Selda Avcı

TUZLU KAHVEM, BÜYÜDÜ KİTAP OLDU…

Selda Avcı

Bu aralar o kadar tatlı bir telaş içindeyim ki. Nereden başlanır, bu duygular nasıl anlatılır bilemeden başlıyorum yazıma, ha başından söyleyeyim çok heyecanlıyım o yüzden sürç-i lisanım olursa affola. O kadar mutluyum ki içim içime sığmıyor desem yeridir. Bu mutluluğumun nedenine gelince yıllarımın emeği olan çalışmalarımı iki kapak arasına sığdırmak. Evet, evet tahminleriniz doğru benim artık çocuklarıma ve torunlarıma miras bırakabileceğim bir eserim oldu. Bana bu mutluluğu yaşatan Rabbime hesapsız şükürler olsun.

Hani derler ya ‘’Baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakmak imiş’’ diye işte bende bu duygu ve düşüncelerle yola çıktım. Aslında üzerinde uzunca zamandır çalıştığım bir başka çalışmam vardı. Fakat bu çalışmanın daha uzun bir sürece ihtiyacı olduğu için ilk başta geçmişten günümüze kadar olan köşe yazılarımı ve söyleşilerimi toparlayıp derleme bir kitap çıkarmaya karar verdim.

Aslında bu çalışmaya başlarken birçok isimle istişarelerim oldu. Bütün arkadaşlarımın ve benim ortak kanaatimiz ‘’ Tuzlu Kahve’’ bir şekilde doğmalı ve bu isimde çıkardığımız kitabın kitaplar olarak devamının gelmesi yolunda bir adım atmamız gerekiyordu. Bende beklenen o adımı atmaya yaptığım istişareler sonucunda karar verdim ve kolları sıvadım. Kitabımız bu şekilde dünyaya gelmiş oldu. Bu kitap benim için bir kitaptan çok daha fazlasını ifade ediyor. Ben bu kitabımı üçüncü çocuğum olarak görüyorum deyince sanırım benim için ne kadar değerli olduğunu anlayabilirsiniz.

Bu kitapta benim öfkelerim, üzüntülerim, mutluluklarım, duygusallıklarım, acılarım kısacası ben varım. Basın sektörüne girişim 19 yaşında bir genç kız iken gerçekleşti. Bir TV kanalına hiçbir tecrübem olmadan yapmış olduğum başvuru sonucunda bana inanan, güvenen ve sen yaparsın diye beni yüreklendirerek bu işe ilk adımı atmam için bana fırsat veren ilk patronum Ömer Faruk Hamurcu benim bu sektöre girmemdeki en önemli isimdir. Ömer Faruk Bey, benim yaptığım işi sürekli takdir eder ve dönemin başarılı sunucusu Esra Ceyhan’ı örnek göstererek sen Kayseri’nin Esra Ceyhan’ı olacaksın derdi. İnşallah Ömer Faruk Beyin bir öğrencisi olarak onun yüzünü kara çıkarmamış ve başarılı olmuşumdur.

Ben basın sektörüne adım attığım zamanlarda Allah’ım benim senden başka kimsem yok ne dayım, ne amcam var, benim referansım, torpilim sensin bana hayırlı olan kapılar ne ise onların açılmasını nasip et diye sürekli dua ettim. Şimdi görüyorum ki Rabbim dualarımı kabul etti ve bana hazinesinden o kadar güzellikler nasip etti ki ben bana nasip olan her şey için ne kadar şükür etsem azdır. Yıllar sonra Veli Altınkaya ile televizyon sektörüne yeniden giriş yaptım. Veli Altınkaya gerçek anlamda duayen bir gazetecidir ve ben kendisinden çok şey öğrendim diyebilirim. Hala da her konuda kendisinden fikir alış verişi yaptığım bir abim olarak hayatımdaki yeri çok özel olan insanlardan biridir. Birbirinden değerli isimler ile çalışmayı bana nasip eden rabbime hesapsız şükürler olsun.

Ben sunuculuk, spikerlik konusunda evet iddialıyım profesyonelim diye biraz ukalalık yapabilirim. Birçok özel haber ve söyleşilere imza attım. Ama köşe yazarlığı konusunda hiçbir iddiam yok ben amatörce kaleme aldığım, hikâye tadındaki köşe yazılarımı toparlayıp, söyleşilerim ile harmanlayarak bir şeyler yapmaya gayret ettim. Elbette ki olumlu yâda olumsuz eleştiriler gelecek, yazım hatalarım, cümle hatalarım, imla hatalarım defalarca okumamıza rağmen çıkacaktır. Ama ben her zaman doğal olmaktan yanayım. Doğal bir insanım, hatalarım, kusurlarım ile ben olarak yaptım, yaptığım her işi de. Televizyon programı yaparken kamera açılınca farklı, kapanınca farklı olmadım kamera önünde nasılsam, kamera arkasında da hep aynı oldum.

Farklı bir sektöre geçiş yapmama rağmen basın sektöründen kopamadığım için sadece köşe yazılarım ve radyo programlarım ile basın sektörünün bir kenarında kendimce bir şeyler yapmaya gayret ediyorum. Program yaptığım dönemde bana ulaşan hiç kimseyi geri çevirmedim. Herkesin kendini göstermesi için elimden ne geliyor ise yardımcı olmaya gayret ettim. Sizlerde beni o kadar benimsediniz ki kiminizin kızı, kiminizin bacısı, kiminizin ablası oldum. Yıllarca bana sahip çıktınız hiç unutmadınız. Mikrofon elimden düşünce beni görmezden gelmediniz gerçek manada sevginizi başladığım, yaptığım her işte bana hissettirdiniz. Tuzlu Kahve şuan için Kayseri’de bir marka haline geldi ise bunun mimarları sizlersiniz. Ben bu bağlamda kitabımın her anında yanımda bana her zaman destek olan başta Faruk Yaman ve Şeref Kahraman olmak üzere kitapta en ufak bir emeği olan herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun, iyi ki varsınız.  

Yazarın Diğer Yazıları