Cafer ZENGİN

SİYASETTE KUYU KAZANLARA!

Cafer ZENGİN

Yazmayacaktım.

Çünkü sevmem bu tür yazıları.

Ama sosyal medyada sol’culuk, sağ’cılık ve orta’cılık oynayanları görünce, dayanamıyor insan…

İsyan ediyor.

Daralıyor ve daraldığı anda kelimeler dile geliyor.

Önce ağır başlıyorsun, sonra aniden klavye tuşları hızlanıyor.

Parmakların kontrolden çıkıyor.

Şimdi aldın mı başına kontrolsüz güç!

Bu zamanda onca yaşanan olay varken, kalemi kontrol etmeyi öğretemedi bize hayat…

Ne yapalım damarımızda akan deli kanda kabahat!

Zaten hep bundan kaybetmedik mi! bazılarına göre…

Meslekte alıp başını gidenler, malına, mülküne yaşayanlar örnek gösterilmedi mi?

Asıl kazanan onlar denmedi mi?

Israrla, inatla…

“Sen daha neyin peşindesin?” diye isyan bize edilmedi mi?

Hesap bize sorulmadı mı?

Oysa biz adam gibi örnekler arıyorduk küçük dünyamızda…

Ama etrafımız sarılmıştı ve kalmışız bir başımıza…

 

Aslında ne acı yaşadıklarımız son günlerde…

Çünkü herkes kuyu kazmanın derdinde…

 

 

Örneğin en fazla ayrımcılığı son günlerde kendilerine "solcu" ya da “sağcı” veya çağın hastalığı  “ortacı!” diyen bazı tiplerin yapması ne acı. Neyi paylaşamıyorsunuz?

Örneğin her alandaki Demokrasinin sonuçları neden hep küstürüyor hayata sizi.

Düşündünüz mü?

 

Bir yerde bir Alevi ya da Avşar seçim kazandığında size batan ne? Hem nedir bu ayrımcılık ve nefret mermilerinin art arda sıkılmasının sebebi?

İnsanları, STK'ları, partileri, mahalle kahvesini Avşar, Alevi, Kürt, Türk, Laz, Çerkez diye boyamanın gerekçesi sizin yazdığınız hangi "insanlık"  kitabında var?

 

Bu içten içe sizi kemiren çirkinlik, bir başka deyişle ırkçılığa, ayrımcılığa girmez mi?

Ya da bu iş toplumu ayrımcılığa sürüklemez mi?

 

Oysa beraber kızmadık mı Amerika’da hor görülen siyahi insanların yaşadıklarına?

Ortadoğu’daki vahşetlere…

Dışarıda yaşanan ayrımcılıklara öfke kusarken, kendi içimizde bu yol ayrımının derin manası ne?

 

Güzel olan tüm renkleri aynı çatı altında ve aynı gaye uğrunda bir arada tutmak değil mi? Emperyalizme karşı nara atarken, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları atarken tatlı dilde yılanı gün yüzüne çıkarıyorsunuz da, neden eyleme gelince işinize geldiği gibi dansözlük yapıp, kıvırıyorsunuz.

Demem o ki, kardeşim, kardeşlerim, ağabeylerim, bacılarım, ablalarım anlayın artık, bakın ne diyor üstat:

 

“Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

 

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

 

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”

 

Ve ben memleket isterim ne çakma solcu ne çakma sağcı ne çakma ortacı olsun ve ben memleket isterim ne menfaatçiler başımıza siyasetçi, idareci olsun…

Ne de siyasetçiler, idareciler menfaatçi olsun...

Allah rızası için herkes Ortadoğu’daki kan, gözyaşı deryasında ve bu ayıya kaval çaldıran namert zamanda Memleket derdi için bir olsun, diri olsun, iri olsun…

 

 

Yazarın Diğer Yazıları