
HER ŞÜKÜR,DİĞERİNİN DEVAMIDIR…
Serap Şule Kalın
Kayıtsız şartsız teslim olmak Yaradanın tecellilerine. Ayakların geri geri giderken dahi kayıtsız kalmamak verdiklerine. ..
İnsan fıtratı işte…
Genelde acılar içerisinde kıvranırken el açarız Yüceler Yücesine, ya da bir müşkülümüz var ise yakınlaşırız (ne haddimizeyse) kelamlarına. Resmen kafa tutarız beşer olduğumuzu, aciz olduğumuzu unutarak. Nankörlük yaparız, bir nevi fıtratımızın tam da gereğini uygularız aslında. Başımıza gelen olumlu gerçeklerde marifeti kendimizden biliriz, olumsuz şeyler de “kader,kısmet” denklemine sığınırız. Kader,kısmetin hayatımızı şekillendiren gerçekler olduğunu biliriz ama yine de tecellinin kendi davranışlarımızın tezahürü olarak şekillendiğini kabul etmeyiz,edemeyiz.
İnsanız… Beşeriz,,Şaşarız…
Eğer hayatımızda istediğimiz her şey yolunda gidiyorsa uzaklaşırız O’na şükretmekten, el açmaktan. Verdiklerine kayıtsız şartsız şükür sunmak hiç de zor değildir aslında. Hepimiz biliriz de hayrın şerrin O’ndan geldiğini ama bir nevi şirke muhatap ederiz benliğimizi ve uzaklaşırız nedense hayatın seyri istediğimiz gibiyse eğer…
Aslında Şükretmek insan kimyasındaki değerleri tam da yerli yerine oturtan ve bin türlü kişisel eğitim notundan çok daha değerli bir hazinedir insanlara. Düşünce gücümüzün olumlu işlemesi ve şükran duymanın, şükretmenin akıl, beyin ve yürek ile mutlak kabulü hayatımızı lehimize çevirecek bir davranıştır.
Oldukça karamsar bir düşünce eğiliminde olan ben de bir itirafla devam etmek dilerim sizlere. Aslında olumlu düşünce ve şükran,şükür bilincine vakıf olmak dünyaya bakış açısıdır. Bakış açısının bize sunduğu koordinatlar ise “ALGI” merkezimizin ne yöne kaydığına dair ipuçları sunar her birimize. Eğer bakış açımız olumlu ise algımızda eksenini o yöne çevirecektir. Algımızda ne kadar olumlu tepkimeler var ise şükrümüzün boyutu o kadar artacaktır ve şaşmaz sistem bizi her zaman doğruya, güzelliğe ve iyiliğe ulaştıracaktır.
Oldukça kötü olan bir senaryo içerisinde fark edilen güzellikler insanın algısıyla ilgilidir elbette. Yine senaryonun oldukça kötü ya da iyi olması da insanın bakış açısı ve dolaylı olarak bu bakış açısının beynine gönderdiği algı ile doğru orantılıdır hissettikleri de. Şaşmaz sistem sizin dünyaya bakış açınıza göre şekillenir ve size meyvelerini her zaman bu şekilde sunar.
“ Yaşıyorum, sağlıklı bir bedenim var ve ihtiyaçlarımı karşılamak için çalışabiliyorum” olumlu bir algı ve bakış açısı iken “ Evet nefes alıyorum, yaşım orta yaşın üzerinde, nedenini bilmediğim ağrılarım var ve çok da sevmediğim bir işte çalışıyorum” ise olumsuz bir algı ve bakış açısıdır. Nefes alan, çalışan ve ihtiyaçlarını kimseye muhtaç olmadan karşılayabilen insan hayata tutunabilmeyi başarmış ve ayakları üzerinde duran insandır. Ciddi bir sağlık problemi olmadığı ve çalışabildiği ölçüde de olumlu bir insan modelidir. Bakış açısıyla olumlu ya da olumsuz algı oluşturup, bunu beynine göndermek ve bu çerçeve içerisinde hayatına mutlu ya da mutsuz devam ettirebilmek bu insanın elindedir.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim en derin şey;
Rabbimin kısmet ettiği her lütûfun kendi cinsinden bir şüküre ihtiyacı olduğudur. Şükretmemenin bedeli olumsuz algı, nedensiz sıkıntı, ayağına nereye basacağını bilmeyen insan modeli ve hiç bitmeyen kaoslar olacaktır.
Her yaşanılan diğerinin, her şükür de , diğer şükrün devamıdır. Bu cümlemle alakalı olarak Hz. Davud ve Allah (cc) arasında geçen şu konuşma bana mihmandarlık yapmıştır ;
Hz. Davud, “Ya Rabbi! Şükretmem Senin bana ayrı bir şükrü gerektiren bir nimetin iken Sana nasıl şükredeyim?” diye sormuş, Allah da “İşte şimdi şükrettin.” buyurmuştur. (Firuzâbâdî, Besâir, 3/338)
Kalın Sağlıcakla…