Ahmet Çınar

HAVA BİLE HARAM..HAVA BİLE!

Ahmet Çınar

Çeşitli olaylar karşısında birbirimize sahiplenmenin neresindeyiz acaba?

Ya da sahipleniyor muyuz birbirimize?

Özellikle haksızlıklar karşısında toplumsal tepkimiz hemen , hemen yok gibi.

Yukarıdaki sorulara verilen cevaplar elbette ki farklı olacaktır.

Kimimiz ‘Evet’ derken, kimimiz de ‘Hayır’ diyecektir.

Gerçeği ise, yaşadığımız olaylarla anlayacağız ancak!

Bense,’ keşke birbirimize sahip çıksaydık, çıkabilseydik’ diyenlerdenim.

 

Rivayete göre Bursa’da yaşayan bir adam Bugünkü adı ‘’Arap Şükrü’’ olan bir muhite çeşme yaptırmış  ve çeşmenin başına da şöyle yazdırmış:

‘’Her kula helal, Müslüman’a haram’’

O dönemde Bursa Başkent. Tabi Osmanlı karışmış, ‘’Bu nasıl fitnedir’’diye.

Gitmişler kadıya şikayete. Adam yapa paça huzura getirilmiş. ‘’Bu nasıl fitnedir, dini İslam, ahalisi Müslüman olan koca devletle sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir? Nedir sebebi, aklını mı yitirdin?’’ diye çıkışmışlar adama. Adam:

‘’Müsaade buyurun, sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır..’’ dedikçe kadı kızmış:

‘’Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın,katlin vaciptir’’ demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş:

‘’Nedir gerekçen?’’ diye sormuş. Adam:

‘’Bir tek Sultana derim’’ diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka-paça saraya götürülmüş. Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan da o da meraklanmış:

‘’De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helal, Müslüman’a haram yazarsın?’’ Adam başı önünde konuşmaya başlamış:

‘’Delilim vardır, lakin ispat ister’’Padişah:

‘’Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?’’

‘’O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım.’’Eeee…

‘’Sultanım herhangi bir havradan, rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta içeride tutun. Bakın neler olacak’’ dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler’’ Ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekiyorsa söyleyin yapalım. O masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim..’’Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmişler. Bir hafta dolunca adam:

‘’Sultanım artık bırakmak  zamanıdır’’ demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, Bu sefer sultana teşekkürler, hediyeler.

‘’Aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız Sultanım’’ demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar Ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Hafta dolunca da papaz serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar.. Din adamına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir kenetlenmişler birbirlerine.

Sultan: ‘’Bitti mi?’’ demiş adama.

‘’Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle’’ demiş.

‘’Şimdi nedir isteğin?’’

‘’Efendim, Payitahtımız Bursa’nın en sevilen alimini alınız mimberin den…’’

Adamın dediğini yapmışlar. Ulucami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler. Bir Allah’ın kulu çıkıp da ‘’Ne oluyor? Siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa hutbesi bitene kadar bekleseydiniz? gibi tek bir kelam etmemiş. İmamın peşinden giden, arayan, soran olmamış. Bir hafta geçmiş ‘’Nerde imam diyen, gelen giden yok’’ Halk halinden memnun, başlamış bir dedikodu, o tutuklanan koca alim için.

‘’Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik’’

‘’Kim bilir ne suç işledi de tutuklandı’’

‘’Vah..Vah..Acırım arkasında kıldığım namazlara..Sorma, sorma’’

Padişah, Kadı ve adam izliyorlarmış olup bitenleri. Sonunda padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:’’Eee..Ne olacak şimdi’’ Adam:

‘’Bırakma zamanıdır, bir de özür dileyip, helallik almak lazımdır hocadan.

‘’Haklısın’’ demiş Padişah. Denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş.

Adam başı önünde  konuşmuş:

‘’Ey büyük sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helal edilir mi?’’

Sultan acı, acı tebessüm etmiş:

‘’HAVA BİLE HARAM.. HAVA BİLE’’ demiş.

Yazarın Diğer Yazıları