Hakan Çiftci

'Ben zaten verdim...'

Hakan Çiftci

Aslında acıdan başka yazacak hiçbir şey yok.

Spor yazarı olmam dolayısıyla bir şeyler karalıyoruz, ama inanın ne yazasım var ne de çizesim.

Hayat bir şekilde devam ediyor…

Dünü unutmamız mümkün değil, ama ders çıkarmamız mümkün…

Her ne olursa olsun, şu an yapılacak tek şey, yara sarmak.

Daha güçlü, daha emin adımlarla yola çıkacağız İnşallah!

***

Geçtiğimiz hafta içinde de bahsettim, ne güzel insanlarımız var.

Evim Gökkent’te, Malatya yoluna bakıyor…

Tırların biri gidiyor, biri dönüyor.

Günün her bir saati deprem bölgesine yardım yağıyor.

İçinde yardım malzemeleri de var, Konteynır da var. ***

Ambulanslar da çok fazla…

Her geçen ambulansta dua ediyorum.

Yardım tırları geçerken, inanılmaz bir hissiyata bürünüyorum.

Gözlerim doluyor ve gurur duyuyorum, sürur gözyaşlarım dökülüyor…

***

İnsan her gün ağlar mı?

Evet, her gün ağlıyorum ve dua ediyorum.

Depremde hayatını kaybeden canlarımıza rahmet, yaralılar ve yardıma muhtaç olanlara da dua ediyorum.

Karınca kararınca elimizden geleni de yapmaya gayret gösteriyoruz.

Bizim giymediğimiz, ihtiyaç fazlası ya da ihtiyacımız olan ne varsa Allah rızası için verelim.

Vermek, yardım etmek herkese nasip olmuyor.

***

Alemlerin reisi Fahri kainat efendisi Hz. Muhammed (SAV) ne diyordu, lütfen hatırlayalım…

“Verdiğin senin malındır, alıp tükettiğin değil.”

Hazreti Ali de ne güzel söylemiş, ‘İnsan ne yaparsa kendine yapar.” diye.

Yaptığımız iyilik de kendimize, kötülük de…

Böylesi bir sınavda kötülükten bahsetmek istemiyorum…

***

Asıl vermek, ihtiyacımız varken vermektir aslında…

Sanki yedim, sanki içtim, sanki giydim demeli insan…

Her gün çorap ve çamaşır değiştiriyoruz, ya o insanlar ne yapıyor?

Evet, kendi çocuğumuzu düşünüp, verelim de verelim…

***

Allah’a şükür hiç alışveriş yapmadan, aylarca mutfak ihtiyacımız var.

Giysilerimizi saysak, yıllarca alışveriş etmeye gerek yok.

Ama, depremzedelerin ihtiyacı çok fazla.

Anılarını, acılarını, evlerini, barklarını terk etmek zorunda kaldılar.

Hiç yapamıyorsak, bir mont, bir ayakkabı bir çorap gönderelim.

Karşılığını emin olur hem bu dünya da, hem de ahirette alacağız.

Karşılıksız yapalım, kimseye minnet ettirmeyelim.

İyiliği yapalım ve unutalım.

Unutmayan bir Allah var!

***

Verdiğimiz mal ya da para inancamız gereğince eksilmez…

Bereketlenir, kaza ve belayı def eder!

O halde, ‘Ben zaten verdim’ demekle yetinmeyelim…

Empati yapalım, depremzedelere, sadece TV karşısında üzülmeyelim…

Üzülmekle olmuyor, verelim.

Zekatı olan versin, olmayan sadaka versin.

Zekatın vakti olmaz, illaki Ramazan ayında verilecek diye bir kural yok.

***

Devletimiz var olsun!

Tüm imkanlarını seferber etti.

Ne yapılması gerekiyorsa yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Hayırsever vatandaşlarımız da, adeta yarışa girdi.

Haluk Levent gibi güzel insan da büyük bir gayret içinde, Allah ondan razı olsun.

Onun kanalize ettiği kişilerden de Allah arız olsun.

***

Sebep olan sebebe mantığıyla yapılan her yardım, hem maddi, hem de manevi kazançtır aslında… Cennet kolay değil!

İnsanlığın gereği, birbirimizi eleştirmek yerine, eksiklerimizi tamamlayalım.

Yardım edenleri daha da yüreklendirelim.

Yardıma biz de ortak olalım, çorbada bizim de tuzumuz bulunsun.

Yarın kimin başına ne gelir, Allah’tan başka kimse bilemez!

Yazarın Diğer Yazıları