Cumhurbaşkanı'nın Kayserili danışmanından 50+1 açıklaması

31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından AK Parti içinde yaşanan tartışmalara Cumhurbaşkanı'nın Kayserili Danışmanı Ayhan Ogan da katılarak, hedefteki isim Mehmet Uçum'a destek verdi. Ogan 50+1 ile ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…

Cumhurbaşkanı'nın Kayserili danışmanından 50+1 açıklaması
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

31 Mart 2024 seçimlerinin ardından AK Parti içinde başlayan tartışmalar devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kayserili Danışmanı Ayhan Ogan da tartışmalara dahil olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’a destek verdi. Sivil Dayanışma Platformu Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kayserili danışmanı Ayhan Ogan sosyal medya platformu X’ten yaptıı açıklamada, 50+1 konusunda da önemli sinyaller verdi. Ogan, açıklamasında, 15 gündür ne kadar teslimiyetçi, Fetö artığı, CIA kaçkını, siyasi, gazeteci varsa Mehmet Uçum’a saldırıyor. Aslında Erdoğan’a ateş ediyorlar. “Teslim ol,gücün kalmadı, Kavala’yı bırak, ülkeyi böl, MHP’den kop, 50+1’den vazgeç’ diyorlar. Türkiye’yi sahipsiz sanıyorlar. Avuçlarını yalarlar.’ diyerek 50+1 sistemini savundu. 

Cumhurbaşkanı'nın Kayserili danışmanından 50+1 açıklaması
Mehmet Uçum da konuyla ilgili sosyal medya platformu X’ten  açıklama yaparak, ‘Bu açıklamadan ‘yüzde 50+1’e ayar gelecek sinyali’ sonucunu ısrarla çıkarmaya çalışanlar boşuna uğraşmasınlar. Tam tersine bu açıklama yüzde 50+1 kuralının demokratik siyasetteki dönüştürücü gücüne işaret ediyor ve bu kuralın toplumsal ve siyasal güvence normu olduğunu vurguluyor. Siyaset zaman zaman yüzde 50+1 kuralını tartışmaya açsa bile, bu kural siyasetin değil halkın ihtiyaçlarına göre değerlendirilir. Böyle olunca da yüzde 50+1 kuralının halkın ihtiyaçları açısından devam etmesi gerektiği sonucuna ulaşılır.’ ifadelerine yer verdi. 

Tartışmaların fitini ateşleyen şey ise Mehmet Uçum'un16 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumunun yıldönümünde bir paylaşım yaparak,  yüzde 50+1 üzerinden yapılan tartışmaları hatırlatmıştı. Uçum söz konusu paylaşımında şu ifadeler yer vermişti: 

Bundan yedi yıl önce 16 Nisan 2017 tarihli referandumda halkımız başkanlık sistemine geçişi sağlayan anayasa değişikliğini kabul etti. 

24 Haziran 2018’de yeni sistemin ilk seçimleri sonucunda başkanlık sistemi devreye girdi.

14 ve 28 Mayıs 2023 yılında sistemin ikinci seçimlerinde ikinci tur da tecrübe edildi. 

Parlamenter sistemde sıkça rastlanan hükümet kurulma krizleri ortadan kalktı, her iki dönemde de Cumhurbaşkanı seçildiğinde hükümet kuruldu ve hiç bir zaman kaybı olmadan çalışmaya başladı. 

2023 Mayıs seçimlerini parlamenter sisteme dönüş seçimleri olarak ilan eden muhalefetin hem Cumhurbaşkanı hem TBMM seçimini kaybetmesiyle seçmen geriye dönüşü de reddetmiş oldu. Nitekim bunu bazı muhalefet temsilcileri de kabul etti.

Başkanlık sistemi, Türkiye’deki adıyla Cumhurbaşkanlığı (Hükümet) Sistemi demokratik meşruiyet ve kuvvetli icra  açısından parlamenter sisteme göre bir çok üstünlüğe sahip.

Halkın ilk ya da ikinci turda başkanı seçerek hükümeti kurması,

halkın siyasal sistemin işleyişinde hem milletvekillerini hem başkanı doğrudan seçerek yani iki oy gücüne sahip olarak belirleyici konuma gelmesi, 

özellikle günümüzde milli devletler için elzem olan güçlü yürütme ihtiyacını karşılaması,

karar alma süreçlerinde daha yüksek etkinlik, kolektif çalışmanın verimliliğinin artması, hükümetin zaman yönetiminin çok daha başarılı olması 

gibi hususlar başkanlık sisteminin öne çıkan  özelliklerinden bazılarıdır.

Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi açısından cumhurbaşkanının birinci ya da ikinci turda yüzde elliden fazla oyla seçilmesi de toplumsal ve siyasal güvence normu olarak çok önemli bir role sahip oldu. Siyasi yelpazenin neresinde yer alırsa alsın iddialı her siyasi parti toplumun her kesimine yönelik kapsayıcı bir siyaset geliştirmeyi bir demokratik mecburiyet olarak görmeye ve anlamaya başladı. 

Demokratik siyasetin kapsayıcı olması hususu %50+1 kuralıyla desteklenen ve gelişen bir özelliğe dönüştü. Bu kural geçmişte siyaset üzerinden toplumda üretilmeye çalışılan özellikle seküler-muhafazakar karşıtlığını adeta parçalayıp attı. Şimdi ana aktör partilerin hepsi toplumun her kesimine hitap etmek için politikalar geliştiriyor. Başörtüsü özgürlüğünde olduğu gibi yasal girişimlerde bulunuyor.

Siyaset kurumu zaman zaman  %50+1 kuralını tartışmaya açıyor. Tartışmada bu kuralı siyasetin ihtiyaçlarından ziyade halkın ihtiyaçları ve kapsayıcı demokratik siyaset üzerinden ele almak üstün yarardır. Sonuçta demokratik siyaset kendisi için yapılan bir faaliyet (kendinde şey) değildir. Demokratik siyasetin aktörleri halkın temsilcileridir, siyaseti halk için yaparlar, halk için yapmaları gerekir. Esas olan talep siyasetidir, halkın ihtiyaç ve talepleri üzerinden yapılan siyasettir. Bunun karşısında olan tez siyaseti genellikle siyasi aktörleri halka rağmen siyaset yapma noktasına savuruyor. Bu nedenle halka dayanan siyaset (talep siyaseti) yerine temsil siyaseti (tez siyaseti) yapanlar çoğunlukla kaybediyor istisnaen başarılı oluyor.

Zaten pratik gösteriyor ki halka dayanan siyaseti tercih edenler ve doğru yapanlar demokratik rekabette her zaman çok daha başarılı oluyor. Halka dayalı siyasetin en başarılı lideri Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın siyasal pratiği de bunun çok çarpıcı örneğidir. 

Bu vesileyle Türkiye’yi güçlendiren,  demokrasimizi geliştiren, halkın gücünü artıran, demokratik sistemin işleyişinde seçmen iradesini belirleyici hale getiren Cumhurbaşkanlığı (Hükümet) Sisteminin halkımız tarafından kabulünün yedinci yıldönümü kutlu olsun.'