Ahmet ZORLU

MÜSTEHAKSIN KARDEŞİM..

Ahmet ZORLU

Hiç boşuna dudak bükme, tepki gösterme, hayıflanma..

Hiç boşuna sefalet edebiyatı da yapma.

Zira yaşamaya mahkum edildiğin bu hayatı sen seçtin.

Yani senin seçtiklerin bu hayatı sana uygun gördü.

Senin sormadan, sorgulamadan her şeye boyun eğmen, biatçılığın getirdi seni, açlık sınırının altında yaşamaya mahkum etti.

O nedenle asgari ücrette yapılan sadakavari artışı şikayet etmeye hakkın yok.

Sendikandan başlayalım istersen..

Sırf güzel konuşuyor diye seçmedin mi başındaki sendika yöneticisini?

Altına son model otomobili çekmesini alkışlamadın mı?

Cebine de her ay 20 asgari ücret oranında parayı maaş olarak koymadın mı.

Bunları yaptıysan, bu adamın senin gibi düşünmeyeceğini, senin beklediğin gibi mücadele etmeyeceğini de mi bilmiyorsun?

Hiç gittin mi, mensubu olduğun iş kolunun söz sahibi olduğu sendikanın genel merkezine.

Gitmediysen dene bakalım.

Kapıdan içeri girebilecek misin?

Kaç sekreter aşıp, sözde senin hakkını araması gereken adama ulaşacaksın.

 Bundan tam 5 yıl önce bir siyasi parti çıktı ve asgari ücret net 1500 lira olmalı dedi.

Sen de çıkıp ‘Hangi parayla?’ diyerek bu partiye destek çıkmadın.

Diğerinin 1200 lirasına fit oldun.

Ve sen emekli kardeşim, Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramında emekliye 1500’er lira ödeme yapılacağına söz veren bir siyasi parti vardı, sen de aynı soruyu sordun;

‘Hangi parayla, kaynak nerde kaynak?’

Her seçimde sandık başına gittiğinde, işçiye, emekçiye çay kaşığı ile yandaşa ise kepçeyle para ihsan edenlere verdin desteğini.

Şimdi de çıkıp asgari ücrette yapılan artışa isyan ediyorsun.

Etme.

Unutma ki sen bu yarışta en büyük yükü omuzlayan bir atsın.

Ama kazandığın her yarışta, atın sahibi rolünü oynayan adam cebine 3 milyon koyuyor.

Çünkü o sahiptir.

Senin sırtına binip finiş çizgisine ulaştıran joker de bu yarışta 250 bin alıyor.

Joker kim mi?

Oylarınla seçip meclise gönderdiğin Vekilin.

Sana ise yarışı kazandığın için bir havuç düşüyor.

Yani, sana yapılan zam sadece bir havuç ediyor.

Ama hatırlatırım, bu tablonun sorumlusu sensin.

Ve ben söyleyeyim, bunlar daha iyi günlerin.

İşsiz kaldığında birkaç aylığına senin geçimine yetecek para veren İşsizlik Fonu’nu boşaltıp kamu bankalarına sermaye yaptılar. O bankalar da AKP’li kalantorların batan şirketlerini kurtarıyor.

Yakında, emekli olduğunda sana nefes olan Kıdem Tazminatı hakkını da iç edecekler.

Nasıl ki deprem vergisini iç ettiler.

Nasıl ki, 15 Temmuz Şehit ve Gazileri için toplanan yardımı bile hazineye aktardılar.

Nasıl ki, kurdukları Varlık Fonuna aktarılan ve yıllardır büyük paralar kazanan işletmeleri tek tek zarar ettirmeye başladılar.

Nasıl ki, Katarlı, Kuveytli, Suud rantiyesi için yeni bir İstanbul planladılar.

Nasıl ki, yaptırdıkları havaalanı, köprü, Şehir Hastaneleri gibi kurumları yapanlara 25 yıl senin kesenden dolar hortumları bağladılar.

Nasıl ki Milli gelirin yüzde 62’sini nüfusun yüzde birine aktardılar.

Ve bütün bunlara sen sessiz kaldı isen, bundan sonra da senin oyunla iktidar eylediklerinden sana göre bir düzenleme bekleme.

Dedim ya yaşadıklarının tek sorumlusu bizzat sensin.

Bak kardeşim, belki haberin yoktur.

Arap TV’lerinde 2 reklam dönüyor.

Birinde ‘Türkiye’den 250 bin dolarlık ev al, yanında T.C. Vatandaşlığı bedava’ deniliyor.

Diğerinde ise ‘Kanal İstanbul’un çevresinden arsa al ve Yeni İstanbul’lu olmanın keyfini yaşa’ deniliyor.

Sen ise, asgari ücretteki komik artıştan hayıflanıyorsun.

Hala bu ülkenin nimetleri ve kaynaklarının dışarıdan gelen ve gelecek olan Arap Kardeşlerimiz! İçin seferber edildiğinin farkında bile değilsin.

Hiç merak edip inceledin mi?

İktidar Partisi’nin ve diğer bazı partilerin 5 yılda bir önüne koyduğu aday listesini.

O listelerin herhangi bir yerinde asgari ücretli var mı?

O halde senin oyunla seçilen isim de mensubu olduğu toplum katmanının işlerini kovalar.

Yani senin gibi yaşayan, senin gibi düşünen yok ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde.

Ne bekliyordun yani, asgari ücretin 3500 lira olmasını mı?

Dolayısıyla, umarım bir musibet bin nasihatten iyidir ilkesi gerçekleşir de bundan sonraki kararlarında, önce düşünür, sonra inceler, daha sonra karar verirsin.

Sendika yöneticisi seçiminde, siyasi parti seçiminde.

Yani diyeceğim sevgili asgari ücretlim, sayın emeklim.

Kabahat tamamen senin diyeceğim de, dili varmıyor.

Ama kabahatin büyüğü senin be, canım kardeşim..

Yazarın Diğer Yazıları