
DURMA, KILIÇDAROĞLU'NU DAVA'LA…
Cafer ZENGİN
Dara mı düştünüz?
Ya da darlıktan (!) kurtulmak mı istiyorsunuz?
Bir köşede, kimse sizi tanımazken, adınızdan söz ettirmek mi istiyorsunuz?
Sokakta birkaç kişi “işte O adam mı” desin istiyorsunuz?
Ya da “Ne iyi ettin hacı abi” mi denmesini talep ediyorsunuz?
Etrafa nam salıp, birilerine şirin görünmek mi istiyorsunuz?
Kısacası, gündeme bir türlü gelemediniz, gelmek mi istiyorsunuz?
İşleriniz bozuldu, düzeltmek mi istiyorsunuz?
Gaza gelemediniz, gelmek mi istiyorsunuz?
İktidarı, menfaatleriniz için eleştirmeye çekiniyor ama iş muhalefete gelince acımadan, dinlemeden yerden yere mi vurmak istiyorsunuz?
O zaman size mükemmel bir önerimiz var.
Size özel yöresel, çemen kokan fikrimiz var.
Bu çözüm İsviçreli bilim adamlarından önce sadece sizler için bulundu.
Ağabeylerim, ablalarım…
Almanya’dan Rumenige,
İngiltere’den kraliçe Elizabet…
Brezilya’dan Pele…
Arjantin’den Maradon’a ve son olarak İspanya’da top koşturan Messi’nin de merak ettiği bu çözümü açıklıyorum…
Yazara, manava, kasaba, avukata, bakkala…
Çarşıdan karşıya, esnaftan iş adamına…
Eften bir bahane sana, püften bir bahane bana…
Haydi durma, göster endamını, duyur aleme kendini, çünkü bu devirde bir kısım için kronik geçerli parola: Kılıçdaroğlu’nu dava’la(!)
Ne yaparsın, devir olmuş çalkala babam çalkala..!
Yinede, adalet dediğin, sanma ki sözde bir tabela…