Ahmet ZORLU

AMACINIZ NE?

Ahmet ZORLU

Canımızı korumaya çalıştığımız günlerdeyiz.

Yarını düşünmekten uyku uyuyamıyor, akli dengemizin bile tehdit altında olduğu günlerden geçiyoruz.

Açlık ya da ölüm tercihi ile karşı karşıyayız.

En sevdiğimiz insandan bile fellik fellik kaçıyoruz.

Böylesi bir dönemde, Diyanet İşleri Başkanı, dünyanın başına musallat olan Covit19’un sorumlusunu bulup ilan etti ve ortalık karıştı.

Bu belanın sorumlusu Eşcinseller miş..

Bu sözleri dinlerken nedense aklıma, Orta Çağda kilisenin hakim olduğu Engizisyon dönemi geldi.

O zamanlar kilise, hastalıktan tutun da her türlü toplumsal ve sosyal gelişmelere kendince bir neden bulur, birini ya da birilerini suçlu ilan eder, verilen ölüm hükmü anında yerine getirilirdi.

O Karanlık dönem, hakimiyetini devam ettirebilmek için bilimi düşman bellemiş, insanlığın başına gelen her musibete bir suçlu bulmuştu.

Ta ki, İncil bütün dillere çevrilip okunmaya ve anlaşılmaya başlanmış, Kilisenin de hakimiyeti son bulmuş, Engizisyon Dönemi kendiliğinden tasfiye olmuştu.

Hatırlayın, 1999 Depremi sonrası vaazları kasetlerle çoğaltılarak dağıtılan o günün ve bu günün din tüccarlarından biri, Depremin nedeninin ahlaki çöküntü olduğunu iddia etmiş, bir çok samimi dindarın da can verdiği bu doğa olayını coğrafyanın bu bölümüne Allah’ın verdiği bir ceza olarak nakletmişti.

Coronanın sorumlusunu da Sayın Diyanet İşleri Başkanı ilan etmiş oldu.

Güzel ülkemde bu eşcinsellerin sayısı ne kadar bilmem.

Eşcinselliği de ben ‘Tedavi edilmesi gereken bir hastalık’ olarak gördüm, görürüm.

Ama bildiğim bir şey var ki, Sayın Diyanet İşleri Başkanının söyleminin bana Orta Çağ Engizisyon Dönemini anımsatması oldu.

Sayın Başkana sormak isterim, Covid19’a kutsal topraklarda yakalanıp Türkiye’de vefat eden kaç kişi var biliyorlar mı acaba?

Peki sormazlar mı adama, “Bu insanların günahı nedir?” diye.

Bir de sorarlar adama, bu salgın dünyayı kasıp kavurmaya başladığı günlerde “Arabistanda salgın yok” diye kurumun gelirleri azalmasın kaygısı ile 21 bin kişiyi kutsal topraklara göndermek, virüsün ülkemde yayılmasında ne kadar etkili oldu?

Eşcinsellerin canları cehenneme.

Ama Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Teşkilatı Başkanının 2020 yılında, Orta Çağ Engizisyon Dönemini hatırlatacak söylemlerde bulunarak halkı birbirine şüpheyle bakar hale getirmesidir doğru olmayan.

O Teşkilat ki, son yıllarda milletin bel altı ile uğraşmaktan, kafasını kaldırıp ülkeyi habis bir ur gibi saran diğer ahlaksızlıkları nasılsa görmezden geliyor.

Sayın Başkan, Covit19 ile dünyanın bilim kurumları el ele vererek mücadele ediyorlar.

Sen de keşke, bu salgının sebebi hakkındaki ulvi görüşlerini açıklamadan önce, sesini başka konular için çıkarsaydın.

Mesela, Kur’an Kurslarında, Mesela Vakıf adı altında oluşan bazı yapılarda, bir kısım ahlaksız sözde din adamına meze yapılan yavrular için de aynı kararlılığı gösterseydin.

Hiç merak ettin mi bilmiyorum, ben çok merak ediyorum, kendisine din eğitimi için emanet edilen erkek çocuklarını bademleyen kaç ahlaksız var bu gün aramızda.

Şehvetiye Tarikatı’nı okursanız az çok bilgi sahibi olursunuz.

Ya da aynı hassasiyeti, Sayın Cumhurbaşkanına yaranmak adına, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyor” benzetmesi yapan ahlaksız siyasiye de aynı kararlılıkla tepki koysaydın.

Yahut, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Sünnetidir” diyerek Sayın Cumhurbaşkanını Peygamber vasfıyla vasıflandıran Ahlaksız Siyasiye de tepki gösterseydin.

Hadi onu da yapmadın, Egemen Bağış Büyükelçi atanırken, çıkıp da “Sayın Cumhurbaşkanım bu adam Kur’an Ayetleri ile dalga geçmiş bir ahlaksızdır. Bunun ülkemizi temsille görevlendirilmesi vicdanları incitir” deseydin de biz de alkışlasaydık.

Dolayısıyla, sizin başlattığınız bu tartışma sadece gündem saptırma çabasından ibarettir.

Ki, Sayın Cumhurbaşkanının yıllar önce gazetecilerle sohbetinde bu kesimin haklarının da güvence altına alınması gerektiği söylemi şu anda sosyal medyada dolaşmaya başladı bile.

Bir de bu günkü iktidarın altına imza koyduğu bir İstanbul Sözleşmesi var, bilmiyorsan hatırlatayım.

Yani Sevgili Dostlar, Türk Milleti canını kurtarmaya çalışırken bu Pandemiyi bile bel altına bağlamak çok anlamsızdır.

Sayın Teşkilat Mensuplarından artık bu millet, hırsızlığın, yolsuzluğun, cana kıymanın, devlet malını talan etmenin de dindeki yeri hakkında sözler işitmek istiyor.

Evet Yüce Kitabımızda Zina Haramdır.

Evet Yüce Kitabımız Eşcinselliği haram kılmıştır.

Bunlara kimsenin itirazı yoktur.

Ama Sayın Başkan, önce elinize bir iğne alın, sizinle aynı kıyafeti giyen Bademcilere iki laf edin.

Sonra da oturup bu meseleleri konuşalım.

Hala bu millet o çatı altından çıkan, “Babanın kızına şehvet duyması normaldir” söylemini hazmetmeye çalışıyor.

Gelelim Ankara Barosu’na.

Diyanet İşleri Başkanı’nın gündemi göz ardı etmeye yönelik böyle bir meseleyi gündeme getirmesi nasıl Densizlik ise, buna balıklama atlayıp bunu dava konusu yapmak da o derece densizliktir.

Herkes aklını başına alsın.

Yazarın Diğer Yazıları