Ahmet ZORLU

BEN DEMİŞTİM..

Ahmet ZORLU

En sevmediğim sözdür.

Ama bazen de insana haklı bir gurur verir, “Ben dememiş miydim”  sözü..

Efendim konumuz,  Okçular Vakfı’nın Okçu Şehzadesi Bilal Erdoğan’ın başında bulunduğu vakfın merkezini Konya ya da Kayseri’ye taşıyacağı konusundaki açıklaması.

Merak buyurmayın, arkasından diğerleri de sükun edecekler.

Türgev’i, Tügva’sı,  Ensar’ı, Birlik Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti..

Çünkü bunlar gürül gürül akan çeşmelerin bulunduğu illeri severler.

Sulak alanlara alışkındır bunlar.

Bunların panzehiridir, demokrasi, fikir özgürlüğü, Cumhuriyet, Hürriyet ve Halk İradesi gibi kelimeler.

Bunlar için insan fert değil, Tebadır.

El üstünde tutulmadıkları, her türlü giderleri karşılanmadığı, elleri etekleri öpülmediği,  her sözlerinde keramet görülmediği yerde barınmazlar.

En sevmedikleri iki kelime, ‘Ama’ ve ‘Fakat’tır.

Biat ve itaat isterler, postu serdikleri yerde.

Kerameti kendinden menkul görülmektir başlıca hedefleri.

Şeyhlerinin Challenger uzay aracını nasıl düşürdüğüne, civatalarını nasıl gevşettiğine inanmalarını isterler.

Bilimin ışığından yarasa kadar korkar, ışığı yaktığınızda hemen daha karanlık noktalara sükun ederler.

Kur-an’ın ne dediğini, ne anlattığını öğrenmelerini istemezler teba gördüklerinin.

Onlar Kur-an diye arap alfebesini öğretirler ağlarına düşürdüklerine.

“Bakın kitapta yazıyor” dediklerinde, “Kur-an’ı Kerimde böyle bir ayet yok” demeyecek adamlara atarlar kancayı.

Aydın ve aydınlık din adamlarını itibar yok etme makinasına atıp bir güzel öğütürler.

Hiçbir iş yapmazlar, ama villalarda otururlar.

Tek sermayeleri uydurulan dindir.

Başlıca yatırım alanları ise, Kur-an Kursları, öğrenci yurtları ve okullardır.

Çünkü genç dimağlar onların ilgi alanlarının başında gelir.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür cümlesinden nefret ederler.

Onlar Fikri olmayan, İrfanı şekillendirilmiş, Vicdanı ipotekli insanları daha çok severler.

Yeri geldiğinde Yüce Yaradan ile görüştüklerini bile söyleyecek kadar ahlaksızdırlar aslında.

Daha önceki gün Hacılar’da Mukim bir yobazın seçim kehanetlerini izlemedik mi sosyal medyada.

Seçimin iptal edileceğini bilmiş, ama 23 Haziran’da kimin kazanacağını tutturamamıştı.

Eğer onu da tuttursaydı, söğüşleyeceği mürit sayısını 10’a katlardı.

Merak etmeyin vakıflardan sonra cemaatler, şıhlar, şeyhler de akın akın geleceklerdir Konya gibi, Ezurum gibi Kayseri gibi illere.

Zira Ankara’da, İstanbul’da suları ve yemleri kesildi.

Sulak alanlar olarak gördükleri kaynakları kurudu.

Ama Anadoluda hala bu tipler itibar görüyor, elleri öpülüyor.

Yerel yönetimleri bu anlamda bir kez daha uyarıyorum.

Yönettiğiniz kentlerin kaynakları o kentlerde yaşayan insanlara aittir.

Size bir örnek vereyim.

Fetö yapılanmasının el konulan okul, yurt ve dersane binaları şimdi hangi vakıfların elinde.

Kredi ve Yurtlar Kurumu adını taşıyan ve Cumhuriyetin eğitim çağındaki gençlerin barınma sorununu çözmek için kurulan kurumu kentlerde, şahıs binaları kiralayarak yurt sorununu çözmeye çalışırken, Fetö yapılanmasının öğrenci yurtları neden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi?

Ensar’ın, Türgev’in, Tügva’nın, İlim Yayma Cemiyeti’nin, Birlik Vakfı’nın işlettiği kaç tane taşınmaz var.

Madem şeffaflık her şeyin başında gelecek, açıklayın bu verileri de millet bilsin.

“Biz bu vebalin altına imza atmayız” dedikleri için Doğuya sürülen ve mahkeme kararı ile görevlerine yeniden dönen Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğü ihale komisyonuna yaşatılanlar daha hafızalarda.

Tekke,  Zaviye, Dergah, Vakıf ve Dernek adı altında örgütlenen bu yapıların imparatorluk merkezi İstanbul idi.

Ama 23 Haziran onlar için kara bir gün oldu.

Şimdi göçmen kuş misali anadoluya dağılıyorlar.

Saygın ilimle donatılmış, huzur, barış ve kardeşliğin simgesi haline gelmişlerini tenzih ederim.

Ama bilimi öcüleştiren, bunun yerine korku ve hurafelerle insanların akıl sağlığını bile etkileyen bu teklikeli din satanlara karşı hepimiz ve her kurumu dikkatli olmaya çağırıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları