İşte Erciyes'in bağrındaki kayıp şehir
Kayseri, tarihi en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa ev sahipliği yaptı. Her dönem önemini koruyan Kayseri'deki kayıp şehri biliyor musunuz? Detaylar Kayseri Olay haber merkezince derlediğimiz Kayseri haber bülteninde.
Kayseri, tarihin en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa beşiklik etmiş ve her dönemde önemini korumuştur. Şehrin en eski adı olan Mazaka, Roma devrine kadar devam etmiş; Roma devrinde şehre imparator şehri anlamında Kaisareia adı verilmiş; bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde kullanılmıştır. Türkler Anadolu’yu fethettikten sonra Şehre Kayseri'ye adını vermişler ve bu ad, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Kayseri şeklini almıştır.
Araştırmacı-Yazar Nezir Ötegen, ‘Erciyes'in Bağrındaki Kayıp Şehir, Gereme’ başlığı ile bir yazı kaleme aldı. Ötegen, Gerem ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Ötegen’in yazısı şöyle;
“Gereme sadece birkaç kilisenin olduğu bir yerleşim birimi değil. Kamu yapıları ve yerleşim birimleriyle Gereme koskoca kayıp bir şehir hem de coğrafi konum itibari ile 20 metre derinlikte bile sütunlar varsa üzerine büyük seller geldiğini gösterir. Erciyes’ten Aksu istikametinden nasıl sellerin geldiğini yakın tarihimizde gördük eğer bir tarım şehri varsa ve o tarım şehri bilimsel verileri toplayıp bir tarım takvimi hazırlıyorsa bir kez daha düşünmek lazım Gereme şehrini. Gereme tarım takviminde geçmişten gelen tecrübe kökenli ve oldukça değerli bilgiler kaynak olarak kullanılmıştır. Gereme, Roma Dönemi’nde önemli bir yerleşim yeri olmuştur.
Bugün Develi sınırları içerisinde, Erciyes Dağı’nın güney eteklerinde yer alan Gereme yerleşim yeri kalıntıları, bölgenin tapınak ve kilise gibi büyük kamu yapılarına, konut ve benzeri sivil yapılara ev sahipliği yapan geniş bir alana yayılmış bir yerleşke olabileceğini işaret etmektedir.
Bu çalışmada, bölgede yer alan kalıntılar arasında yer alan, farklı büyüklüklerde, kırmızı kök boya ile işlemeli ve birbirini tamamlayan toplam beş adet taş yapı parçalarının görsel olarak analizi yapılmıştır. Bu parçaların aslında ay ve yıldızların konumlarına göre tarımsal faaliyet zamanlaması yapılan bir biyodinamik tarım takviminin parçaları olduğu önerilmektedir.
Biyodinamik tarım takvimlerinin geleneksel takvimler olduğu ve Anadolu’da uzun yıllardır kullanıldığı, Roma’da da özellikle ayın konumunun tarımsal faaliyetlerinin planlanmasında önemli rol oynadığı bilinmektedir. Bu parçalar dikkatle incelendiğinde aslında daha büyük bir takvimin günümüze ulaşan parçaları olduğu anlaşılmaktadır.”
