ÖNCELİK

TAKİP ET >>

Bizim ailede her ay güncellenen bir ihtiyaç listesi vardır..
Liste yapılırken olmazsa olmazlar ilk sıralara yazılır, olmazsa da olurlar alt sıralarda yer alır.
Gereksiz ve lüzumsuz olanlar ise listeye hiç konulmaz..

Son ekonomik sıkıntılardan sonra, olmazsa olmazların bir bölümünü de alt sıralara aldık.
Eğer öyle olmazsa, mekanizma aksamaya başlar, daha sonra da sistem çöker..
Devletlerde de öyledir.
Öncelikler ilk sıralarda, gereksizler ise liste dışında bırakılmak yerine, zaman, enerji ve kaynakları gereksiz işlere harcarsanız, zayıf düşer güçlü devletlerin elinde oyuncak olursunuz.
Devletlerin önceliklerinden ilkinin ‘bağımsızlık' olması gerekir.

Hemen sonrası demokrasi.
İkinci sıraya ekonomik ve siyasal istikrarı koyabilirsiniz.
Üçüncü sırada, bütçenin, imkanların zorunlu işlerde kullanılması gelir.

Hatırlayın iki yıl önce bu günlerdeydi.
MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde düzenlediği basın toplantısında, Fırat Kalkan'ı Harekatı'nda görev alan askerlere, Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunmasına rağmen kışlık çadır verilmediği, portatif ısıtıcı tahsis edilmediğini, askerlerin yazlık çadırlarda, uyku tulumları içerisinde soğuk ile mücadele ettiklerini açıkladı. Yetmedi, kıyafet ve sahra şartlarına uygun banyo da gönderilmemiş, bulabilenler teneke içinde ısıttıkları suda banyo yapabiliyormuş.

Hepsinden daha vahim iddiası ise, yaralı olarak Nizip'e getirilen bir çok askerin aç olduğunu dile getirdiğini söylemesiydi.

Hepimizin yüreği dağlanmıştı.

Ve bu yılın Ekim Ayında, iki kahramanımızın donarak ölmesi olayını yaşadık.

Evet ülkelerin önceliklerinden bahsediyorduk.
Terör, ekonomik kaos, huzursuzluk, umutsuzluk bu ülkeyi yönetenlerin öncelikler listesinin en başına koyacakları giderilesi ihtiyaçlar değil mi?
Bu gün öncelikler listesinin ilk sırasında halkın pençesinde kıvrandığı olumsuz ekonomik şartlar var.

Maalesef Milliyetçi Hareket Partisi ve Terörle adı birlikte anılan HDP'de, ülkenin yaşadığı sıkıntıları bir yana bırakarak, gündem dışında, sorunların gerisinde tabanlarını ayakta tutmanın telaşındalar.

MHP Lideri artık Salı Günleri Meclis Grup Toplantısı bile yapmaya ihtiyaç duymuyor, Nasılsa Sayın Cumhurbaşkanı onun adına da konuşuyor.

Yani MHP, tabanın sesine kulaklarını tıkadı, varsa-yoksa Beka.

İyi de kardeşim, varsa Beka sorunu bunu kim yarattı diye sormazlar mı adama?

HDP ise terör meselesini göz ardı etmeye, terör örgütü ile arasına mesafe koymamaya devam ediyor.

Peki ekonomik istikrarsızlığın pençesinde kıvrandığımız bu günlerde, önceliğimiz ABD Emperyalizminin bize kurduğu Suriye Tuzağına gözü kapalı dalmak mıdır, yoksa içerdeki sıkıntıları yoluna koymak mıdır?

Bir yılın son günlerini yaşıyoruz.

Dünyada eşi benzeri olmayan bir yönetim anlayışı hüküm sürüyor.

Siz işsizliği önleyemedikten sonra Asgari Ücreti 20 bin lira yapsanız ne yazar.

Neymiş, Ekimden bu yana dolar karşısında paramız yüzde 20 değer kazanmış.

Ekimden önce ne kadar kaybettiğine bakmadan bunu söylemek kusura bakmayın ama cehalettir.

Meslektaşı olmaktan gurur duyduğum Gazeteci Hüsnü Mahalli, son 5 yıldır, “Yapmayın, Suriye'ye girmeyin. Girmek kolay, çıkmak zor ve imkansızdır bu bataklıktan” diye feryat etti durdu. “Esed'i deviremezsiniz, sonunda onunla yan yana gelmek zorunda kalırsınız” da dedi.

Peki gelinen sonuç, “Suriyenin toprak bütünlüğü olmazsa olmazımızdır”a geldik mi?
Ama hatırlayın Hüsnü Mahalliyi, bunları söylediği için cezaevine tıkmamışlar mıydı?

Beyler, kendimize gelelim.
Türkiye her açıdan içinden çıkılmaz sorunların kucağında.

Her yanımız karamsarlık.

Milletçe yaşama sevincini yitirdik.

Ülkemiz ‘Mutluluk Endeksinde' bu yıl 5 basamak daha geriledi.
Ama birileri yaşananları bırakmış, hala rakam oyunları ile bizi uyutmaya çalışıyor.

Oysa bu günlerde listeyi güncellemenin zamanı geldi de geçiyor bile.

Bu ülkenin huzura, barışa, kardeşliğe, daha geniş özgürlüklere ve demokratik standartlara, üretime, çağdaş eğitime, muasır medeniyet olma yolundaki kararlılık sözleşmesini yenilemeye, yönetilenlerin yönetenlere güven duymasına, teröre karşı tek ses olmaya ve hepsinden önemlisi bizi temsille görevli milletvekillerinin çıkıp hataları için özeleştiri vermelerine ihtiyacımız vardır.

Tamam Suriye'de büyük bir tehlike oluştu.

Tamam ABD Reisi dinleyip askerini çekiyor.

Ama bizim sorunlarımız Suriyeninkilerin önüne geçti.

Mesela, Türkiye'ye elini kolunu sallayarak gelen Bilumum Afrika ve Asyalıların envanterini çıkarmakla başlamalıyız işe.

Sonra da onlara sağlanan ayrıcalıkları ortadan kaldırıp bizim şartlarımızda yaşamalarını sağlamalıyız.

Zira toplumun bu alandaki homurtuları gittikçe artıyor ülkedeki yabancılara sağlanan ayrıcalıklar toplumca artık hoş karşılanamaz duruma geldi.

Ama kapı hala duvar.

Ne zaman duyacağız sağduyu dolu, güven veren bir sözü, bir uygulamayı..
Neden bu millete sağduyuyu çok görüyorsunuz?

Bakmadan Geçme