Emine Erdoğan açıkladı… Avrupa Birliği'ne tescil için başvurularımız yapıldı!

Emine Erdoğan açıkladı… Avrupa Birliği'ne tescil için başvurularımız yapıldı!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 2'nci Uluslararası Coğrafi İşaretler Zirvesi'nin açılış programına katıldı. Programda yaptığı konuşmada coğrafi işaretli ürünlere katkı sağlayan zirvenin Anadolu’nun mirasına katkı sağladığını ifade eden Emine Erdoğan, "Ülkemizin her köşesinden fışkıran zenginliği tescillemek, takdire şayandır. Bir şehre ilk kez gittiğimizde, hemen ‘nesi meşhur’ diye sorarız. Coğrafi işaret dediğimiz şey, aslında bu sorunun cevabıdır. Bir yerde yetişen çiçekten tutun, orada üretilen peynire kadar yöreyle özdeşleşen şeylerdir. Bugün Türkiye’de, Adana’nın kebabından, Ayancık keten bezine, Kastamonu siyez bulgurundan, Mut zeytinyağına, Nizip sabunundan Safranbolu safranına kadar yüzlerce coğrafi işaretli ürün mevcut. Gaziantep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı ise, Avrupa Birliğinden coğrafi işaret tescili almış üç ürünümüz. Afyon sucuğu, Kayseri mantısı, Giresun tombul fındığı gibi 15 ürün için de Avrupa Birliği’ne tescil için başvurularımız yapıldı, işlemlerimiz devam ediyor. İnşallah en kısa zamanda bu ürünler de ülkemizin anonim değerleri olarak dünya sahnesine çıkacak. Bunların hepsi son derece sevindirici gelişmeler. Tabi bu sadece bir başlangıç. Türk Patent ve Marka Kurumunun envanterine göre, Türkiye’de coğrafi işaret alabilecek ürün sayısı 2 bin 500’e yakın. Yani hemen elimizin altında müthiş bir potansiyel var” dedi.

"Gençlerimiz vizyonlarını ve enerjilerini bu işe katarlarsa, dünya markalarının kısa sürede ortaya çıkması hiç de zor değil"
Ekonominin küreselleşmesinin üretimde standartlaşmayı beraberinde getirdiğine dikkat çeken Erdoğan, bunun gençler için önemli bir fırsat olduğunu belirterek, "Türkiye medeniyetlerin doğumhanesi, farklı kültürleri barındıran bir çeşitlilik havzasıdır. Bu muhteşem hazine, bitkiden tekstile, esanstan gastronomiye kadar her alanda kendini ortaya koymaktadır. Bildiğiniz gibi, ekonominin küreselleşmesi, üretimde standartlaşmayı da beraberinde getirdi. Bu durumu, tüm dünya olarak bir süre için yenilik olarak kabul ettik. Fakat bugün kendini hep tekrar eden bir üretim hayatı ile karşı karşıyayız. Artık her mecrada karşımıza kişiye özel ürün gamı çıkıyor. İnsanlar artık otantik değeri olan, bir hikaye taşıyan ürünleri tercih ediyorlar. İşte bu noktada, Türkiye bir cennet. Ama iş coğrafi işaret tescili almakla bitmiyor. O ilk adım. Önemli olan sonrasında ne yaptığımız. Burada gençler için büyük bir fırsat mevcut. Gençlerimiz vizyonlarını ve enerjilerini bu işe katarlarsa, dünya markalarının kısa sürede ortaya çıkması hiç de zor değil. Tabi bu süreçte en önemli unsur, tasarım. Yerel bir ürünü öyle bir tasarımla buluşturmalıyız ki dünyanın öbür ucunda, tamamen farklı bir kültürde yaşayan insanlar için cezbedici hale gelebilsin" diye konuştu.

"Böyle bir keşfe çıkmak, kültürel tarihimizde adeta bir arkeolog titizliğiyle araştırmak da, tıpkı bayrak sevgisi gibi kutsal bir çabadır"
Son zamanlarda her alanda millileşme gayreti içinde olunduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Teknolojiden tarıma birçok konuda büyük mesafeler kat ettik. İşe tohumdan başladık. Ata tohumu konusunda önemli adımlar attık. Bugünlerde gerçekleştirilen TEKNOFEST ile milli teknoloji hamlesi yapıyoruz. İnsanımızın kendi başarabileceklerine ve ülkemizin sunduğu potansiyele olan inancı tazelendi. Dünyanın global markalara doyduğu bu dönemeçte, fark oluşturabilmek, ancak yerel olanı dünya sahnesine taşımakla başarılabilir. Yerel olanı bilip hazmetmeden evrensel olamayız. Eğer ülkemizin her bir bölgesini, yöresini fasikül fasikül okuyabilirsek, henüz keşfedilmemiş ve tüm dünyada çığır açmaya gebe nice hazine bulacağız. Böyle bir keşfe çıkmak, kültürel tarihimizde adeta bir arkeolog titizliğiyle araştırmak da, tıpkı bayrak sevgisi gibi kutsal bir çabadır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün ve Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’nin verilerine göre, sahte ve taklit ürünlerin küresel ticaretteki payı yüzde 3.3’e ulaşmış durumda. Bu haksız kazancın önüne geçilmesi ve fikri mülkiyet haklarının korunması da, coğrafi işaretli ürünlerin artmasından geçiyor" şeklinde konuştu.