TEFECİLİK PATLADI!

TAKİP ET >>

Kayseri ekonomik krizi, daha ehven söylemle ifade edecek olursak, “ekonomik daralma”yı iliklerine kadar yaşıyorken, Osman Çiftçi şehrimizde üreten ve istihdam eden kesimin nabzını tuttu. Ortaya çıkan tablo oldukça vahim.

Organize Sanayi Bölgesi'nde sanayicilerimize, şehrimizde çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren esnaf ve işadamlarına zaman zaman uğrayıp sohbet etme imkanı buluyoruz.

Bir dokun bin ah işit misali serzenişler gırla gidiyor...

İşçi çıkaran çıkarana...

Kiralık fabrika, hangar, dükkan sayısı hızla artıyor...

Yüksek faiz oranları sanayicinin, esnafın, işadamının belini bükmüş durumda. Tarım sektörünün hali içler acısı...

Piyasa tık yok desek yeridir.

Yurtdışına satış yapan firmaları kenara çıkarsanız fabrikalar “boş durma boşa çalış” formülü ile yol almaya çalışıyor; iş çok ama para yok.

Bir yandan da sanayiciler devletin uyguladığı teşvik uygulamalarının yanlışlıkları nedeniyle büyük gol yiyor.

Ayakta durmaya çalışan işyerlerinin tasarruf tedbirleri sürecinde olan işten çıkarılan işçilere, yavaşlayan üretime oluyor.

DAHA ÇOK İŞÇİ ÇALIŞTIRANA SGK

TEŞVİKİ DAHA AZ UYGULANIYOR

Mevcut piyasa koşullarında devletin mevcut istihdamı koruyacak teşvikler uygulaması gerekirken, saçma sapan bir işleyiş icra ediliyor.

Geçen yıl çalıştırdığı işçi sayısının altında işçi çalıştıran istihdam teşvikinden tümden mahrum kalıyor.

Daha önce de gündeme getirdik; bir ara düzenleme yapılacak diye haberler de çıkmıştı ama düzenleme falan yapılmamış.

SGK pirim teşviki 500'e kadar işçi çalıştıran fabrikalar için işçi başına 150 TL iken 500'ün üzerinde işçi çalıştıran fabrikalar için 101 TL olarak uygulanıyor.

500 değilde mesela 510 işçi çalıştıran işletme kişi başına 50 TL yani 500x50 = 25.000 TL daha fazla teşvikten faydalanmak İçin o 10 kişiyi işten çıkarmaz mı?

Bu sayı 510 da olabilir 500'ün üstündeki herhangi bir sayı da olabilir.

Sanayiciyi kayıt dışına teşvik eder gibi...

Bu daha fazla işçi çalıştıran üreticilerin cezalandırılması değilde ne?

Böyle bir saçmalık olabilir mi?

Bu yapılan “daha fazla işçi istihdam etmeyin” anlamına gelmez mi?

İstihdam kampanyasında hedef nasıl tutacak bu kafayla?

OSB'LERDEKİ ÜRETİCİYE

YEKDEM VURGUNU

Bu yetmezmiş gibi bir de elektrik fiyatlarına 1 yıl içersinde yüzde 15 zam yapılmış olmasına rağmen organize sanayi bölgelerinde üretim yapan fabrikaların ödediği elektrik fiyatları 1 yıl içersinde yüzde 100'den fazla artmış durumda.

Elektrik fiyatlarına “yüzde 15 zam” deniliyorken nasıl yüzde 100'den fazla fiyat farkı olabilir?

Bir sanayicimiz anlattı “YEKDEM vurgunu yüzünden” dedi.

Meşhur Kayseri türküsünü çağrıştırıyor değil mi?

Sanki, “Yekte anam yekte pastırmalar denkte” der gibi...

Ama öyle değil.

Sanayicimizin anlattığından hatırımda kaldığına göre; “YEKDEM denilen şey Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme gibi bir açılımın kısaltması.

Sanayicinin kullandığı elektriğin faturası kesiliyor sonrasında da yenilenebilir enerjinin piyasa spot fiyatlarından alındığı rakam üzerinden işlem yapılarak sanayiciye YEKDEM diye bir fatura daha kesiliyor.

Sanayici üretimde elektrik giderlerinin maliyetini tahmin bile edemiyor çünkü bu faturanın birim fiyatı belli değil, oranı belli değil, adeta Deli Dumrul tahsilatı gibi bir tahsilat.

Yüzde 15 elektrik zammının üstüne mesela Kayseri OSB'deki sanayici yüzde 85'den fazla elektrik fiyatlarında fark ödüyor.

OSB dışında fabrikası olanlar anladığım kadarıyla bu YEKDEM fiyat farkından etkilenmiyor.

Yani, sanayici ne kadar çok çalışır ve ne kadar çok üretim yaparsa, o kadar çok elektrik tüketmiş olacak; ne kadar çok elektrik tüketirse de elektriği o kadar çok pahalı ödeyecek.

Bu daha fazla üretip daha fazla elektrik tüketen üreticilerin cezalandırılması değilde ne?

Böyle bir saçmalık olabilir mi?

Bu yapılan “daha fazla üretim yapmayın” anlamına gelmez mi?

YÜKSEK FAİZ PİYASALARI KIVRANDIRIYOR

Piyasalar faiz kıskacı altında...

