıtılacağını ilan eden, Memleket Büyükleri mi ararsın.

Bilimle barışık ülkeler, Asrın Vebası’na karşı aşı geliştirmek için harıl harıl çalışırken ‘Sabır ve Dua’ ile bu işin üstesinden gelineceğini söyleyen Memleket Büyüklerini mi ararsın.

Coronaya karşı okunması gereken duayı kendi sitesinde yayınlayıp ‘Bundan para almıyorum’ diyecek kadar tok gözlü! Cübbelileri mi ararsın.

Alınan önlemlere, yapılan uyarılara rağmen, ‘Tarikat Lideri’nin cenaze töreninde binlerce insanı bir araya getiren ‘Cehalet Tugayı’nı mı ararsın.

Halk Dalkavukluğu yaparak bu işin üstesinden gelemeyiz efendiler.

Baksanıza 3 günde bu virüs ‘Çarpan etkisi’ ile yayılıyor.

Bu işin üstesinden, kurumları, insanları, kitleleri ayrıştırarak da gelemeyiz.

Bu bir Milli Seferberlik havasında mücadeleyi gerektiren bir olgudur.

Ama siz bu sorunu bile partinin çatısı altından çıkarmamakta ısrar ederseniz üstesinden gelemeyiz.

Zira, bu olguya karşı kişisel önlemlerimizi almadığımız sürece kendi hayatımız, büyüklerimizin hayatı, çocuklarımızın geleceği risk altındadır.

Artık bunu görelim, bunu kabul edelim.

Yazarın Diğer Yazıları