KENDİ YURDUNDA PARYA..

TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 22 Mayıs 2018 13:43

Hani Necip Fazıl Kısakürek, Sakarya Şiirinde der ya;

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

Şair bunu Sakarya Nehri için söyledi, ama bu gün aynı sözleri sanırım bu millet için söylemiş gibi.

Cennet Türkiyem'in her köşesinden çaresizlik fışkırıyor.

Denizlerimizde balık kalmadı, balık..

Milyonlarca hektar tarım arazisini ekemez, biçemez hale geldik.

Anadolu köylerinde, yüzbinlerce hayvan kapasiteli ahır boş duruyor.

Sahillerimiz parsellendi, sahillerimiz.

Cennet Türkiye'yi Cehenneme çevirmek adına, Akdeniz, Ege ve Marmara Sahilleri harap edildi.

Eti, soğanı, mercimeği, nohutu, buğdayı, uçağı, bilgisayarı, cep telefonunu, otomobili, giydiğimiz elbiseyi, samanı evet samanı bile dışardan getirten bir Türkiye..

Antep Fıstığını ithal ederim diyen bir tarım bakanı.

Milletle alay edercesine, ‘Baklavayı da gerekirse ithal ederim' diyecek kadar sorunlara alaycı yaklaşan bir portre.

İsrail Türkiye'den aldığı Tarım Ürünleri ihalatını durdurdu ne diyeceksiniz diye soran bir gazeteciye, “Tüh bilseydim ben önce davranırdım” diyecek kadar sorumsuz..

Beyler kendinize gelin.

Türkiye elden gidiyor.

Türk Lirası pul haline geldi, tutarsızlıklarınız yüzünden.

İngiliz yatırımcısına ekonomi dersi vermeye kalkan mantıksız yöneticiler yüzünden, gelişmiş ülkelerde alaya alınıyoruz.

Yani, Türkiye Duyun'u Umumiye dönemini andıran bir ekonomik tablo ile karşı karşıya.

Duyunu Umumiye'yi merak edenlere birkaç cümleyle hatırlatalım;

“1881 yılında İstanbul'da kurulan ve toplam yedi üyesi bulunan Düyun'u Umumiye'nin en büyük özelliği yabancılardan oluşmasıdır. Düyun-u Umumiye, Muharrem Kararnamesi adıyla bilinen anlaşmayla devlet gelirlerinin bir kısmının Avrupalılara geçmesiyle meydana geldi. İdarenin vergi ve resimleri toplama hakkıyla beraber sahip olduğu gelir kaynaklarını işletme hakkı vardı. Düyun-u Umumiye Konseyi borçların tahsil edilmesinden çok Osmanlı'yı sömürmeye çalışan Avrupalı devletlerin, sermaye sahibi tüccarların devlet içindeki en önemli destekçisi ve yardımcısı oldu. Konsey, Avrupalıların Osmanlı üzerindeki emperyalist girişimlerine ortak oluyordu.”

Tarih bilgisi olanlar, Osmanlı'nın son çöküşünü bu başlıklara bağlarlar;

Sistemin yozlaşması. Merkezi otoritenin zayıflaması, Ayan teşkilatının güçlenerek devletin bazı gelirlerine el koyması, Askeri harcamalardaki artış, (Hatırlayın, Osmanlı subay ithal ediyordu) Yapılan anlamsız reformların maliyeti, Kırım Savaşı ile başlayan Avrupa tipi yaşam biçimin özenti, Sanayi Devrimi nedeniyle Osmanlı'nın yabancı ürünlerle rekabet edememesi, Sömürgeci devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki siyasi isteklerini iktisadi politikalarla gerçekleştirme arzusu.,

Bazı başlıklar size tanıdık gelmiyor mu?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bundandır, 90 yıl önce Türk Milletini dünyayla rekabet etme noktasında, uyarmış ve çok çalışmamızı şu sözlerlerle önermişti;

“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.”

Limanlarımız başkasının elinde. Bankalarımız başkasının elinde. Sigorta Şirketlerimiz başkasının elinde. Karnımızı doyuracak gıdayı bile başkasından alıyoruz.

Limanlarımızda demirleyen, Türk Sermayesi ile alınmış gemilerde başka uyduruk ülkelerin bayrakları dalgalanıyor, böylece vergiden kaçırıyorlar.

Dönemin ve sistemin zengin ettiği bir avuç mutlu azınlık Mann Adalarında kurduğu şirketlere aktarıyor milyon dolarları.

Türk Vergi Sistemi çöktü.

Vergi gelirlerinin yüzde 80'i dolaylı vergilerden elde ediliyor.

Eğitimde dünya Yapay Zekayı tartışırken bizim eğitim kurumlarının en önemli meselesi ‘Cenaze yıkayabilecek, pamuk tıkayabilecek' yetenekli! gençler yetiştirmek.

Milletin acısını, sıkıntısı boşverip Filistin'deki Hamas için, Suriye'deki Öso için tüm imkanlarını seferber eden bir yönetim anlayışı.

Çöküyoruz, batıyoruz, yönetenler koltuk derdinde.

. . . .

Yukarda özetlediğim Türkiye gerçeği bir yana, partiler aday listelerini açıklamaya başladı ve bir fırtınadır koptu.

Özellikle CHP'de.

Detaylarına isim isim daha sonra gireceğim ama;

Bana göre, gün liste tartışma günü değildir.

Türkiye'de artık iki kesim var.

Birinci kesim Demokrasi'yi yeniden ayağa kaldırmak isteyenler.

İkinci kesim, ne pahasına olursa olsun devr-i iktidarı beş sunu daha uzatmaya çalışanlar.

Tercihinizi listelerdeki adamlara göre değil, bu iki cepheden birine göre yapacaksınız.

Elbette listelerdeki isimleri önümüzdeki günlerde farklı şekilde tartışacağız.

Ama gün o gün değil..

SON 5 YAZISI

YETİŞTİREMİYORUZ..

29 Ağustos 2020 16:37

OKU

TUTMAZ..

28 Ağustos 2020 09:47

OKU

NE BEKLİYORSUN?

27 Ağustos 2020 13:09

OKU

PITRAK PARTİLERİ..

26 Ağustos 2020 10:26

OKU

BAK KARDEŞİM..

25 Ağustos 2020 16:12

OKU