Serap Şule Kalın

GERMİR , BİR MEDENİYET MERKEZİ

Serap Şule Kalın

Annesi babası Germirli ve dolayısıyla has Germirli birisi olarak dün gazetemizde gördüğüm  Milletvekili Pelin Gündeş Bakır’ın Germir ile söyleminden sonra bu yazıyı yazma kararı aldım.

Aslında Germir ile ilgili söylenecek o kadar fazla şey var ki…

Tarihi misyonuyla öne çıkan bir çok beldeden çok daha değeri hak eden bir yerdir Germir. Ama maalesef sahip olduğu değere Amerikalı yönetmen Elia Kazan’ın ziyareti sonrası yalnızca ülke çapında ismi duyularak ulaşmaya çalışmış bir yerdir. Zaten milletvekili Bakır’ın söyleminde de Elia Kazan’ın da Germirli olduğu vurgusu bulunmaktadır.

Hatta son günlerde  çok popüler olan Ermeni, İskoç,Hollandalı ve Türk asıllı Amerikalı televizyon kişilikleri Kardashian  ailesinin  dip babaannelerinin de Sivaslı bir Ermeni ile evlenerek Los Angeles’a göç eden Germirli bir Türk olduğu da bilinmektedir.

 

Peki Germir neresidir ve tarihte nasıl bir rolü vardır ?

Germir tarihi 12. Yüzyıla kadar uzanır. Bu eski tarihlerden 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar, daha çok Hristiyanlardan oluşan, üç kültürün bir arada dostça yaşayışlarına tanıklık etmiş bir yerleşim yeridir. Bunlar Ortodoks Rumlar, Apostolik ve Ortodoks Ermeniler ve Müslüman Türkler'dir. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bu bölgede sadece Türkler kalmışlardır. Ayrıca Hristiyanlar 'ın göçünden sonra bir dönem de muhacirlere ev sahipliği yapmıştır. Diğer kültürler, çeşitli sebeplerden dolayı buradan ayrılmak zorunda kalmıştır.

Yine 1900'lü yıllarda bir köy olan Germir'de 4 okul, 4 eczane, 25 Hristiyan doktor, 35 dükkân bulunmaktaydı. 1892 yılına ait Rum kayıtlarına göre ise köyde bulunan dört okulda, 5 öğretmen ve 242 öğrenci bulunuyordu. Ermeni kayıtlarına göre ise 1823'te 115 öğrencinin bulunduğu bir Ermeni okulu mevcuttu. 20. yüzyılın başında da önce Ermeniler sonra Rumlar tarafından terk edilen köyün içinde 2000 kitap barındıran büyük bir kütüphane mevcuttu

Ayrıca Germir, geçmişte Orta Anadolu'nun en önemli beziryağı üretim merkeziydi. Benim ailemin de bir dönem önemli geçim kaynaklarından birisi olan bu küçük sanayii işletmelerinde,  halk arasında “Zeyrek” adı verilen keten tohumundan yağ çıkarılmak suretiyle üretim yapılmaktaydı. Germir'de hâlâ sağlam duran  ve bir tanesi benim aileme ait olan  fakat kullanılmayan 30'a yakın bezirhane vardır. Beziryağı bazı yemeklere kullanıldığında çok lezzetli hale getiren bir yağdır ve ayrıca bazı kaynaklardan edindiğim bilgiye göre özellikle Germir’de bulunan konakların, cami ve kiliselerin duvarlarını, tavanlarını süsleyen resimlerin de canlı bir şekilde ayakta kalmasını sağlayan en büyük unsurlardan biri beziryağı olduğu belirtilmektedir.

Etimolojik olarak bakıldığında Germir adını binaların yapımında kullanılan kırmızı renge yakın taşlardan almıştır. Çünkü “karmir” kelimesi Ermenice’de Kırmızı anlamına gelmektedir.

Şimdi bir çoğu besicilikle uğraşan, dışarıdan bir çok göç almış ve hali hazırda Suriyeli mültecilerin dahi göç ettiği, yaşamaya çalıştığı Kayseri’nin bir mahallesi olarak hayatına devam etmektedir.

