Ahmet ZORLU

ALAYA ALINMAK..

Ahmet ZORLU

Sizi bilmem ama, ülkemin kaderini elinde bulunduranların, yurttaşı saf-salak yerine koyan beyanatlar vererek, milleti kandırmaya çalışması benim zoruma gidiyor.
Hazine ve Maliye Bakanı, yıllardır, ‘Dolar şu olacak, bu olacak diyenler noldu, elinizde patladı mı dolarlarınız’dan, “Dolar arttı ise size ne, maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz”a geldi ise durum vahim.
Sayın Bakan sonunda, “Dolar arttı diye endişelenmeye gerek yok” dedi.
Maaşımızı Türk Lirası ile aldığımıza vurgu yaptı ve bir anlamda, önümüzdeki günlerde liranın erimeye devam edeceğinin sinyalini verdi.
Hiç düşündünüz mü, dolar artışı niye bu kadar önemli Türk Milleti için.
Bakınız, dolar arttığında neler oluyor;
Osmangazi Köprüsü dolarla geçiliyor.
Körfez Geçişi dolarla, Avrasya Tüneli dolarla, Şehir Hastaneleri için yapılan ödemeler dolarla, İnşaati süren Çanakkale Köprüsü Avro ile, Havaalanları garantileri dolarla.
Sadece bu kadar mı?
Benzin alıyoruz dolarla, Doğalgaz alıyoruz dolarla, İlaç alıyoruz dolarla, markete domates getiren kamyon mazot yerine dolar yakıyor, sabah işe giderken bindiğimiz otobüs, minibüs dolar yakıyor, güzel ülkem sadece 2019 yılında 210 milyar dolarlık ürün ithal etti.
Ama maaşlar, ama ücretler Türk Lirası ile, dolayısıyla dolar artışı fiyatları etkilemez öyle mi?
Daha da ilginci Sayın Bakan, “TL’ye kontrollü olarak değer kaybettiriyoruz” demeye getirdi meseleyi.
Sormazlar mı Sayın Bakan, “Doları 6 liranın altında tutabilmek için 60 milyar doları, hoyratça bunun için mi ezdiniz” diye..
Hazine ve Maliye Bakanı ekonomiye yeni bir tanım da getirdi ve demek istiyor ki, “Ekonomiyi kur üzerinden ölçmeyin..”
Tamam ölçmeyelim.
Domates üzerinden, çeyrek altın üzerinden, sarmısak üzerinden, siz neyi baz almamızı istiyorsanız onun üzerinden ölçelim.
Ya da emekli maaşının alım gücü üzerinden, asgari ücret ve açlık sınırı karşılaştırması yaparak ölçelim.
Ülkenin dış borcundaki artış üzerinden ölçelim mesela.
Elinize hangi ölçü aletini alırsanız alın, milletçe fakirleşiyor, ülkece ekonomik bataklığa doğru pupa yelken gidiyoruz.
Daha da acı olanı, Sayın Bakanı büyük bir dikkatle izledim, Ahmet Hakan’ın programında.
İçimdeki umut kırıntıları da yok oldu.
Türkiye şu anda en devrimci ülkelerden bir tanesiymiş, sayın bakana göre.
Dünyadaki yerleşik sisteme başkaldırıyormuş.
Sanırım bu sözler üzerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk mezarında ters dönmüştür.
Devrimcilik, ülkenin topraklarını işgal eden Emperyalizme başkaldıran bir Millet yaratarak, sönmüş bir ocaktan devlet kurarak yapılır.
Devrimcilik, Osmanlıyı, Selçukluyu batıran çakma şeyhleri, çakma takke ve zaviyeleri kapatarak, onların gerçek yüzünü millete anlatarak olur.
Devrimcilik, ülkenin temel kurumlarını İngiliz sevdalısı, Yunan aşığı, ABD uşağı soysuzlara açarak olmaz.
Devrimcilik akılla, ilimle, bilimle, teknolojik atılımlarla, üretimle, alın teri ile olur.
“Ne istediniz de vermedik” diyen zihniyetle, ya da “Kandırıldık” anlayışı ile olmaz.
Devrimcilik, benim gibi düşünmüyor, okuyor, araştırıyor, aykırı söylemleri var diyerek insanların özgürlüklerini kısıtlayarak olmaz, aykırı söylemlerin, farklı düşüncelerin önünü açmakla olur.
Siz bırakın devrimcilik yapmayı, önce Demokrat olun, Demokrat.
Güçlü bir parlamenter sistem, bağımsız ve emir almayan bir yargı için adım atın, bakın o kontrol edemediğiniz dolar nasıl hizaya geliyor, yerinde sayan üretim nasıl şahlanıyor.
Siz, oturduğunuz sırça köşklerden israfın önlenmesi için bir adım atın, tek bir adım.
Bakın Millet arkanızdan nasıl akın akın geliyor.
Siz, bizi mahkum ettiğiniz dışa bağımlılıktan kurtarmak için bir hamle yapın, bakın nasıl nefes alıyor, geleceğe güvenle bakıyoruz.
Kısacası, siz bizi küçük görmekten, kandırmaktan, ‘Uzaya 4 şeritli yol yapacağız desek yüzde 50 inanır’ diyerek Türk Milletini alaya almaktan vazgeçin önce.
Devrimciymiş, yesinler devrimciliğini..

Yazarın Diğer Yazıları