Ahmet Çınar

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..

Ahmet Çınar

23 Nisan 1920 Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışıdır. TBMM'sinin açılması Cumhuriyet döneminin başlangıcının müjdecisiydi.

 Bugün, 100. yılını kutladığımız  bu mutlu günü, milletçe gururla damarlarımızda hissederek yaşamanın sevinci içindeyiz.
  Ülke büyük bir savaştan çıkmış, 24 Temmuz 1923'te Lozan antlaşması imzalanmış, yeni Türkiye Devletinin bağımsızlığı kabul edilmiş, 13 Ekim 1923 'te Ankara  Türkiye Devletinin merkezi   ilan  edilmişti.
  Cumhuriyetin ilanı, hukuksal olarak, 2. dönem TBMM'sinin  29 Ekim 1923 günü gerçekleşen oturumunda, Mustafa Kemal Atatürk'ün hazırladığı anayasa teklifinin kabul edilmesiyle, Türk   Devletinin yönetim şekli  ''Cumhuriyet'' olarak ilan edilmiştir.
  Daha geniş anlamıyla cumhuriyetin ilanı, Türk Toplumunu çağdaşlaştırmayı amaçlayan Türk Devriminin bir parçasıdır. Diğer yenileşme ve reformların da önünü açan bir inkılap hareketidir.
 Büyük önder Atatürk'ün kaleme aldığı NUTUK'ta, bugüne kadar gelen Cumhuriyetin hangi şartlarda kurulduğu, bu ülke insanının canı ile, malı ile ne  bedeller ödediği ve yeni yönetim   şeklinin,Türk halkına nasıl bir yaşam tarzı sağladığı tüm çıplaklığı ile anlatılmaktadır. İsterseniz lafı uzatmadan Büyük  Dünya Liderine kulak verelim:
  - ''Temel ilke, Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun,   istiklalden yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkinden, yüksek bir muameleye layık görülemez.''
  -''Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında milletin de hareketsizliğe sürüklenmesine ve bir kenara çekilip kalmasına yol açarlar.''
  -''Tam bağımsızlık demek, siyaset, ekonomi, ADALET, askerlik, kültür gibi her alanda, tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksun, ulus     ve yurdun gerçek anlamıyla, bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.''
  -''ADALET dilenmekle ve başkalarına kendini acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz.''
  -''Hükümet biçimlerinin sayılmasına gerek yoktur. Egemenlik sınırsız ve koşulsuz ulusundur.'' dedikten sonra, ''Kime sorarsanız sorunuz, bu, CUMHURİYETTİR. Doğan çocuğun adıdır. Ama,   bu ad, kimilerine hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.''
  -''Savunma çizgisi yoktur, savunma alanı vardır. O alan bütün yurttur. Yurdun her karış toprağı yurttaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz.''
  -''Efendiler, bu ilkelere dayalı bir hükümetin niteliği kolaylıkla anlaşılabilir; bu, ulusal egemenlik temeline dayalı olan halk hükümetidir, CUMHURİYETTİR.''
  -''Saygıdeğer efendiler, günlerce zamanınızı alan uzun ve ayrıntılı sözlerim en sonunda tarih olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık   sayılabilecek kimi noktaları belirtebildiysem, kendimi mutlu sayacağım.
 Burada söylediklerimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayalı, ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl   kurduğumu anlatmaya çalıştım.
 Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri yaşanan ulusal yıkımların yarattığı bilincin ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu Türk Gençliğine emanet   ediyorum.
  Ey Türk Gençliği!
 Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir............................
 NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Yazarın Diğer Yazıları