Aslına bakıldığı zaman bağ-bahçe olarak kullanılan birçok bölgeden çok daha güzel bahçelere sahip bir yerdir. Zira bir inanışa göre Erciyes Dağı'nın heybetine ve Kayseri genelinden daha çukur bir bölgede bulunmasına rağmen Germir, şehrin en güneş alan yeridir ve eski Türkçe’de “Aydınlık ve güneş Gören Yer” anlamına gelen bu kelimenin isim olarak verildiği söylenmiştir. 

Germir ile ilgili tarihi, kültürel değeri ve mirası anlatmaya kelimeler yetmez. Kendi memleketim olarak düşünüldüğün de her zaman huzur bulduğum yer olması yanı sıra birçok dinde ve milliyette insana ana vatanlık yapmış olan bir yer olarak sokaklarında gezintiye çıktığınızda o tarihi her an iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir yerdir.

Ayrıca en derin, acı ve bilinen hikayelerden birisi de elbette Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi ile köylüsü ve sevgilisi Maria ‘dan dan ayrı düşünce Yunus Dede’nin söyleye söyleye kültürümüze kazandırdığı “Germir Bağları” türküsüdür.  Bugün özellikle babamdan her dinlediğimde duygulandığım melodisi, sözleri eşsiz bir türküdür.

Bugünlerde ise içerisinde bulunan ahırların ıslahı ile gündemde olan, yakınlarımın da içerisinde bulunduğu bir çok insanın zor durumda kalacağı bir yer ayrıca Germir.

Germir’in tarihi yapısı bugüne ait bir durum olmadığı gibi, Germir’in en az adıyla bütünleşmiş olan hayvancılık, besicilik kültürü de bugüne ait bir durum değildir. Çok uzun zamanlardan beri orada yaşayan insanlar tarafından büyük ya da küçük ölçekli yatırımlar yapılarak geçim sağlanmaktadır. Şüphesiz ıslahı noktasında Germir’in kültürel ve turistik olarak önünü daha çok açacak bir çalışma olacaktır lakin haklı gerekçeler her iki tarafı da mağdur etmeyecek seviyede olmalıdır. Orada köklü bir şekilde yıllardır büyük ve küçük baş hayvancılık ile uğraşan insanlara gerekli yollar ve imkânlar sunularak onların da en az zarar, ziyan ile bu konudan başarılı çıkmaları sağlanmalıdır. Çünkü orada besicilik ile uğraşan insanların çok büyük bir kısmı  dışarıdan göç etmiş, sonradan gelmiş ya da bu işin ticaretini yapmak için Germir’den yer edinmiş insanlar değildir.  Arazileri, evleri ve tüm geçmişleri Germir’de çok çok uzun yıllardır meskûn ailelerdir. Hoyratça ve “ben yaptım oldu” zihniyetine terk edilmeyecek kadar ince ve üzerinde düşünülerek karar verilmesi gerekecek kadar önemlidir.

Umarım Germir’in bağlı bulunduğu bölge ve Melikgazi Belediyesi’nin çok  Değerli Belediye Başkanı mağduriyetleri çerçeveli değerlendirme konusunda hassas davranıp, bölge halkını ve insanını memnun edecek adımlar atacaktır.

Ayrıca köyümüzün içerisinde bulunan tarihi konakların ve bezirhanelerin değeri paha biçilmez öneme sahiptir. Germir ‘in ıslahına giden bu süreçte, konaklarımız yıkılmadan (!) çok acil bir şekilde yenileme çalışmalarına başlanması da ayrıca dileğimiz ve isteğimizdir.  Kanımca bu konu  Germir’in  ahırlarının ıslahından çok daha önemli bir yere sahiptir ve tarihi ayağa kaldıran insanlar her zaman tarihe geçmeye aday insanlardır!

Yazımı köyümün en güzel parçalarından birisi olan  Germir Bağları türküsünün  dizeleriyle son veriyorum…

Gine Yeşillendi Germir Bağları (Hey)

Bakarım Erimez  Dağların Karı (Hey)

Bergüzar Yollamış da Ellerin Yari (Hey)

Saçını Boynuma Dolar Ağlarım

Verseler Yarimi (Yanıma) Güler Oynarım Ey

Arabaya Daş Koydum

Ben Bu Yola Baş Koydum

Seni Gelecek Diye ;

Sol Yanımı Boş Koydum…

Kalın Sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları