
SİYASİ FAKİRLİK
Cafer ZENGİN
Eskiden seçim araçlarının biri gelir biri giderdi…
Aynı sudan içenler, Angara’nın bağları, yuh yuh diyenler, müjdeler olsun diyerek yollara düşenler…
Etraf, siyasi broşürlerle dolup taşardı.
Yemekler, davetler havada uçuşurdu.
Vatandaşa ikramlar yapılır, hediyeler verilir oy istenirdi.
Ama şimdi, tık yok.
Siyasette kuş uçuran yok…
Herkes kendi köşesine çekilmiş…
Takvim yapraklarından 1 Kasım’a göz dikmiş…
Çabuk gelsin 1 Kasım diyor ve haliyle;
Gel, gel 1 Kasım gel…
Gel sana aşığım gel…
Gel, gel 1 Kasım gel…
Gel çok karışığım gel… şarkısını çığırıyor.
Yani sessiz bir seçim süreci yaşıyoruz.
Tabana kuvvet ziyaretler…
İlçeler, mahalleler…
Ücretsiz sosyal medya paylaşımları…
Sen, ben, bizim oğlan tokalaşmaları…
Ve genel merkez atışmaları.
Haliyle mütevazi bir seçim kampanyasına tanık oluyoruz.
İlgilisine sorunca, neden böyle oldu?
Cevap; bizim ödenek işi vardı ya Angara’dan işte o hayal oldu, toz oldu…
Aslında iyi oldu!
Demiyor muyduk, tok, açın halini ne bilsin diye.
İşte bu seçim, Meclis’in partileri anladılar ödeneksizliğin dayanılmaz çilesini…
Zaten dayayınca vatandaşa sırtını, herkes yapar siyasetin en alasını…
Anlayacağınız, bu sessizlik krizinin adı ödeneksizlik…
Yani vatandaşın yıllardır çektiği o çaresizlik…
Bakın ey vatandaş, nasıl büküyor belini siyasetçinin bu ödeneksizlik…
Sizler zaten ödeneksizlikten yıllardır uzman oldunuz, bizimkisi de densizlik!
Demem o ki, yahu ne çileymiş bu siyasi fakirlik…
Bu halde bile halen seçtikleriniz Angara’ya gittiklerinde halkı anlamazlarsa, anlayın ki bunda da var bir cinlik…