Ahmet ZORLU

İNTİKAM..

Ahmet ZORLU

Dün bu gazetede, “Ankara bunu konuşuyor. Ak Partide Özhaseki’ye tepki istifası” başlığıyla yer almıştı haber.

Detayda ise, Ankara Büyükşehir Belediyesi AKP Meclis Grup Başkanvekili Mümin Altunışık’ın görevinden istifa ettiği, istifa gerekçesinin ise, Meclis Grubunda aldıkları kararların, Parti Merkezi tarafından aksi uygulama talepleri ile bozulduğunu, daha çok müdahalenin ‘Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcımsı Mehmet Özhaseki’den’ geldiği iddiasıydı.

Yaşadığımız Corona Virüs Salgını tüm gündemi işgal ettiği için maalesef bazı rahatsızlıkları gözden kaçırıyoruz.

Özellikle Cafer Kardeşime, bu satır arası ayrıntıyı gözümüzün içine soktuğu için teşekkür ederim.

İstifa gerekçesi çok anlamlı.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Ak Parti Belediye Meclis Grupu, toplantı gündeminde bulunan konuları meclis toplantısı öncesi ele alıyor, ne tavır takınacakları ve nasıl oy kullanacaklarını kararlaştırıyor. Ancak genel merkezden gelen müdahale doğrultusunda grupta alınan kararların tam aksini yapmak zorunda bırakıldıklarından yakınılıyor.

Bu rahatsızlık Grup Başkan Vekili’ni istifaya götürdü. Ama Meclis Grubunda da bu anlamda ciddi rahatsızlıklar olduğunu Gazeteci Saygı Öztürk’ün haberinden öğreniyoruz.

Öztürk’ün haberinin bir bölümü aynen şöyle;

-Adının saklı kalmasını isteyen bir Belediye Meclisi Üyesi, “88 kişilik bir grup olarak aldığımız kararlar, Özhaseki’nin müdahalesiyle bozuluyor. Genel Merkez’in kararları da içimize sinmiyor. Her karar adeta belediyeyi çalıştırmamak üzerine yürütülüyor. Bu durumdan rahatsızız. Grup başkanvekilinin istifası da üzerindeki baskılar nedeniyle gerçekleşti.”AKP’li üye, “Evet” dedikleri, ancak Genel Merkez tarafından “Hayır” olarak değiştirilen kararlara şu örnekleri verdi:“İş insanı Sinan Aygün tarafından yaptırılan TOGO Kuleleri konusunda mahkemenin aldığı karara uyma yönünde oy kullandık. Ancak, kulelerin mahkeme kararına göre yıkımı gündeme geldiğinde, Özhaseki’nin direktifiyle bu kez aynı konuda şerh koyduk. Polatlı’da su şebekesi son derece eski ve asbesli boru. Kredi kullanılıp bu sorunun çözülmesine ‘Evet’ oyu verdik. Sonra, Genel Merkez’in isteğiyle kredi kullanılmasına izin vermedik. Gölbaşı’nda su sorunu var. Bunun çözümüne de önce ‘Evet’ oyu verdik. Ama yine değiştirildi.”

Gerilere gidip Meclis Tutanaklarını inceledim, örneklediği her 3 konuda da AKP Meclis Grubu’nun verdiği kararlardan çark ettiği gözlemleniyor.

Şimdi sormak lazım.

Sayın Özhaseki veya AKP’deki erk, AKP Meclis Grubunun Ankara Halkı için olumlu oy verdiği konularda çark etmesini sağlayarak Sayın Mansur Yavaş’ı mı, yoksa Ankara Halkı’nı mı cezalandırıyor?

Ya da Ankara Belediye Büyükşehir Başkanı olamayan Sayın Mehmet Özhaseki, rakibi Mansur Yavaş’tan mı yoksa Ankara Halkı’ndan mı intikam alıyor?

Belediyelere yönelik uygulamalara bakıldığında, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, belediye başkanlarını çalışamaz konuma getirilmekle aslında kent halkının cezalandırıldığı ortaya çıkıyor.

Bir çok ilçe belediyesinin kapanması, belde belediyelerinin neredeyse ortadan kaldırılması ile oluşan merkeziyetçi anlayış, şimdi de gözünü AKP’li olmayan belediyelere dikti.

Bazı Belediye Başkanlarının AKP’ye transferi,  bazı milletvekillerine kanca atılması da zaten iktidar partisinin kuruluş felsefesinden ne kadar uzaklaştığını ortaya koyuyor.

Belediye Başkanlarına uygulanan,‘Kapatırız’. ‘El koyarız’, ‘Çalıştırmayız’, ‘Kredi aldırmayız’ gibi uygulamaların halk nezdinde olumlu yankı bulduğunu mu sanıyorsunuz.

Hele, AKP’nin meclis çoğunluğunu elinde bulunduran belediyelerde, görevden alınan başkanların yerine mecliste seçim yaptırılması, ama belediye meclis çoğunluğunun muhalefet partilerinin bulunduğu yerlerde, meclisin de devre dışı bırakılarak Kayyyum’luk Müessesesinin devreye sokulması, Antidemokratik bir fotoğraf olarak dünyanın gözü önünde durmaktadır.

Bu anlamda iktidar partisinin ve yerel yönetimlerden sorumlu Sayın Mehmet Özhaseki’nin yaşananları bir kez daha gözden geçirmesi, kendileri ve partileri için çok önemlidir.

Tamam, Ankara için umutları olanlar vardı.

Toplu Konut, kentsel dönüşüm, ballı ihale hayalleri kuranlar vardı.

Ama tutmadı işte.

Demokrasilerde, sandık yenilgisine de hazırlık olmak zorundasınız.

Hepsinden önemlisi, her uygulamanızın, her ’ben yaptım oldu’ anlayışı ile hayata geçirdiğiniz kararların günü ve yeri geldiğinde sorgulanacağını, soruşturulacağını bilmek zorundasınız.

Kayserispor’un son 10 yılına yönelik başlayan soruşturma, yapılan suç duyurusu huzurunuzu ve uykularınızı kaçırıyor biliyoruz.

Kayserispor Kulubünün ve Melikgazi Hastanesi’nin muhasebe servislerinde çıkan yangıların çıkardığı koku yıllardır burnunuzun direğini sızlatıyor biliyorum.

Ama, ‘beni seçmediler’ diye bir kentten intikam almaya kalkışmak, bir kent halkına kin gütmek ise sizin bile boyunuzu aşar.

Yazarın Diğer Yazıları