Orhan KARAKAYA

KAYSERİ PARSEL PARSEL ÜCRETLENİYOR

Orhan KARAKAYA

Kayseri’li uyanıklığını bir kez daha ispatlıyor. Binalara ruhsat verilirken yasal olarak yol ve kaldırım planları belirlenmişken sonradan geniş geniş kaldırımları nüfus sayısı artmasına rağmen sen kalk daralt ve trafiği rahatlatmak adına otopark yap. Sonra da bu otoparkları paralı hale getir. Yani ikinci kez para, rant kazan. Önce Kayseri Bankalar Caddesi kenarlarını ücretli otopark yapan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kayseri nin tüm cadde ve yol kenarlarını adım adım paralı yaptı, yapıyor. Son olarak Hastane Caddesi yol kenarlarında bulunan ve ücretsiz olan otoparklar da ücretli yapılmış. Şehir merkezinde ücretli olmayan (bankalar caddesi, düvenönü, balıkcılar önü, Sivas caddesi, eski adliye çevresi, istasyon caddesi, hastane caddesi) yol kenarları kalmadı.  Peki bu iş yasal ise niçin bu otoparklar bir anda hepsi ücretli hale getirilmedi de adım adım ücretli hale getiriliyor. Örneğin hastane caddesi yıllardır niçin ücretsizdi de şimdi ücretli hale getirildi. Bu uygulama son yıllarda sıkıntılı hale gelen araç trafiğini rahatlatmaya dönük bir uygulama mı yoksa park sorunu yaratacak olması nedeniyle insanların ücret ödememek için uygun olmayan yerlere park ederek trafiğin daha da kilitlenmesine, sorunlu hale gelmesine mi neden olmaktadır. Bu uygulamanın sonucu ve niyeti nedir. Ben halkın yürüme alanı olan kaldırımların daraltılması sonucu oluşturulan otoparklardan kazanç elde etmek olduğunu ve yasal olmadığını biliyorum. En son Isparta da bir vatandaşın açtığı ve kazandığı dava bunun somut örneğidir. Ama Kayseri linin kafası ticarete çalışır. Annesini boyayıp babasına satarmış derler.

            Bilindiği üzere otoparklar, parklar, yollar, kaldırımlar… v.b umumi hizmet alanlarıdır. Yani Kamuya açık ve her vatandaşın ücretsiz yararlanabileceği alanlardır. İmar planları yaşanılabilir ve sağlıklı kentler planlanmak için yapılır ve Kamu (toplum) yararı gütmelidir. Oysaki Belediyeler planları rant aracı olarak da görmektedirler. Şöyle ki planlar yapıldıktan sonra uygulama aşamasında yukarıda saydığımız açık alanların düzenlenmesinde Belediyeler vatandaşın parselinden  %40’a kadar kesmektedir. Bunu da kamu hizmeti yaptığı gerekçesiyle yasal olarak kesmektedir. Kısacası zaten bu alanları vatandaşların taşınmazlarından kesinti yaparak veya Devlete ait taşınmazları bedelsiz alarak oluşturduğu halde bu alanları vatandaşlara ücretli yapması belediyelerin kamu hizmeti gütmekten çok rant hizmeti güttüğünü göstermektedir.

ZATEN BÖLÜNMÜŞÜZ

Türkiye’de ilk kez kutuplaşmanın, fikren bölünmenin boyutlarını ortaya koyan bir araştırma yapıldı. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarında (Think tank) German Marshall Fund desteğinde yaptırılan bir araştırma, Türkiye’de kutuplaşmanın kız alıp-verme tercihlerini dahi ciddi derecede etkileyecek boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Kuruluşun desteğiyle, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından Infacto RW araştırma şirketine yaptırılan ve 3-10 Aralık tarihleri arasında 1024 kişiyle 16 ilde yüz yüze görüşmeyle gerçekleştirilen çalışmanın ana bulguları şöyle. Araştırmaya katılanların yüzde 76’sı farklı siyasi partiden biriyle komşu olmaya bile karşı. Yüzde 83’ü, kızının kendisini uzak hissettiği siyasi parti taraftarlarından biriyle evlenmesini istemiyor. Alevi ile Sünninin, Kürt ile Türk ün, Ermeni ile Müslüman ın evlenebildiği bir ülke (halk)iken şimdilerde farklı bir siyasi partiden biriyle komşu olmak istememeye getirildik. Bırakın etnik ve dini farklılığı siyasi parti farklılığı olan kişiye kızımı vermem diyenlerin oranı %83 olan bir ülke durumundaymışız. 

Katılımcıların yüzde 44’ü ‘kendisine en uzak hissettiği siyasi parti’ olarak HDP’yi görüyor. İkinci sırada yüzde 22’yle AK Parti, üçüncü sırada yüzde 7’yle MHP, dördüncü sırada yüzde 6’yla CHP geliyor. AK Parti taraftarlarının yüzde 65’i kendini en çok HDP’ye, CHP seçmeninin yüzde 61’i en çok AK Parti’ye, HDP seçmeninin yüzde 46’sı MHP’ye, MHP seçmeninin de yüzde 65’i kendini en çok HDP’ye uzak hissediyor. Yani her siyasi parti bu ülkenin partisidir. Gün gelir hepsine oy verebilirim, hepsine aynı uzaklıktayım demek yerine karşı olduğu siyasi parti ve ona oy verenleri kendisine uzak hissediyor, komşuluk dahi yapmak istemiyor. Kız alıp vermek istemiyor. Bugün ülkemizi yöneten partiden, liderlerden nefret eden belli bir kesim var. Bu duruma bakınca ülkemizin toprak olarak bölünmesine gerek var mı? Asıl ve tehlikeli bölünme, bir arada yaşamayı imkansız kılan düşünsel bölünme gerçekleşmiş durumda.

Yazarın Diğer Yazıları