
MUSLUK..
Ahmet ZORLU
Sabah kalktığımda, sosyal medyada yapılan bir paylaşımı izlerken, utandım, sıkıldım, üzüldüm ve kendime şu soruyu sordum;
“Ne ara bu hale geldik?”
Görüntüden bahsedeyim.
Almanya kırsalında bir dükkan.
İçeride görevli yok ve kapısı açık.
Tezgahta patatesten yumurtaya kadar onlarca gıda maddesi dizili.
Ürün stantlarının üzerinde satışa sunulan ürünlerin fiyatları yazılmış.
Hepsi tartılı ve paketli.
İhtiyaçlarını alıyorsun, çıkışta kapağı bile kilitli olmayan bir kasa.
Aldığın ürünlerin toplam bedelini buraya bırakıp çıkıyorsun.
Kasanın içerisinde metal ve kağıt paralar var.
Yani bozuk para gerekirse buradan para üstünü de kendin alıyorsun.
Sonra da güzel ülkemden manzaralar geliyor gözümün önüne.
Camilerin abtest alma mekanlarındaki muslukların çalınmaması için yaptırılan demir kafesler.
Daha dün Küçükçekmece’de 5 yaşındaki çocuğa yapılan cinsel istismar.
Gariban köy çocuklarının sözde dindar vakıflarda taciz ve tecavüze uğraması, dışarı çıkmasınlar diye, yangın merdiveni çıkışı kilitlenen binada yanmaları.
Devletin her yıl üst üste cezaevi inşa etmesine rağmen tıka basa dolu cezaevlerimiz.
Hırsızlık yaptığı için işinden kovulan bir insan müsveddesinin, bir siyasi parti liderine yumruk atıp ünlü olma hamlesi..
Liderlerin birbirine hakaret ötesi söz ve yaklaşımları.
Hırsızlığın, yolsuzluğun meşrulaştığı söylemler.
Bizim Partinin trolü diyerek belediyelerce maaşa bağlanan ve “Ben bu parayı hak ediyor muyum?” diye sorgulamadan her ay tıkır tıkır maaş alan insanlar.
Dün ak dediğine bu gün kara diyen ikiyüzlü siyaset.
Ortaokul yaşına kadar inen uyuşturucu kullanımı.
Yüce dinimizin seçim kazanma malzemesi haline getirilmesi.
Kur-an Dini yerine, bir takım insanların uydurdukları ve dinde hiç yeri olmayan dayatmalarla insanların terbiye! edilmeye çalışılması.
Sözde alimlerin her türlü ahlaksızlığı mazur gösteren ‘Dar-ül Harp’ uydurması..
Ülkemizden ve maalesef Müslüman Dünyadan umudunu kesmiş milyonların Avrupa’ya kapağı atma uğruna denizlerde ölümü göze alma mücadelesi.
Sahi, nereye gidiyoruz?
Sahi, neler oluyor bize?
Ben söyleyeyim.
Biz Yüce Dinimizin dayandığı temel ilkelerin en önemlisi, ahlak’ı hayatımızdan çıkardık.
Ahlaksız bir takım sözde din adamları ise kendi icat ettikleri bir dini anlayışı bize ‘Hak dini’ olarak dayatıyorlar ve biz ‘ama’ demeden, ‘fakat’ demeden bunu kabullendik.
İşte o nedenle hırsızlık sıradanlaştı.
Ama yönetenler bu sözde din adamlarını baş tacı yapıyor, bir çok belediyeden bu yapılara milyonlar akıtılıyor.
Sonuç;
‘Elin gavuru’ diye küçümsediğiniz Alman dükkan açıyor, içine gıda maddelerini dolduruyor, üzerine fiyatını yazıyor ve sen girip ihtiyaçlarını alıyorsun, bedelini kutuya atıyorsun, para üstünü bu kutudaki paraların arasından alıyorsun.
Bizde ise, Camilere konular yardım kumbaralarının 3 kilidi var ve 3 kilidin 3 anahtarı ayrı ayrı görevlilerde. Üçü bir araya gelmeden o cami için toplanan yardım parasının bulunduğu kumbarayı bile açamıyorlar.
Zira anahtar taşıyan 3 görevli bile birbirine güvenmiyor.
Yani dostlar?
İster Müslüman, ister hristiyan, ister Budist, ister ateist olun, Ahlakınız yoksa insanlığınız eksiktir.
Ticarette ahlak, eğitimde ahlak, siyasette ahlak, sosyal hayatta ahlakı üstün kıldığımız günleri yaşamanız umuduyla.