Prof. Dr. Sinan KARAOĞLU

"HİS"...

Prof. Dr. Sinan KARAOĞLU

Bu satırları sizlere Darüsselam'a giderken uçakta yazıyorum. 

Mesleğim gereği çok yolculuk yaptım. Eğitim alma, eğitim verme, konferans, konuşmalar, dernek toplantıları, turistik gezi gibi bir çok amaçla seyahatlerim oldu. Ama hiçbirisi Darüsselam'a  giderken duyduğum bu hissi vermedi. "His" dedim, çünkü tam olarak kelime bulamadım tarifleyecek. Sevinç, merak, haz, huşu...  Bir çok şeyi aynı anda içeriyordu bu "his". Sanki Ramazan ayı bitmiş yarın bayram gibi. Sanki Zor bir ameliyatı başarıyla bitirmiş gibi. Doçentlik sınavından başarıyla geçmiş gibi hissettim kendimi. Sanki eşim doğum yapmış ve çocuğumu kucağıma ilk almış gibi. Ama yine de "his" kelimesi çıktı kalemimden çünkü hepsinden farklı ve daha kapsamlı gibiydi bu "his".

 

Darüsselam Tanzanya'nın zamanında başkentliğini yapmış şimdinin en önemli şehirlerinden. Şu andaki başkenti Dodoma. Aynı başkentin Ankara ama en bilinen şehrinin İstanbul olması gibi. Tanzanya da çoğu Afrika ülkesi gibi oldukça yoksul ve modern tıp alanında çok mesafe kat etme ihtiyacı olan bir ülke. yaklaşık üçte biri Müslüman bir ülke. Geçen sene de arzuladığım ama bazı sebeplerle yetiştiremediğim, ama diğer arkadaşlarımın gerçekleştirdiği bir plandı bu. Halkın memnuniyeti ve çok olumlu tepkilerin üzerine bu sene ikincisi planlanmıştı ve ben çok şükür bu sefer katılmayı organize edebilmiştim. On civarında ortopedi uzmanı oradaki meslekdaşlarla yazışıp gereken izin ve ayarlamalar yapılıp, TİKA'nın da bilgisi onayı ile bir seri ameliyatlar ve iki günlük eğitim toplantısı (workshoplar, konferanslar) yapacağız. Ayrıca bölgenin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birisi olan bir adet su kuyusu açacağız ki bu da bu on kadar doktorun bağışlarıyla gerçekleştirilen bir kuyudur. Aramızdaki ortopedik cerrah olmayan tek doktor eşim Sema Karaoğlu hem bu kuyu organizasyonunu hem de diğer bazı sosyal organizasyonları (giyecek ve hediye dağıtılması vs) yönetecek ayrıca da o da dermatoloji konusunda tıbbi katkılarda bulunacak. Hem eşime hem de Türkiye'nin bir çok ilinden gelen meslekdaşlarıma da teşekkür ederim, Allah Razı olsun. Yanımızda önemli miktarda cerrahi malzeme (plak, vida, çivi, protez ve bir çok enstrüman) götürüyoruz. Bir kısmını oradaki ameliyatlarımızda kullanacak ve eğitimlerden sonra kalan kısmını da yine oradaki meslekdaşlarımıza bırakacağız hastalarına kullanmaları için. Bu cerrahi malzemelerin temininde bize destek olan medikal firmalara özellikle teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun onlardan. 

 

Evet değerli okurlar, bu "his" bana yakın zamanda bir dostumun hediye ettiği kitaptan bir bölümü çağrıştırdı. Aşağıda aynen ileteceğim. 

 

"Hayvanseverler.. Sokaktaki kediler, köpekler ne olmuş, akşam çöplükte yemek bulabilmişler mi, senin sokağındaki kedilerin temiz bir su içme kabı var mı? Bunlardan bihaber, sadece Richielere, minnoşlara odaklı bir hayvansever severlik içine giremezsin. Çünkü Ritchie ya yada minnoş. Onlar senin. Ve bu yüzden ona duyduğun sevginin önemli bir bölümü sana geri dönüyor. Sen Richie-seversin. Hayvansever olmak için hayvanların bütününe duyarlı olmalısın."

"Annelik ve babalık... Ve özellikle annelik... Dedikleri gibi kutsal. Bunu ben çok iyi bilirim. Fakat hiç kimse darılmasın, gücenmesin. Anneliklerin en ama en mukaddesi, toplum annelikleri... Babalıkların da en kutsalı toplum babalıkları. Fiziksel annelik ve babalığın içinde, hormonlarımızın bize öğrettiklerinin ve bizi yönelttiklerinin katkısı var. Toplum anneliği ise saf sevginin ve yüksek bilginin getirdiği, sadece insanlara özel bir duygu seviyesi... "Senin" olmayana annelik. 
Evli fakat çocuğu olmayan muhteşem insanlar tanıdım. Bu insanların hepsi istisnasız, çok ama çok güzel insanlardı. Onlar "bizim çocuğumuz yok" dediğinde, içimden onları hep düzelttim: "hayır senin trilyonlarca çocuğun var." Evren belli ki sana, ilgini ve sevgini tek bir, tek iki, tek üç çocukla sınırlama izni vermemiş. Çocuk verilmemiş değil, bilakis çocuğa boğulmuşsun...
Kan bağı... Doğuştan verilen. Her insanın saygı duyduğu ve sadık kaldığı bir Ruhlar bağlantısı... Ancak bilgelikle, sonradan bulunabilen...
Kendi çocuklarıyla, toplumun çocukları arasında güzel bir dengeyi tutturabilmek. İşte ailelerin en güzeli bu... 
Genişçe bir aile. 
İnsanlık ailesi..."

 

Aslında dostum diye hitap ettiğim, bana bu kitabı hediye eden şahısla tanışmamız onu ameliyat etmemle başladı. Yani hastamdı... Ama taburcu olurken elindeki ikinci ya da üçüncü tekrar okuduğu bu kitabı bana hediye ettikten sonra en sevdiğim dostum olarak gördüm kendisini. Eyvallah Dr.Ulvi Özsoy. Ve yine bu kitabı [Levh-i Mahvuz] yazdığın için Eyvallah Burak Özdemir) 

Umarım gerçekten faydalı bir iş yapmanın mutluluk ve huzuru içinde döneriz, amaçladıklarımızı fazlasıyla başarırız. 

Hayırlı Ramazanlar. 

Sağlıklı günler dileklerimle...

Yazarın Diğer Yazıları