Ahmet ZORLU

GÜNDEM VE MUHALEFET.

Ahmet ZORLU

Eğer bir toplum, evindeki kombiyi kapatıp, iki kat giyinip battaniye altından, tek lüksü olan TV seyrediyorsa.

Eğer bir ülkede koridorları kalabalık ama ticaretin yapılmadığı AVM’ler varsa.

Eğer bir ülkenin hastanelerinde insanlar kuyruk oluşturarak kaybettiği sağlığını arıyorsa.

Eğer bir ülkede hiçbir anne-baba çocuğunu gönderdiği okulun kalitesinden, verilen eğitim düzeyinden memnun değilse.

Eğer bir ülkede her evden sabah 1 ya da iki kişi işe değil, iş aramaya çıkıyorsa..

O ülkede işler yolunda gitmiyor demektir.

Hele ki o ülkenin, ‘yalanı essah’ gibi pazarlayan medyası, temel meseleleri es geçip yönetenlerin önüne attığı topla oyalanmaya çalışan bir muhalefeti, ‘ama’ diyene, ‘fakat’ diyene, ne dediğine bakmaksızın küfreden sosyal medya trolleri varsa, o ülkenin batması, o toplumun aç kalması kaçınılmazdır.

Her sabah olduğu gibi yine dün  sabahta, güne yerel gazeteleri inceleyerek başladım.

‘Fırtına yıktı geçti’ haberi bütün gazetelerde manşetti.

Sadece bu köşemin yazıldığı Kayseri Olay’ın manşeti farklıydı.

İyi Parti Milletvekili Dursun Ataş, toplumun halini ortaya koyan bir açıklamasıyla oturmuştu manşete.

“Anti Depresan kullanımı 5 kat arttı” diyordu, Ataş.

Çatılarda fırtınanın oluşturduğu hasar onarılır.

Ama kafalardaki fırtınanın hasarının onarılması neredeyse imkansızdır.

Fırtınanın yıkımı, elbette haberdir verilmesi gerekir.

Ama, eğer medya toplumun her gün 24 saat yaşadığı fırtınayı görmezlikten gelirse görevini yapmamış olur.

Yarın Sabah Türkiye’nin Ana Muhalefet, Kayseri’nin ara Muhalefet partisi İl Kongresi yapacak.

Çok sayıda dostum, “Yahu bizim adayları niye ekrana çıkarmıyorsun” serzenişinde bulundu.

Adaylık süreci başladıktan sonra sahaya çıkanlardan birini ekrana çıkarıp, diğerini veya diğerlerini görmezlikten gelmek, eşit şartlarda giden yarışta taraf olmak demektir.

O nedenle hepsine aynı mesafede durdum, hiç birisine öncelik vermedim.

Ama ben yarın yapılacak kongrede kimin il başkanı, kimin kurultay delegesi olacağının tartışılmasından çok, “CHP Kayseri’de neden Ana Muhalefet Partisi olamıyor?” ya da “Yerel yönetimlerde niye CHP yok?” sorusunun sorulması ve buna cevap aranmasını öneririm.

Zira CHP ve ittifak ortağı İyi Parti Türkye’nin önemli Büyük Şehirlerinde 31 Mart’ta önemli başarılar elde ettiler.

Ama Kayseri’de aynı şey yapılamadı ise, bunun sorumlusu teşkilat yöneticileridir.

Kayseri’den bir örnek vereceğim.

İyi Parti Teşkilatı.

Kayseri’de Kazım Yücel, Mecliste Dursun Ataş, iktidar partisinin uykularını kaçıracak düzeyde muhalefet yapıyor, toplumsal sorunları her fırsatta iktidar edenlerin sofrasına koyuyorlar.

O nedenle;

CHP, kimin yönetici, kimin delege olacağından çok, ‘Bu partiyi yerelde kim iktidar yapar?’ sorusunu taşımalıdır kongre salonuna.

Efendim Kayseri sol partilere mesafeli.

Öyle mi?

Bu, başarısızlığın ambalajlanmış sunumudur.

Bu kent 3 dönem Niyazi Bahçecioğlu’nu Kayseri Belediye Başkanı yaptı ise, bu günkü başarısızlık yeni ve Niyazi Bahçecioğlu gibi isimlerin, basit delege pazarlıklarında kurban edilmesinden kaynaklanmaktadır.

Şimdiden söyleyeyim.

Yapılacak ilk seçimde, ittifak ortağınız İyi Parti Kayseri’de seçim zaferi yaşayacak ve belki de AKP, MHP ve İyi Parti’den sonra, CHP 4. Sıraya düşecektir.

Neden biliyor musunuz?

Hayatında CHP’ye oy vermemiş, ama parti yöneticisinin, il başkanının, ilçe yöneticisinin hatırı için partiye üye yapılan ve delege seçiminden delege seçimine evinden alınarak getirilip oy kullandırılan naylon üyeler yüzünden.

Neden biliyor musunuz?

1970’lerin, 80’lerin klasik delege ağalığı yöntemi ile parti organlarına hakim olma savaşları yüzünden..

Neden biliyor musunuz?

‘Küçük olsun, biz yönetelim’ anlayışının partideki hakimiyetinden dolayı..

Dilerim, seçilecek yeni yönetim bu eleştirileri dikkate alır ve işe, “Nerede yanlış yaptık?. Nerede yanlış yapıyoruz?” sorularına cevap aramakla başlar.

Tüm adaylara başarı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları