AK Parti İstanbul Milletvekili, İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Meclis Başkanlığına başvurusu haberi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘İsrail’e gireriz’ açıklamasının ardından ortaya çıkan manzaraları hatırlattı bana…
Hani şu askerlik zamanı geldiğinde, sahte çürük raporu alıp askerden kaçan ‘yiğitlerin’ Gazze için seferber oluşları gibi…
Soylu’nun bu çıkışının da onlardan hiçbir farkı yok.
Şuan ki meclis tablosunda Soylu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasını ancak ‘Hayırsever Rezza’nın önüne yatan eski içişleri bakanın hesap vermesi kadar anlam ifade eder.
Soylu’nun amacı da zaten hesap vermek değil, siyasi bir şov, basit bir algı oyunu…
Maalesef bugün ülkemizde her şey algıdan ibaret…
Mesela siz en yüksek perdeden vatan millet edebiyatı yapanların kendilerinin ya da çocuklarının cepheye gittiğini gördünüz mü?
Geçtiğimiz günlerde bir yerde denk gelmişti, ‘Onlar ırmağın cebine akan kısmını seviyor’ diye…
Hamasetle insanların gözünü boyayıp, cukkayı dolduranları öyle güzel anlatıyor ki…
Hani şu fakirliği yüceltip, kendilerini ise bu yücelikten mahrum eden ‘din adamları’ gibi…
Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar, iş icraata geldiğinde bin bir türlü mazeret üretiyor.
Başkalarının canı, başkalarının çocukları, başkalarının yoksulluğu üzerinden yiğitlik yapmak kolay.
Önemli olan bu konudaki samimiyettir.
Samimiyeti ise söylem değil, eylem gösterir.
Neyse ki bu ülke onlardan ibaret değil.
Sayıları da sanıldığı kadar çok değil.
Bu ülkeyi;
Yanan ormanların yerini otel yapmayacak;
Zeytinliklerini madenlere kurban etmeyecek;
Üç kuruş için akan ırmağını zehirlemeyecek kadar çok seven milyonları var.
Ve onlar günü geldiğinde hamaset değil, gereğini yapar.