
ÖZHASEKİ MİLLETVEKİLİ OLMASAYDI
Osman ÇİFTCİ
Son dönemin Kayseri’de en çok konuşulan konusu, “paralel devlet yapılanması” ya da “kısa adı FETÖ olan Fetullahçı Terör Örgütü”ne yönelik düzenlenen operasyonlar.
Tırnak içinde yazıyorum çünkü bu tanımlamalar bana ait değil.
Üstelik, “Terör Örgütü” ifadesini nedense ben çok bağdaştıramıyorum. Hele de PKK ile karşılaştırınca... Hukuki karşılığı nedir onu da çok bilmiyorum, ama genel jargona girmiş durumda.
Ha, ama “paralel devlet yapılanması” tanımına uyacak şekilde zamanında devlet gücünü haksızca, insafsızca, adil olmayan bir şekilde kullanan yok diyen varsa bana gelsin ben ona nasıl var olduğunu anlatayım o da ayrı bir konu.
Cemaatin ya da bir başka deyişle hizmetin mensuplarını da işin en başından beri “Paralel Yapılanma”dan ayrı tutuyorum. Yazılarımı takip edenler bu konuda ne düşündüğümü bilirler.
Bunun dışında örneğin bir Boydak ailesine, Hamdi Kınaş’a, Halit Gazezoğlu’na, İlhan Miraboğlu’na, Ahmet Türkmen’e velhasılı son operasyonlarda yakalanan, gözaltına alınıp bırakılan, tutuklanan, aranan Kayserili işadamlarına “terör örgütü üyesi” tanımlamasını konduramıyorum.
Benzemez belki ama bu yaşananlar bana 28 Şubat döneminde Kayseri’de yapılan operasyonları, şimdinin koca koca işadamlarının da aralarında bulunduğu kişilere yönelik olarak yapılan “yeşil sermaye”, “Dost Sigorta” operasyonlarını hatırlatıyor nedense...
O geçtiği gibi bu da gelip geçecek diye düşünüyorum.
“FETÖ’cü” diye alınan bu adamlar Fetullah Gülen cemaatinin mimli adamları mı?
Evet aynen öyle..
Ama “terörist?”
İşte bu uymuyor, anlamlandıramıyorum.
Atalarımızın bir sözünü anımsıyorum; “Yol kes, bel kes ama insafı elden bırakma”
Hükümete rağmen, kulaklarının çekilmesine rağmen, “Fetullah Gülen’den başka hoca kargadan başka kuş bilmeyiz” dedikleri de bir gerçek mi?
Evet...
Bugün başlarına gelen de bu inatlaşan tavırları mı?
Bana kalırsa büyük ihtimalle öyle. Çünkü, benzer durumda olup da bugün cemaate tavır alıp mesafe koyanlar bu sıkıntılı süreci yaşamıyor.
Yoksa cemaate himmette bulunmayan işadamı mı vardı, belediye başkanı mı vardı memlekette?
Gözaltı ve tutuklamalarla ilgili gerekçe olarak şimdilik bilebildiğimiz yapılan açıklamalardan ibaret: “FETÖ’ye finansal destek sağlamak”
Bizim bilmediğimiz şeyler yokken de devletin polisini, savcısını, hakimini ortaya düşürmüş olamazlar diye de düşünüyorum.
Bu çerçeveden bakınca da, bu devletin, milletin aleyhinde kim ne suç işlediyse, ortada gerçekten bir suç unsuru varsa da bağımsız Türk yargısının vereceği adil kararla gereği her ne ise gereğinin yapılmasından yanayım.
Kimseyi zan altına bırakmak, kul hakkına girmek de istemem.
Biliyorum ki bu süreç herkes için ilahi bir sınav... Allah sınavı hakkıyla verenlerden eylesin. Allah’a sığınıyorum.
Ve evet gelelim başlıktaki konuya...
Bu “Paralel devlet yapılanması, FETÖ” konuları her gündeme geldiğinde Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı ve AKP Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki’nin adı da bir şekilde geçiyor.
Melikşah Operasyonu’nda geçti; Melikşah Üniversitesi’nin yanındaki gariban vatandaşın arazisinin üniversiteye adeta peşkeş çekilmesine önayak olan kişi ilan edildi Özhaseki.
Belediye imkanlarının başta KAYMEK kursları olmak üzere birçok şekilde cemaate kullandırtılmış olması nedeniyle geçti...
Erkilet’te Melikşah Üniversitesi’ne belediyenin sattığı arsanın önce üniversite alanı sonra konut alanına dönüştürülmesiyle ilgili plan tadilatlarında geçti... Bazı belediye bürokratlarının cemaatçi olması nedeniyle geçti.
Boydaklarla yakınlığı ve dirsek teması öylesine... Ömer Dengiz’e arka çıkması yine Özhaseki’yi bu konularda öne çıkardı, çıkarmaya da devam ediyor.
Şunu merak ediyorum, Özhaseki milletvekili olmasaydı, bu yaşanan sürecin neresinde olacaktı? Gözaltılar listesinin başına yazarlar mıydı? Kim ne düşünür bilmem ama güç yetirebilecek olsalar, Özhaseki’yi bugün bile listeye dahil edebilecek bir atmosfer sezinliyorum.
Ya siz?.. Ben mi yanılıyorum?
FETULLAH GÜLEN ÜÇ HARFLİLERİN BABASINI KULLANIYORMUŞ!
Bu gibi durumları görünce, “bunlar kafayı peynir ekmekle yemiş” diye düşünüyorum. Öyle ya, akıl ve ruh sağlığı yerinde olan insanlar nasıl böyle şeylere inanır?
Neymiş, Fetullah Gülen, üç harflilerin babasını kullanıyormuş! Kim mi diyor? Bir sohbetin gizlice ses kaydının yapılarak sosyal medyada paylaşılmış halini dinledim. Gerçek olmamasını, montaj falan olmasını ümit ediyorum. Kayserili, yanlış bilmiyorsam bir sanayiciye atfedilen konuşma şöyle:
“Hoca efendi gibi insanların, manen dünyada dönen olaylar ona bildiriliyor hocam müsade ederseniz. Üç harfliler diyoruz değil mi, dünyada üç harflileri en çok kullanan, en kaliteli kullanan kim biliyor musunuz? İsrail!.. Tabi Hocam ya... Allah Allah... İsrail bunu çok iyi kullanıyor. Dünyada dönen hadiseler... Ama onların babasını hoca efendi kullanıyor; Rahmani olanlarını. Hocaefendi’nin dünyadan haberi var. Hocaefendi eğer siz olsaydınız, sizi kast ederek söyleyecektim hocam ben, anlatabiliyor muyum. Bu hoca efendinin şahsında değil. Bu insanlar seçilmiş insanlar... Burayı unutmayın, cemaate hiç birşey olmayacak. Güçlü olarak çıkılacak. 2014’ün.. bir iki ay demiş hoca efendi, sabredin, çok güzel şeyler olacak...”
Lan yoksa, bu operasyona hedef olan işadamları üç harlilerin kurbanı mı? Madem mevzu üç harfliler mevzusu 3’er İhlas, Felak, Nas hakkından gelir bu paralel denenin. Ne gerek bunca operasyona? İşin latifesi bir yana, Allah böylelerine akıl fikir ihsan eylesin. Sosyal medyada Varan 1-2-3... vs diye paylaşılan bu kayıtlarda akılalmaz ifadeler var. Yazık doğrusu...