
AYAKKABI AYAĞINDIR, KÜLAH BAŞIN!
Ahmet Çınar
Yerel bir Mahkeme karar alıyor ve ‘ MHP olağanüstü kongresi yapılabilir’ diyor.
Karşı bir mahkeme de ‘Hayır’ diyor.
Neden yerel mahkeme, neden Gemerek? Neden Tosya? İnsanın aklı karışıyor doğrusu. Orada işler daha mı kolay hallediliyor? Anlayan varsa beri gelsin. Neyse, olay yargıtaya taşınıyor ve bu üst mahkeme, her iki dosyayı inceleyerek ‘olur’ ya da ‘olmaz’ diyemiyor. Oysa kongreye günler kala dosya ellerinde. İsteseler bir an önce karar verebilirler ama vermiyorlar işte!
Böylece de bir kaosa imza atmış oluyorlar.
Olağanüstü Kurultay hevesiyle binlerce insan Ankara’nın yolunu tutuyor. O da ne karşılarına o meşhur TOMA’lar çıkıyor.
‘’Kurultayın yapılacağı otele gidemezsiniz’’ diyorlar. Gidemiyorlar ve de MHP’de ‘ Olağanüstü Kongre’ yapılamıyor. Ancak, muhalifler mücadeleyi bırakacak gibi gözükmüyorlar.
Dünyada, adaletteki yerimize bir bakalım mı?
Dünya Adalet Projesi (WJP) tarafından hazırlanan ‘Hukukun üstünlüğü Küresel endeksinde’ Türkiye, sürekli gerileyerek 102 ülke içinde 80.
sırada, Çin’in, Tanzanya’nın, Zambiya’nın bile gerisinde. Doğu Avrupa ve merkezi Asya Bölgesinde ise Özbekistan ile birlikte sonuncu sırada.
Böylesi bir perspektif içerisinde olan Türkiye’ye insanların güvenini düşünebiliyor musunuz?
Oysa adalet insan yaşamında her şeydir.
Ne var ki biz adaleti, yalnızca mülkün temeline oturtmuş bir milletiz.
‘Dünyaya adalet dağittı’ denilen Osmanlı özlemi, günümüzde yoğun bir şekilde yaşanıyor.
Tahta çıkmak için, evlat öldüren, kardeş öldüren, 18 aylık bir bebeği bile boğarak öldüren, insanları ağaçta sallandıran padişahların varlığı tarihin kara sayfalarında yer alırken bu özlem niye acaba? Bu ölümlerle adalet mi dağıtıyorlardı bu insanlar? Bugünkü adaleti temsil eden insanların temsil ismi eskiden ‘Kadı’ idi. O zamanki kadılar da çeşitli hikayelere konu olmuşlardı.
Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya “Ben bunu aldım” demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: “Hani bizim ördek?”
Fırıncı boynunu büküp “Uçtu” deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor... Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı’’nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi: “Bu adam ördeğimi iç etti” diye şikâyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: “Ne yaptın bu adamın ördeğini?”
Fırıncı: “Uçtu” demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: Ördeğin karşısında “tayyar” yazılı. Tayyar “uçar” anlamına gelir. “O halde ördeğin uçması suç değil” diyerek fırıncının beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: “Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...”
Davacı “Ne olacak?” diye sorunca, Karakuşi Kadı: “Şimdi” demiş, “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.” Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı: “Tamam”’’ demiş, “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak!”
Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış; fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi’’ye: “Senin şikâyetin ne bre?..”
Yahudi ellerini açmış: “Ne diyeyim kadı efendi” demiş, “Adaletinle bin yaşa sen emi!”
Adalet ayağını yere hep sağlam basmak zorunda.. Basmadığı anda ‘İlahi adalet’ karşısına kapı gibi dikilecektir. Bu böyle biline.
‘’Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önlemeliyiz.’’ HERAKLİETOS
‘’Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette.’’ Ahmet KAYA
“Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymaktır.”
AYAKKABI AYAĞINDIR,KÜLAH BAŞIN.’’
MEVLANA
‘Adalet’ adına ne güzel sözler değil mi?