
VATANI KORUMAK ÇOCUKLARI KORUMAKLA BAŞLAR !
Serap Şule Kalın
Bir kereden bir şey olmaz zihniyetlerinin tezahürü olarak gördüğümüz bu önergenin şekli, amacı ne olursa olsun kabul edilmesi mümkün değildi zaten. Tecavüzün, tacizin ya da herhangi bir şekilde istismarın normalleşmesi, algıyla yasal ve meşru zeminlere çekilme çabası zihniyetlerin halen bozuk, algının halen tıkalı, bakış açısının halen kof zeminlerde ilerlediğinin göstergesidir.
Ortaya çözüm ve yapılanma olarak sunulan önergenin toplumsal bir hassasiyet olarak çıkmadığını düşünüyorum. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülüp, ikinci sınıf olarak görüldüğü Cahiliye Devrine nur gibi doğmuş bir Peygamberin (sav) ümmeti ve o dinin bayraktarlığını dünyaya ilan ettiğimiz bir dönemde, kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği Yüce meclisimizden "tecavüzcüsüyle evlenme durumunda" diye utanç verici bir karar çıkan meclise…
Örfünde, adetinde, töresinde, geleneğinde ve geleceğinde kadını her an ön plana çıkarmış, kadını her türlü temsile layık görmüş ve bunu devletin yönetilmesinde dahi uygulamış Türk’ün vicdanı ; kadına, çocuğa üstelik de mağdur ve yaralı bir kadına-çocuğa dayatılan bu saçmalığı kabul etmeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi önergenin görüşüldüğü ilk günden beri tepkisini sert bir dille dile getirmiştir. Bizde teşkilatlarımızda halkımızı ve kadınlarımızı bilinçlendirmek adına her türlü tepkiyi sert ve olması gereken zeminde dün olduğu gibi bugünde vereceğiz, vermeye devam edeceğiz.
“Bir kereden bir şey olmaz” ya da “Bir kez olması demek” tarzında başlayan cümlelerin sonu meşru zeminlerle buluşturulmak istenmektedir. Mağdurun failiyle evlendirilmesinin yolu açılarak mağdurun her gün ölmesine sebep olunacaktır. Önergenin ucunun açık bir şekilde olması, ilerde oluşabilecek boşlukların faillerin tahliyesi ve serbest kalmalarıyla sonuçlanacaktır. Örnekleri her gün tekrarlanmakta, kadınlarımız mütemadiyen mağdur edilmektedir. Ve mağduriyet birçok kez intiharlarla sonuçlanmaktadır.
Tüm bunların kadını ve çocuğu korumak adı altında yapılması ise bu bakış açısının ne kadar bozuk olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Empati yapılarak oluşturulacak düzenlemeler milleti temsil noktasında daha başarılı olacaktır. Aksi durum toplumda infial, yüreklerde derin yaralar ve suça meyilli kişiliklerde cesaret oluşturacaktır. Çerçeveli değerlendirilmesi, sosyo-psikolojik etkilerin en ince ayrıntısına kadar incelenmesi gerekmektedir.
Sapığa sorulduğunda"Kanuna uydum evlendim"soytarılığına mahal vermememiz gerekmektedir.
Tecavüzcüsüyle evlendirilen her çocuk, her birey bir gün değil her gün ölümle yüzleşecektir.
Hayalleri gözyaşlarında asılı kalmasın diye evlâtlarımıza sahip çıkalım.
Ben bir anneyim !
Çocuğumun haksız yere, o istemeden saç teline zarar verilse dünyayı ayağa kaldıracak kadar çok seviyorum O'nu, her anne gibi !
Kendimden bile sakınırım onu , yeri gelince öfkemden, yeri gelince fazla sevgimden ya da yeteri kadar zaman ayıramadığımda ilgisizliğimden …
Ben bir insanım !
Empati yapmayı şükretmek kadar önemseyen bir insan !
Çok zaman başkasının hayatlarında bulurum kendimi, bir çok kez gözyaşları içerisinde şükrederim Allah'a ! Bazen çeşitli Mutsuzluklarım içerisinde mutluluk dolu bir dünya kurarım kendime…
Evlâdım için, gülüşleri için, düşleri için ...
Şimdi ise düşleri ve gülüşleri asılı kalmış, simsiyah sûretlerin iğrenç nefislerine takılı kalmış hayatlar var kaygılarımda…
Yarınları birilerinin zevkleri içerisinde kaybolmuş , çocuk düşleri olgun kaygılara dönüşmüş , yüzlerinin alı, gözlerinin feri ve dizlerinin dermanı çalınmış yürekler var endişelerimde.
Bu yüzden evlâdımı ve tüm evlâtları düşünerek ve onlar adına kaygılar duyarak yorumluyorum tüm olanları. Siyaset üzeri bir konu olarak gördüğüm mağduriyetlerin adresi yalnızca vicdanlardır. Vicdanlarınızın algısını açık tutun!
Kanunlarla, yasalarla cesaretlendirebileceğimiz karaktersiz sapıkların Allah korusun bir gün sizin de kapınızı çalabileceği gerçeğiyle SUSMAYIN !
SESİNİZİ YÜKSELTİN !
14 yaşındaki bir kızla 22 yaşındaki bir erkek ailelerin rızası ile gayri resmi evlendirildiğinde eylem çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturur. Bu durumdaki mağdur çocuk 16 yaşına gelince hakim izni ile resmen evlenebilir. Teklif yasalaşır ise bu durumdaki failin cezası ertelenecektir.
Bu örnek bazılarına kabul edilebilir ve makul görünebilir. Ama yasalar olayları değil kuralları koyar. Bu nedenle konulan kural olaylara uygulanırken her zaman kabul edilen sonuçlar doğurmaz.
Başka bir örnek verelim;
12 yaşındaki bir çocuk ile 40 yaşındaki birisi cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmadan cinsel ilişkiye girdiğinde, fail 4 yıl sonra mağdur ile evlendiğinde de cezasız kalacaktır.
Yaşadığı olaylar nedeniyle evlenmek zorunda kalan çocuğun kuracağı ailenin toplumda açacağı yaralar bilinmeyen şeyler değildir.
Onlar yarının teminatı, bugünün umudu ve sevincidir.
Çocuğa bayram armağan eden tek ülke ve tek Lidere sahip olan Türkiye'nin parlamentosunda utanç dolu bir yasa görüşülüyor.
Vatanı ve milleti koruyup kollamakla mükellef olan vekillerimize vatanı şeksiz şüphesiz korumanın ilk şartının o vatanın evlatlarını korumak olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum.
Siyasi kutuplaşmalarımızı , siyaset ile uzaktan yakından alakası olmayan bu konuda bir kenara bırakalım !
Elele, yürek yüreğe onlara ve yarınlarımıza sahip çıkalım.
Zira 18 yaşından küçük her birey "Ama" sız, "Fakat" sız ÇOCUKTUR !