Cumhurbaşkanı zaman zaman faize karşı yapılabilecek en sert açıklamaları yapıyor biliyorsunuz. Merkez Bankası Başkanı faizi düşürmedi diye görevden alındı, büyük bir beklenti ortaya çıktı. Tüm piyasalar umutla beklerken dağ fare doğurdu. İlk etapta beklenen indirimin yarısı kadar bile indirim yapılmadı.

Faiz acilen piyasalara olumlu tesir edecek oranda düşürülmeli, başka yolu yok.

Faiz indirimi beklentilerin çok altında kaldı, yeterli indirim olarak görülmüyor, daha da düşürülmeli.

Zira; yüksek faiz piyasaları kıvrandırıyor.

Kredi kartı faiz oranı düşürülürken kamu alacaklarında faiz oranı arttırılıyor.

Bu nasıl bir faiz mücadelesi?

PİYASA TEFECİLERE TESLİM

Yüksek faiz oranı bir tarafa bir yandan da bankalarda sicili bozulmamış olsa bile kredi kullanamayan işadamları nakit ihtiyacını karşılamak için yan yollara sapmak zorunda kalıyor. Banka sicili bozuk olanlar direk olarak tefecilerin elinde...

Son dönemde “mal bozdurma” modası başladı.

Müteahhit değerinde satamadığı daireyi maliyetinin de altında bozduruyor, üretici malını maliyetine bozduruyor.

İşin adli ve emniyet boyutuna yansıması da mümkün olmayan, ticaret gibi görünen tefecilik faaliyetleri de almış başını gidiyor.

Ekonomi politikaları nedeniyle piyasa neredeyse ticaret yapıyor görünen tefecilere teslim.

İNŞAAT SEKTÖRÜNE SABOTAJ

170'den fazla sektörün lokomotifi konumundaki inşaat sektörü sanki bilinçli bir şekilde sabote ediliyor.

Bir arsa anlaşmasının perde arkasında hiç değilse 1 yıllık çalışma var. Kentsel dönüşümde bu daha uzun.

Çevre ve Şehircilik Bakanı inşaat aşamasındaki kentsel dönüşüm projesinde bile kata, plan notuna vs. müdehale ediyor, kat düşürüyor, “kurtarmıyorsa arsa sahibinden para alın yoksa da zarar edin” diyorsa bu ne anlama gelir?

Sahabiye Kentsel Dönüşüm Projesi'ndeki durum bu. Buradaki Kentsel Dönüşüm Bakan'ın müdahalesiyle tıraşlanıyor. Büyükşehir Belediyesi değil de bir müteahhit burada kentsel dönüşüm anlaşması yapmış olsaydı şimdiye hapı yutmuştu.

Bu anlattığım örnek sadece Sahabiye Kentsel Dönüşüm'de cereyan etmiyor birçok kentsel dönüşüm projesinde durum böyle.

★ ★ ★

Bir Bakan geliyor, bir yönetmelik yayınlıyor, inşaat ruhsatı sürecinde herşey silbaştan...

Mimarlar Odası dava açıyor, ruhsat alınamaz verilemez oluyor.

Ara formül bulunuyor derken başka birşey oluyor her şey yine silbaştan.

Belediyenin şerefiye talebi apayrı bir dert...

Tam ruhsatlar alınıyor, inşaat başlayacak derken daha başka bir gelişme yaşanıyor bu kez yine herşey silbaştan...

Geçenlerde bir yönetmelik daha yayınlanmış; merdiven boşlukları da inşaat alanından sayılacak vs. denilmiş yine herşey silbaştan...

Müteahhitler ateş püskürüyor; sektör temsilcilerini dinlemeden, başına buyruk bir şekilde yayınlanan yönetmeliklerle inşaat sektörünün hatta iktidarın sabote edildiğini düşünüyorlar.

Bürokratik engeller daha da artmış durumda.

Bürokrasi mealen “ne üretimi ne istihdamı kardeşim?” diyor.

İŞADAMLARI, “VEKİLLER, İL BAŞKANLARI BİZİ DİNLEMİYOR, DERDİMİZİ GÜNDEME GETİRMİYOR” DİYOR

Ben televizyon programında çok sık söylüyorum, birçok kez de yazdım, “Kayserili işadamının, sanayicinin sahip çıkanı yok, önüne düşüp derdine derman arayacak milletvekili yok” diye...

OSB Başkanı Tahir Nursaçan, diyor ya, “milletin derdiyle dertlenmek lazım” diye, yok işte..

Son dönemde koca koca sanayiciler, işadamları “milletvekilleri, il başkanları bizi dinlemiyor, derdimizi sıkıntımızı gündeme getirmiyor.” diyor.

STK Başkanları kamuoyu nezdinde gündeme getirmese de ilgili kurullarda, makamlarda KTO, Kayso ve OSB Başkanlarının ilettiği durumlar olduğunu biliyorum ama siyasilerin bu konulara duyarsız kalması kötü...

★ ★ ★

Yukarıda uzun uzadıya anlattım; Hükümet resmen üretmeyin istihdam etmeyin demiyor mu ?

Ben mi yanlış anlıyorum?

Böyle mi enflasyon düşecek, ekonomi rayına oturacak?

Bu ve benzeri haller hükümet götürür ona göre...

Bakmadan Geçme