Nejdet KALA

Akar'ın söyledikleri

Nejdet KALA

AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, dün başkanlığını yürüttüğü TBMM Milli Savunma Komisyonu’nda görüşmeleri tamamlanan kanun teklifinin genel kurula gelmesi üzerine, konuyla ilgili olarak partisinin grubu adına bir konuşma yaptı. 
Komisyonda, öneriyi oylayıp oylamayacağını yanındaki komisyon görevlisinden öğrenen Akar, genel kurula daha hazırlıklı gelmiş. 
Ancak söylediklerine bakınca güzel yurdumun kaybolan yıllarına yandım. 
Mesela Akar, ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın desteği, teşviki, tahsis ettiği imkân ve kabiliyetlerle millî ve yerli sanayimiz -çok şükür- yüzde 80’lere ulaşmıştır. Artık cin şişeden çıktı, durmak yok devam edeceğiz. Parasını dahi verdiğimiz hâlde alamadığımız birçok silah, araç gereç ve mühimmatı şu anda yapar ve ihraç eder hâle geldik.’ diyor. 
Ne var bunda diye soracak olursanız; yine Akar’ın cümlelerine bakalım; 
Akar, ‘Sonuç olarak geldiğimiz noktada artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir Türkiye var’ diyor. 
İyi de biz bunu zaten yıllardır dinliyoruz. 
AK Partililer yıllardır ‘Dünya Lideri’nden, ‘Sözü dinlenen Türkiye’den söz ediyor. 
Sonuç; parasını veriyoruz uçağı alamıyoruz. 
Sonuç, parasını veriyoruz füzeleri alıyoruz ama kullanamıyoruz. 
Sonuç;  Akar Milli Savunma Bakanı olduğu dönemde Yunanistan’ın Fransa’dan aldığı 18 Rafale uçağı ile görüşlerini açıklarken; ‘Aksi hâlde bu kadar borcun içindeki Yunanistan’ın ilave birtakım harcamalarla halkının refahına darbe indirmesinin anlamı yok.’
Bütçe görüşmelerinde de, ‘Beklentimiz, kendi halkının da zaten var olan ekonomik sıkıntılarını artıran, refahına ve güvenine zarar veren özellikle bazı, belirli Yunan siyasilerin iç politik amaçlarla uzlaşmaz provakatif tavırlarından bir an önce vazgeçmeleri; problemlerin, sorunların barışçıl yol ve yöntemlerle, diyalogla çözümüne yoğunlaşmalarıdır…’ diyordu. 
Keşke Akar, Yunan halkının ekonomisini düşündüğü kadar Türk halkının da ekonomisini düşünseydi. 
Düşünseydi de, milyarlarca lirayı almadığımız uçağa, kullanmadığımız füzeye ödeme yapmasaydık.
Yani milyarları boşa harcamasaydık, bugün emekliler, asgari ücretliler açlık sınırındaki ücretlere mahkum olmayacaktı. 
Ama AK Parti’nin öyle bir bakış açısı var ki; kendilerinden önce ordu yoktu, millet yoktu, sanayi yoktu, Türkiye’ye yoktu. 
Herkes Türkiye’ye ayar veriyordu. 
Hiç de öyle değil. 
Türkiye AK Parti iktidarından önce ABD’nin Irak’ı Türkiye topraklarından işgaline izin vermedi. 
Ama AK Parti, ABD’nin isteğiyle hem Irak’ın hem de Suriye’nin işgaline ortak oldu. 
Söz dinleyen, o yerden yere vurulan koalisyon hükümeti mi yoksa AK Parti mi siz karar verin. 
Elbette Türkiye’nin güvenliği önemli; Türkiye coğrafyasının gereğini yapacak. 
AK Parti’den önce de yapıyordu, AK Parti’den sonra da yapacak. 
Ama her şeyi bir partiye indirgemek toplumu kutuplaştırıyor. 
Bakın Hulusi Akar konuşmasında, ‘Türkiye köklü tarihi, değerleri, coğrafyası, dinamik nüfusu, etkin, caydırıcı, saygın ordusuyla, yerli ve millî savunma sanayisiyle büyük ve güçlü bir ülke, bunu bilelim. İbni Haldun’un söylediği gibi coğrafya kaderdir, Türkiye de bu coğrafyanın kaderidir. Dolayısıyla bu memleket bizim, bu tarih bizim, bu bayrak bizim…’ diyor. 
Diyor ama ‘Türkiye Yüzyılı’nda bu anlayışla tek yumruk, tek yürek olarak daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye hedefiyle, azim ve kararlılıkla 85 milyon çalışmaya devam edeceğiz…’ diye de ekliyor. 
Türkiye Yüzyılı, Türkiye’nin yarını değil. 
Türkiye Yüzyılı, sadece ve sadece AK Parti’nin,  içini bir türlü dolduramadığı siyasi bir söylem… 
Eğer ki AK Parti, 85 milyonu kucaklamak istiyorsa, Milli Eğitim ve Milli Savunma başta olmak üzere siyasi bir söylemi toplumun ortak değeri gibi dayatmaktan vazgeçmeli… 
Toplunun en fazla hassasiyet gösterdiği konuların dahi içine parti propagandası koyup, toplumsal duyarlılığı siyasi kaygılara heba etmemeli…
 

Yazarın Diğer Yazıları