
MESELE NE BİLİYOR MUSUN HACIM?
Cafer ZENGİN
Ne desem ki;
Doğruyu görüyor ama savunamıyor.
İşine geldiği gibi davranıyor.
Yani her devrin adamı olmayı Allah var çok iyi beceriyor.
İşte bu tiplere günümüzde doğan görünümlü, şahin deniyor.
Mazlum ortada ama bu ortamda bile mazluma dili, rengi, siyasi görüşü soruluyor.
Yani benim gibiyse geçmiş olsun, değilse ne olursa olsun deniyor.
Günümüz modası ile ötekileştirmeden yakınanlar, ötekileştirmenin kralını yapıyor.
Sonra bu kadar “kraldan çok kralcılık” denmesinden dert yanıyor.
Aslında itiraf edeyim, fonda müzikle bu yazıyı okuyun isterdim.
Belki daha rahat tepki verirdiniz(!)
Şenlenirdiniz, kahraman dahi ilan edilirdiniz.
“Müzikli voyvoda, bol bol goy goyla” tarihe de geçerdiniz.
Uzatmadan, asıl mesele ne biliyor musunuz?
Vicdana siyasete bulaşmış kardeşim…
Yapılan her doğru eleştiri karşısında, illa art niyet aramanın, işi yokuşa sürmenin yarası da burada saklı.
Demem o ki;
Sevgili kelebekler, kuşlar, böcekler, çiçekler…
Hep sizin dediğiniz doğru olsun istiyorsunuz.
Sadece biz düşünürüz, siz düşünmeyin demeye getiriyorsunuz.
Yani dünya sizin etrafınızda dönsün istiyorsunuz.
Etrafa gülücükler saçarken, aslında kuyu kazıyorsunuz.
Yapmayın beyler…
Sağa, sola gülümseyip arkadan iş çevirenler…
Bu kibirlenme halleri de ne?
Peki, bu her şeyi ben bilirime, ne demeli?
İşine gelindiği gibi bir telefon kulübesinde Süperman’e inat, esrarengiz karakterlere bürünme halleri de ne?
Hem biz de sizin gibi, bir mevzu söz konusu olduğunda sizin üslubunuzla, Face raconu kesmeler, şeker işler, sonra lüks villalarda yellenip, memlekete dertlenmeler, kuşlar, böcekler… ne ayak mı diyelim?
Yok, yok seviyeyi düşürmeyelim…
Bu nedenle doğruyu görüyor ama savunamıyor.
İçi içini yiyor ama belli ki, kıpırdayamıyor.
Sonra bir süre sorunlardan kaçıyor, ortadan kayboluyor…
Anlayacağınız bizim hacı, iki süslü laf ile Allah için “iş yaptım” diye sağda, solda, bağda, bostanda kendisiyle övünüp, dolaşıyor, etrafa gülücükler saçıyor…