Öğretmenler ses yükseltti: Artık yeter!

Özel bir lisede müdür olarak görev yapan İbrahim Oktugan'ın öldürülmesinin ardından sendikalardan açıklamalar peş peşe geliyor. Detaylar Kayseri Olay'ın Kayseri haberinde.

Öğretmenler ses yükseltti: Artık yeter!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

İstanbul’da özel bir lisede okul müdürü İbrahim Oktugan,  okuldan uzaklaştırılan bir öğrenci tarafından silahla vurularak öldürülmesinin ardından eğitimciler sokaklara döküldü. 

Kayseri’nin Develi ilçesinde de Eğitim Bir Sen ile Türk Eğitim Sen temsilcileri bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya başlanmadan önce şehit edilen öğretmenler için Kur’an-ı Kerim okunup dua edildi. 

Çok sayıda öğretmen katılımıyla yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; 
“Eğitim sendikaları olarak bizler; öğretmenlere yönelik şiddetin sadece yasalarla önlenemeyeceğini, duyarlı velilerimiz ve öğrencilerimizin de bu tür menfur olaylar karşısında net bir tavır almasını, her türlü baskıya, tacize ve şiddete karşı can güvenliğimizi ve itibarımızı koruma konusunda mücadelemizin devam edeceğinin bilinmesini belirtiyor, yitirmiş olduğumuz eğitim emekçisi İbrahim Ortugan öğretmenimize yapılan bu canice saldırıyı lanetliyoruz.

Ayrıca İzmir Ödemiş’te öğrencinin pompalı tüfekle öldürdüğü Ayhan Kökmen’i, Iğdır’da Yücel Düzci öğretmenimizin saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken gözü dönmüş kişilerin şiddetine maruz kalmasını, Patnos’un Aktepe köyündeki Yatılı Bölge Okulu Müdürü Yusuf Vural’ın ve Kayseri/Melikgazi Kadı Burhanettin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Gülhan Şaşmaz'ın bıçaklanmalarını unutmadık ve unutmayacağız.

En yakın sürede eğitim çalışanlarına yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz tekrarla üzerine basa basa söylüyoruz mümkün olan en yakın zamanda milletin iradesini temsil eden yasama organı gazi meclisimizde eğitim çalışanlarına yönelik yasal düzenlemenin yapılmasını talep ediyoruz. 

Son zamanlarda okul içinde ve dışında öğretmenlerin maruz kaldığı şiddet olaylarında gözlenen artışın, eğitimin işleyişini ve toplumsal huzuru ciddi manada tehdit eder boyuta ulaştığını üzülerek ifade ediyoruz. Hemen her yıl okulların açılmasıyla başlayan şiddet haberlerinin neredeyse günlük hayatın parçası haline gelmiş olması, sıradanlaşması maalesef acı bir realite olarak bizi endişelendirmektedir. Şiddetin fiziki ve psikolojik hasarı sadece maruz kalan eğitimcinin hayatını etkilemekle sınırlı kalmamakta, başta ailelerine ve öğrencilere olumsuz yansımalarıyla eğitim düzenini de etkilemektedir. Eğitimcileri hedef alan ve hazin sonuçlara yol açan şiddet sarmalı her bakımdan üzücü olduğu kadar düşündürücüdür. Sevgi, merhamet, yardımlaşma ve hoşgörü gibi ahlaki, kültürel değerlerimizin zayıflama ve sarsılmasına paralel olarak artan şiddetin, kanıksanmış ifade ve talep biçimine dönüşmesi hazin bir durumdur. Şiddetin aileden sokağa ve çalışma ortamına kadar hayatın her yerinde gözleniyor oluşu sağlıksız bir gidişatı işaret etmektedir. Bu cennet ülkede cinnet toplumuna doğru gitmek hepimizi düşündürmeli ve harekete geçirmelidir.”

Öğretmenlik meslek kanunun ivedilikle düzenlenmemesi durumda çok vahim durumlar ortaya çıkacağı hepimizde bilenen bir gerçektir. Bu vahim durum; öğrenci ve veliler nezdinde öğretmenleri eğitim sisteminin tüm sorunlarının kaynağı olarak gösteren, MEB destekli şikayet mekanizmaları ile itibarsızlaştıran ve eğitim sistemindeki nitelik kaybıyla öğretmenlik mesleğini değersizleştiren bir sürecin sonucunda oluşmuştur.

Bu süreç sonucunda eğitim çalışanlarına karşı artan şiddet, tüm eğitim sistemini etkilemekte, başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm eğitim çalışanları korku ve her türlü güvensizlik duygusuyla baş başa bırakılmaktadır. Bu korku ve güvensizlik duygusunun en önemli nedenlerinin başında eğitim emekçilerine yönelik her türlü baskı, tehdit ve şiddet uygulayan kişilerin cezasızlık politikaları ile korunmaları gelmektedir. Çünkü bu cezasızlık politikaları şiddet suçu işleyen problemli kişilikleri cesaretlendirmektedir
Öğretmene şiddeti, kadına şiddeti, doktora şiddeti, çocuğa şiddeti kınıyoruz görüyoruz ki çözüm değil. Kınıyoruz yenisi geliyor. İzlediklerimiz, okuduklarımız ve yaşadıklarımızla şiddetin hayatımıza sinsi sinsi sızıp normalleşti şu dünyada daha ciddi cezai yaptırımlar olması şart.

Bir öğretmene doğrultulan silahla hepimizin geleceğini barut kokusu sardı duymuyor musunuz? Bu cesaret nereden geliyor sormuyor musunuz? Bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olacak olacakken katil olmanın cezası olacak adalet ölüyor görmüyor musunuz?
‘Eğitim çalışanlarımızın şiddete maruz kalmaları asla kabul edilebilir bir durum değildir’ Çünkü onlar bütün bir toplumun aklını, duygusunu, dimağını, umudunu temsil ederler. Şiddet, ruh düzeni sağlıklı, normal bir insanın başvuracağı bir dil, bir yöntem değildir, olamaz, olmamalıdır. Şiddet ve eğitim asla yan yana gelmemesi gereken iki kelimedir ve doğaları gereği birbirine ilgisiz uzaklıkta iki alandır, öyle olmalıdır. Bilgiyi, beceriyi, bilimi, anlayışı, irfanı, ahlâkı öne çıkarmak, bu değerleri çoğaltmak, yüceltmek olan insanların şiddetle, şiddetin bu insanlarla işi olamaz.

Vefat eden meslektaşımız İbrahim Oktugan'a Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve tüm eğitim camiasına başsağlığı diliyorum.”