Transfer sezonun açılmasıyla birlikte balon haberler de havada uçuşur.
O takım bunu alacak, bu takım bununla görüşüyor haberleri alır başını gider.
Son günlerde futbol takımlarının milyon dolarlık transferleri siyasi partilerin bedeli açıklanmayan transferlerinin gölgesinde kaldı.
Transfer bedeliyle ilgili farklı iddialar var ama resmi açıklama yok.
Olmaz da zaten…
Düşünsenize bir genel başkan çıkıyor, “Şu belediye başkanını 1 milyon’a partimize transfer ettik.” diyor.
Garip olmaz mı?
Aslında bu ülkede artık garipsenecek bir durum da kalmadı.
Ama ortada yine de garip şeyler var.
Dün birbirlerini en ağır şekilde suçlayanlar bugün hiçbir şey olmamış gibi yan yana gelebiliyorlar.
İlkeydi, idealdi, duruştu geçtim bunları.
Futbolcu transfer eder gibi ülkede milletvekili, belediye başkanı transfer ediliyor.
Futbolcu transfer olurken kendi yeteneklerini pazarlıyor.
Profesyoneldir, hakkıdır.
Ama siyasetçi için aynı şeyi söylememek mümkün değil.
Çünkü siyasetçi bir partiden bir başka partiye geçerken kendisinin olmayan, kendisine emanet edilen vatandaşın iradesini bir yerden alıp başka bir yere götürüyor.
Kimi zaman o oy sahibinin hiçbir koşulda değil oy selam vermeyeceği bir partiye…
Sonrada karşımıza geçip, maval okuyor.
Sorun aslında siyasetçide de değil.
Siyasetçi de bu toplumun bir parçası.
Toplum olarak önce bizim kendimizi gözden geçirmesi gerekiyor.