Biraz gülelim
Ahmet Çınar
Puslu ve sisli siyaset arenasından biraz uzaklaşıp gülmeye ne dersiniz?
-Padişah ile vezir tartışmaya başlamış. Padişah vezire:
-En büyük ve en güçlü olan benim. Sen benim emrimdesin demiş.
Vezir de:
-Hayır ben büyüğüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun, diye itiraz etmiş. Tartışma uzayınca, padişahla vezir, bir çobanın yanına gitmişler ve konuya hemen girmek için çobana sormuşlar:
-Senin koyunun mu büyük, ineğin mi? Çoban şaşırmış şaşırmasına da, soranlar padişah ile vezir.
-İneğim demiş.
-Keçin mi büyük, öküzün mü? Çoban:
-Öküzüm tabii, deyince, asıl soruyu yönetmişler çobana:
-Söyle bakalım, padişah mı büyük, vezir mi?
Çoban hiç düşünmeden yanıt vermiş:
-Vallahi ben bu hayvanları hiç tanımıyorum!
Sovyetler Birliğinin ayakta olduğu dönemlerde KGB'ye bir ihbar gelir.
-Komşum Salamon bir haindir. D
Sovyetler Birliğinin ayakta olduğu dönemde KGB'ye bir ihbar gelir.
-Komşum Salomon bir haindir. Devletten elmaslarını saklamak için onları odunluktaki odunların içerisine gizledi. KGB anında baskın düzenliyor, bütün odunları kırıyor ama bir elmas dahi bulamıyorlar. Salomon'un gözünü korkutup gidiyorlar. Gece geç vakit, Salamonun telefonu çalıyor:
-Salomon bem Moiz. KGB baskın yaptı mı?
-Evet.
-Kışlık odunları kırdı mı?
-Evet.
-Tamam. İhbar sırası sende. Ön bahçenin çapalanması gerekiyor.
Turgut Özal, Erdal İnönü'nün zayıf bir vücuda sahip olması sebebiyle:
-Yurt dışına çıksa, yabancılar ülkede kıtlık var sanırlar, diye şaka yapardı.
Özal'ın bu şakasını ileten gazeteciye Erdal İnönü de, şu cevabı verir:
-Sayın Özal'ı görünce de, kıtlığım nedenini anlarlar!
